Numan Kurtulmuş, ‘Hoca ve tayfası’nın 2002 sonunda yüzde 2.3’e çaktığı partiyi Ekim 2008’de devralıp genel başkan olarak girdiği ilk seçimde (Mart 2009 yerel seçimleri) yüzde 5.2’ye çıkartabilmişti. 2011 seçimlerinde bu oranı en az bir -iki puan daha yukarı çıkartması kimseyi şaşırtmayacaktı.
Ama Erbakan Hoca, Numan Kurtulmuş’u daha ilk günden itibaren rahat bırakmadı. En sonunda partiye ‘ölümcül darbe’yi indirdi.

Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin Saadet Partisi’ni ‘kayyuma devir’ kararı Türk siyasetinde çok önemli gelişmeleri tetikleyebilir.

1. Gayet açıktır ki, Erbakan Hoca’nın küçük olsun benim olsun ısrarı, ‘kayyuma devir’ kararıyla bir ‘harakiri’ halini aldı. Saadet Partisi, bu kararla geleceği olmayan bir ‘siyasi mevta’ haline dönüşmüştür. Numan Kurtulmuş ve arkadaşlarının yönetimden çekildiği bir Saadet Partisi’nin Türk siyasetinde bir geleceği yok. 10 ay sonra seçim var. Bakalım, Erbakan Hoca’nın kızıyla damadıyla vesayete aldığı bir Saadet’e Türk seçmeni ne kadar teveccüh gösterecek.    

2. Numan Kurtulmuş’un bir ay içinde toplanacak kongrede yeniden aday olacağını tahmin etmiyoruz. Nihayet, iki yıldır dişiyle tırnağıyla mücadele ederek bir yere getirdiği parti iğdiş edilmiştir. Yine zannetmiyoruz ki, Numan Kurtulmuş, Hoca’nın adamlarının yönetimindeki bir Saadet’te kalsın. Ne yapmak için kalacak?

Saadet Partisi’nin kayyuma devredilmesinin asıl yansıması AKP içi dengelerde olabilir. Numan Kurtulmuş ve arkadaşlarının önümüzdeki dönemde AK Parti’ye katılmaları şaşırtıcı olmaz.

Kurtulmuş ve arkadaşlarının siyasete AK Parti’de devam etmeleri  hem kendi gelecekleri hem de AKP açısından son derece sağlıklı bir adım olacaktır. Kurtulmuş ve arkadaşları AK Parti’ye hem ‘taze kan’ hem de ‘derinlik’ kazandırır.

Özellikle 2011 seçimlerinden sonra AK Parti içindeki dengelerde Numan Kurtulmuş’un önemli bir yeri olacaktır. Numan Kurtulmuş, AKP’nin başta Başbakan Erdoğan olmak üzere bütün kurmay kadrosunun ‘yakın arkadaşı ve yoldaşı’ olageldi. Bu geçişte ne kumaş ne de doku sorunu olur. Başbakan Erdoğan’ın, daha önce partiye en az iki kez çağırdığı Kurtulmuş’u üçüncü kez çağırmakta bir beis göreceğini zannetmiyoruz.

12 Eylül’de yapılan referandumda Numan Kurtulmuş’un liderliğindeki Saadet Partisi  ‘evet’ kampanyası yürütürek AKP’ye ‘hayati bir destek’ sağlamıştır. Numan Bey, bir bahaneyle ‘hayır’ cephesinde yer alabilirdi, öyle olsaydı yüzde 58’lik ‘evet’ oyları en fazla yüzde 54’lerde olacaktı. Muhtemelen daha da aşağılarda.

2011 yazında yapılacak genel seçimlere çok az zaman kaldı.

Numan Kurtulmuş’a yönelik kamuoyu desteği ortada. Seçimler öncesinde Kurtulmuş ve arkadaşlarının AKP’ye geçmeleri bu partinin oylarında ‘anlamlı’ bir fark yaratabilir. Ne de olsa, üç partili bir parlamento aritmetiğinde yüzde 40’ların altına indiği her noktada AKP tek başına iktidar şansını kaybedebilir.

Türk siyasi tarihinde üç kez üst üste tek başına iktidar olma şansını sadece Demokrat Parti yakalamıştı. Kimbilir AKP’nin bunu tekrarlamasında Numan Kurtulmuş’un katılımı belirleyici bir rol de oynayabilir.


Kaynak: Star