Türkiye’de geniş yığınların değişim talebi devam ediyor. Geniş seçmen kitleleri, ‘yeni Türkiye’ taleplerini her seçimde ya da önlerine konulan her sandıkta gösteriyor. Bu yeni Türkiye talebinin merkezinde daha çok iş, aş ve özgürlükler var ve bu kitleler sekiz yıldır iktidarda olmasına rağmen AK Parti dışında bu taleplerine bir muhatap bulabilmiş değil. 

CHP ve MHP, neden kaybettiklerinin izahını  ‘seçmen üzerindeki iktidar baskısı’, ‘propaganda imkanlarının yetersizliği’ ile açıklayamazlar. Bu partiler, geniş kitlelerin değişim taleplerini anlamadıkları için kaybettiler, yani savundukları içerik yanlıştı. Henüz altı ay önce kurulmuş AKP’nin 3 Kasım 2002’de yüzde 30’un üzerinde oyla tek başına iktidar olurken de, iki sene geçmeden oylarını yüzde 42’ye çıkartırken de, 22 Temmuz’da yüzde 47’ye ulaşırken de dayandığı temel dinamik ‘ toplumun değişim
talebi’dir.

Bu referandum, Türkiye’de seçmenin ‘cahil, köylü kalabalıklar’dan ibaret olmadığını, bu aşamanın çoktan geçildiğini, ve ülkede gayet bilinçli bir seçmen kitlesinin bulunduğunu bir kez daha  gösterdi. ‘Tayyip Bey’in villası’ gibi çarpıtmalara prim vermedi.

Bu o kadar böyledir ki, MHP’ye oy vermekte olan bölgelerdeki seçmenler arasında bile Kürt sorununu istismar çabaları bir işe yaramamıştır. MHP’nin bu konudaki istismar çabaları kendi kalelerinde bile oy kaybetmesine sebep olmuştur. Türkiye’deki seçmenin, aşırılığa ve radikalizme zaten prim vermediği bilinir. Bu referandumda seçmen, MHP’ye gayet açık bir uyarıda bulunmuştur. Devlet Bahçeli’nin seçim sonrasında yaptığı açıklama maalesef mesajı almadığını gösteriyor.

CHP’nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP seçmeni üzerinde yarattığı olumlu etki sonuçlara dikkatli bakıldığında görülebiliyor. CHP oylarının ‘sahillere hapis’ kaldığı gerçeği CHP yönetimi için bir sorun olmaya devam etmektedir, ancak bu illerdeki sonuçlar bizlere başka şeyler de söylüyor. İzmir’in, Antalya’nın, Mersin’in, Muğla’nın, Aydın’ın bir demokratikleşme hamlesine bu kadar yüksek oranda ‘hayır’ demesini bu şehirlerdeki seçmenlerin demokrasiye inançsızlığına değil, CHP’nin yeni lideri Kemal Bey’e destek verme çabasına yoruyoruz. Yani bütün yıkıcı söylemine söylemine rağmen önceki genel başkanın bu  şehirlerden bu kadar yüksek ‘hayır’ çıkartabileceğini sanmıyoruz.

Sorun şu ki, yeni genel başkan Kılıçdaroğlu, bu referandumda ‘evet’i savunacağı yerde ‘hayır’ı savunarak kendisini ‘lider’ yapacak büyük bir fırsatı kaçırmıştır. Eski genel başkan bunu zaten yapamazdı, ama Kemal Bey yapabilirdi. Yapmadı. 23 maddesine destek verdiği bir değişiklik paketine 71 meydan mitinginde ‘hayır’ demek  gibi bir garabete düştü.

CHP’nin sahillere hapsolan oyları diye bir sorunu varsa AKP’nin de ‘sahillere inememe’ sorunu var. Bu tablo yeni de değil. Ama sekiz yıldır iktidarda olan bir partinin, ülkenin bu kesimleriyle yaşadığı sorunu artık aşabilmiş olması beklenirdi. Bu parti, hastalık neredeyse bunu teşhis edip tedavi edebilmelidir.

Güneydoğu’da ne oldu?

‘Serok Apo’nu adamları’ boykot üzerinden ‘güç gösterisi’ yaptılar, önemli ölçüde başarılı da oldular. Sıkıntıları şuydu ki, tarih onları ‘güçlerini gösterdiler’ diye değil de ülkenin demokratikleşme yönünde attığı en önemli adımda ‘ellerini taşın altına koymadılar’ diye kaydetti.


Kaynak: Star