Rusya'nın İran'a füze satmasını engellemeye çalışan İsrail psikolojik savaşı başlattı bile. İsrail İran'a saldırırsa İranlılar direnecektir.
İran'ın nükleer programına hâlâ karşı çıkan İsrailli yetkililer, bu programa karşı askeri seçeneği kullanmalarının uzak bir ihtimal olmadığı yönündeki eski açıklamalarını tekrarlamakta kararlılık gösteriyor. İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dani Ayalon hızlı davranarak Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in açıklamalarını gölgede bıraktı. Medvedev, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in kendisine İsrail'in İran'a saldırmayacağı yönünde güvence verdiğini söylemişti. Ayalon Rusya devlet başkanının İsrail adına konuşma yetkisine sahip olmadığını ifade etti ve Medvedev'in tercümedeki yanlışlık sonucu Peres'in sözlerini yanlış anlamış olabileceğine inandığını söyledi.
İsrailliler bu tür çelişkili açıklamalarla şu iki hedefi gerçekleştirmek istiyor: İlki korkutmak, İran'ı Amerikan teşviklerini kabule ve müzakere masasına dönerek nükleer planlarından dönmeye sevk etmek için 'psikolojik savaş' başlatmak. İkincisi, dünya kamuoyunu İran'a saldırması durumunda İsrail'in arkasında durmasına yol açacak şekilde, 'uluslararası projektörleri' İran'ın nükleer tesislerine yoğunlaştırmak.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun S-300 uçaksavar füzelerini İran'a satmamaya ikna etmek için Moskova'ya yaptığı gizli ziyaret de ilk hedefe, yani psikolojik savaşa ve İsrail'in İran'ı kesinlikle vuracağı yönünde bir mesaj vermesine yarıyor.
Rus yönetiminin İsrail'i hoşnut etmek için İran politikasını değiştirmesi ve füze anlaşmasını durdurması mümkün değil. Zira İran'a gelişmiş füze satma kararının alınması stratejik yaklaşımlara ve Rusya'nın bölgesel koalisyonlarına dayanıyor.
Rus yönetiminin içişlerine yapılan bu tür yüzsüz İsrail müdahalelerinden hoşnut olduğu düşünülemez. Zira Rusya bir süper devlet, İsrail'se Amerikan destekli askeri güç etkenlerine sahip olsa da bağımsız karar alamayan küçük bir ülke.
Rusya'nın, Gürcistan'a gelişmiş silahlar sunan İsrail'in bu hassas bölgesel bahçedeki boş girişimlerini unutması mümkün değil. Gürcistan bu silahlarla Güney Osetya'da Rusya'ya meydan okumuştu.
Görüldüğü üzere İsrail'in İran'a yönelik psikolojik savaşı hedeflerini gerçekleştiremedi. Zira İran hükümeti uranyum zenginleştirmeyi sürdürüyor, nükleer programının ABD ve Batılı müttefikleriyle görüşmelerde kapsam dışında olduğunda ısrar ediyor. İran'da dini lider Ali Hamaney'in İsrail'i 'kanserli tümör' dile nitelemesi de bu psikolojik savaşın başarısızlığının kanıtlarından biri.
İsrail, 'İran' adlı tehlikeli bir trajedi yaşıyor. Dünya İsrail'e ve saldırgan politikalarına karşı duruyor. Bu karşı duruş, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun tarihinde ilk defa İsrail'in nükleer tesislerinin uluslararası denetime açılması gerektiği yönündeki kararında kendini gösterdi. İsrail bu trajediden İran'la savaş başlatarak çıkmaya çalışabilir. Böyle bir durumda İsrail kendisini yakacaktır, zira İranlılar herhangi bir saldırıya karşı kendilerini savunacaktır. Bu, bütün uluslararası yasaların garanti ettiği bir haktır. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 22 Ağustos 2009)
Kaynak: Radikal