Saygıdeğer Newt Ginrich’a göre, Filistinliler icat edilmiş bir halk olmakla kalmıyor, Akdeniz’de yaşayıp da Bahar, Uyanış ve hatta Kış bile yaşamaya hakkı olmayan yegane Araplar olarak kalıyorlar. Benyamin Netanyahu ise Mısır, Tunus ve Libya’da haklı çıkmış olmakla övünüyor. Onların geçen yılki sözde devrimlerinden hoşlanmamıştı. Onu sessiz kaldığı için kim suçlayabilir? Ve İsrail Başbakanının sessizliğinin şimdi Suriye konusunda da devam ettiğini fark ediyorum. Filistinli mültecilerin Golan üzerinden sınırı geçme girişimlerinde Esad’ın payı olduğuna dair suçlamalarını bir yana bırakırsak en azından bir konuda haklı “Suriye’nin genç insanları daha iyi bir geleceği hak ediyor.” Ortadoğu’daki demokrasi feneri İsrail’in bu konuda söyleyeceği başka bir şey yok. *** Bir sebepten, biz -basında, televizyonda ve parlamentolarımızda- bu sessizliği tartışmıyoruz. Fakat Prof. Ian Buruma’nın da bir süre önce işaret ettiği gibi, Yahudi devletinin yeni şampiyonları, politikalarını Siyonizmin sosyalist temellerinden çok 19. yüzyılın etnik şovenizminden alıyorlar. Şimdi her türden garip insan İsrail’i destekliyor. Oslo’nun kitle katili Anders Behring Breivik’in Batı Şeria’daki Filistinliler’e etnik temizlik yapılmasını desteklediğini bilmek rahatsız edici. Bu İsrail’in hatası değil. Fakat Amerika’daki Cumhuriyetçiler ABD’de şeriat hukuku uygulanabileceği uyarısında bulunuyorlar. New York Times’ın haberine göre bu fikri ileri süren kişi 56 yaşındaki David Yerushalmi adında Hasidik* bir Yahudi ve onun Amerikalılar İçin Ulusal Varoluş Topluluğu; ve şimdi onun görüşlerini yansıtan eski CIA direktörü James Woolsey ve Cumhuriyetçilerden Newt Gingrich ve Michele Bachmann. Son ikisi, gerçekten de, “İslami yasaları” kabul etmeyeceklerine dair, yazılı bir tahütte bile bulundular. Ne için? İsrail, her zaman doğru çıkmasa bile, eskiden rasyonel analizler yapabiliyordu. Oysa şimdi, Başbakanı çevresindeki Arap ülkelerini süpüren tayfunu anlamak yerine kendi yanlış inançlarını yansıtan konuşmaların arkasına saklanırken, olayları kavrama yetisini kaybetmiş gözüküyor. Artık diktatörlere tahammülü kalmayan insanlar, her zamankinden daha da yayılmacı bir İsrail’le - Netanyahu geçen sonbaharda Filistililere verilecek son cezanın -2000 yeni yerleşim olmasına karar vermişti.- barış yapılmasını kabul etmeyecekler. *** Obama da sessiz. Netanyahu ve Suudi Arabistan kralı, Mübarek’i kurtarması için Obama’nın önüne dizildiğinde bir şeylerin korkunç derecede kötü gittiği belliydi. İsrail’in sayılı gazetecilerinden Gideon Levy, iğneleyici bir üslupla hükümetinin, Arapların demokrasiye geçmesinin İsrail için kötü değil, daha iyi olacağını ve ABD ile -zorlu ve kolonyal- ilişkisinin İsrail için daha tehlikeli olduğunu görememesini eleştirdi. Bu arada da yeni yerleşim yerleri kurulmaya devam etti (Bu yüzden de Filistinliler ABD’nin rezil tarafsızlığı altında sürdürülen barış görüşmelerine devam etmeyecekler). Amerika’daki liberal Yahudiler bu duruma çok daha fazla bozuluyor ve İsrail sağında faşizan bir şey görüyorlar. Aslında bu satırları yazarken yanımda 2 Aralık 1948’de, genç Menahem Begin’in ABD’yi ziyareti dolayısıyla, New York Times’a gönderilmiş bir mektup var. Mektupta, Begin’in partisi olan ‘Özgürlük Partisi’nin “organizasyon, metod, politik felsefe ve sosyal çekim açısından Nazi ve Faşist partilerle olan yakın benzerliğine dikkat çekiliyor. Bu mektubun yazarları arasında Albert Einstein da vardı. Bugün, efsanevi İsrailli General Matti Peled’in oğlu Miko Peled gibi cesur İsrailli solcular ABD’ye seferler düzenleyerek İsrail’in taşıdığı tehlikeler hakkında uyarmaya çalışıyorlar. Son konuşmasında 27 Aralık 2008’deki korkunç Gazze bombardımanının başlangıcını, -1.300’ü Filistinli, 13’ü İsrailli olmak üzere çok sayıda ölü- “Yahudi halkının uzun tarihindeki en karanlık ve utanç verici günler olarak hafızalarımıza kazınacak bir gün” sözleriyle anlattı. Şimdi, diyor Peled: “Doğu Kudüs’ün hemen dışındaki Silwan’da, binlerce Filistinli, İsrail’in 3.000 yıl önce yaptığı bir fetihin anısına park yapabilsin diye evlerinden ediliyor olabilir. David (Davud) diye bir kralın yaşayıp yaşamadığına dair, dünyanın altı günde yaratıldığını ispatlayandan daha fazla, bir kanıt olmamasını ise boşverin. İsrail de geçmiş, bugüne galip geliyor ve bir devlet, kendi mitsel geçmişini güçlendirmek uğruna kendi topraklarında yaşayan insanların varlıklarını ortadan kaldırmak istiyor.” Zor bir iş aslında. Fakat başkan, Filistinin veto hakkına sahip BM üyesi bir devlet olmayı hak ettiğini söylediğinde; ona inanmaya cüret ettikleri için, ülkesi milyonlarca dolarlarını alır, tanınmamış bir devlet olarak UNESCO’dan alacak fonlar geri çekilir ve sonra İsrail Batı Şeria’daki Filistinlilerin yasal hakları olan parayı vermeyeceğini söylediğinde, başkan İsrail karşısında sessiz kalırken, Filistinlilerin ona inanması şaşırtıcı mı? Fakat Obama’nın yeniden seçilmesi ‘Filistin’den daha önemliyken Ortadoğu’da barış olma şansı ne? Belki İsrail, ABD’de de geçmişin bugüne galip gelmesini istiyor: Eğer geçen yıl BM’de Filistin devletine karşı oy kullanmayı tercih eden: 18 yıl önce, katil Baruch Goldstein’a esin veren tek rabbi** Netanyahu’ya sorabilseydik. Fakat tabi ki, sessiz kalacağız. *Hassidikler -Tutucu bir Yahudi tarikatı. **Rabbi- İbranice’de Efendi (Master). Öğretmen. Ruhban sınıfı üyesi Kaynak: Star