Sizi bilmem, ama ben bu bayramda, mümkün olduğu kadar çok komşumu ziyaret edeceğim. Aralarında, daha önce kanlı bıçaklı olduğum hiç olmadı, ama yine de selam vermekten öte ilişkimin olmadıklarına 'stratejik işbirliği yüksek konseyi' kurmayı teklif edeceğim, hatta yılda en az iki kez, aile meselelerimizi konuşacağımız akşam yemekleri toplantıları da önereceğim.

Onlara "Şu anlayışımızı değiştirelim; sıfır sorunu hedeflemek yetmez, maksimum işbirliği yapalım ki, hepimiz daha mutlu olalım, kaderimizi mahalle karakoluna bırakmayalım" diyeceğim, çünkü Türkiye'nin yeni dış politikasından feyz aldım.

Şaka bir yana, yıllardan beri Ortadoğu ile ilgilenen, Ortadoğu'nun sorunlarının hiç bitmiyor olmasına her zaman şaşıran biri olarak, merak ve heyecan içindeyim. Çünkü kim ne derse desin, istediği kadar küçümsesin, Türkiye'nin dış politikası için, "Bunlar da burnunu her yere sokuyor" alaycılığını sürdürsün, gerçekten de Ortadoğu'da yeni, kazaya uğramazsa iyi sonuçlar doğuracak, ama belki biraz zaman alacak yeni bir sürece giriliyor.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ziyareti sırasında, iki ülke arasındaki vizelerin kaldırılması ve yılda iki kez ortak bakanlar kurulu toplanmasına karar verilmesini, her iki ülkenin yetkilileri de 'tarihi adım' olarak nitelendirdi.
Eh, biz bugüne kadar hiçbir yere gitmeyen tarihi adımları bol bol gördük, ama bu seferki bence farklı.

Bir Ortadoğu birliği kurulsun demiyorum, ama artan ticari ilişkiler, kalkan sınırlar, ortak bakanlar kurulu toplantıları, su dahil bir çok alanda işbirliği yapma kararı, gerçekten de Avrupa Birliği ruhunu Ortadoğu'ya getirme arayışının bir ürünü. Suriye ile Türkiye arasındaki bu yakınlaşmaya başka ülkelerin zamanla katılması da uzak bir ihtimal değil.

Soğuk Savaş döneminde denenen ve aslında hiçbir yere gitmediğini hep beraber kanlı bir biçimde gördüğümüz anlayışı nihayet tarihin tozlu raflarına göndermenin hayali bile hoş geliyor.

Her ne kadar, Ortadoğu ile iyi ve sıkı ilişkiler kurulmasına burun kıvıranlar olsa da, yanıbaşımızdaki sorunlardan Türkiye'nin doğrudan etkilenmediğini kim söyleyebilir? Suriye ile Irak arasındaki sürtüşme, biz kafamızı kuma gömmeye kalksak da, bize en azından güvenlik sorunu olarak geri dönmüyor mu? Yarın öbür gün, İran'ın nükleer güç olma girişimleri, İran-İsrail açık çatışmasına dönerse, aradaki ülke olarak ödeyebileceğimiz bedelleri düşünmek bile korkunç değil mi? O zaman Şam ile Bağdat'ı barıştırmaya çalışmanın, İran ile Batı dünyası arasında arabuluculuk yapma çabasının ne sakıncası var? Denemekle ne kaybedilir ki?

En uzun sınırı sahip olduğumuz Suriye, Türkiye üzerinden Batı ile mi yakınlaşsın ya da İran ile daha yakınlaşarak çatışma alanına mı kaysın? "Bize ne" demek mümkün mü, bu soruya?

Daha sıkı bir işbirliği yapan Ortadoğu'da bütün enerjiyi, yalnızca bölgede değil, dünyada birçok sorunun kaynağı olan Filistin meselesine yöneltilebilecek olmanın faydalarını kim inkâr edebilir? 

Elbette, bugünden yarına olacak işlerden söz etmiyorum. Suriye, Türkiye ile işbirliği anlaşması imzaladı diye, hemen değişecek ya da İran'dan kopacak değil. Ne de olsa Suriye'nin geleneksel politikası, herkese bir parça göz kırparak hem zaman hem alan kazanma üzerine kurulu. Geçmiş deneyimlerden dünya alem biliyor ki, İran kolay kolay pes eden bir ülke değil, bir yandan pazarlık yaparken, saman altından su yürütmesi de görülmedik şey değil.

Bölgede statünün korunmasından yana olanlar, elbette Türkiye'nin bu yeni vizyonunun amaçladıklarına karşı çıkacak. Suriye'nin elinin altından kaymaya başladığını görmek İran'ı memnun etmeyecek mesela. Barışa hiçbir şekilde niyeti olmayan İsrail, Filistin sorunu dışındaki sorunlarını halletmeyi başarmış bir Ortadoğu'dan memnun kalır mı?

Ama inanın, orada da işler değişmeye başladı, yeni dünyanın çatışmayı değil, barışı ve istikrarı dayattığını İsrail'de de fark edenlerin sesi yükselmeye başladı.

Ortadoğu'nun huzura susamış halkları tam olarak barış içinde olmasa da, istikrarlı ve daha az sorunlu bir coğrafyaya kavuştuklarında, bu, bütün dünyaya iyilik olarak geri dönmeyecek mi? Hayal bile gelse de, işte o zaman bayram yapmayacak mıyız?
Hayatınızın her günün bayramlar gibi neşeli ve iyi komşularla geçmesini dilerim.

Kaynak: Radikal