İslami Direniş Hareketi ya da HAMAS, aslında sadece Kassam füzelerinden, intihar eylemlerinden veya ideolojik bir İslam algısından oluşmuyor. HAMAS’ı popüler kılan 2006 seçimlerinden başarıyla çıkması veya kurduğu hükümet de değil. “El Fetih” ile Filistin Ulusal yönetimindeki Muhammed Dahlan ile arasındaki sürtüşmeler de HAMAS’ı gündemde tutmuyor. Tüm bunlardan uzakta, kurduğu sosyal yardım ve hayır cemiyetleri, okulları, hastaneleri, çocuk kulüpleri, yardım sandıkları ve 1978 de inşa ettiği ve İsrail tarafından defalarca bombalanan, ilahiyat ilimleri dışında pek çok sosyal bilim dalından fakülteye sahip olan “Camiatül İslamiye” adlı üniversitesi HAMAS’ın bileşenlerini oluşturuyor.
“Camiatül İslamiye”, HAMASın sadece karmaşık tarihini ve konumunu sembolize etmiyor, aynı zamanda İsrail’in işgal siyasetinde sihir ile sihirbaz arasındaki paradoksun da temsilcisi. İşte bu yüzden İsrail otoritesinin, Filistin toplumunu ikiye bölmek, Gazze’de FKÖ’nün varlığını elimine etmek ve Arafat’ın daha önce duyduğu liderlik hazzına sahip olması için HAMAS’ın kurulmasında öncülük ettiği yönünde görüşler ortaya çıkmaya başlıyor.
HAMAS 1973 yılında Şeyh Ahmed Yasin tarafından oluşturulmuş bir hareket. O dönem kompleks bir yapıya sahip olan örgüt, daha çok sosyal faaliyetleri ve hayır kurumlarıyla tanınıyordu. İsrail hükümeti ise bu kurumlar için sadece ruhsat, izin v.s. vermekle kalmıyordu. Bazı raporların işaret ettiğine göre İsrail rejimi bu kurumlara mali destekte de bulunuyordu. Yine o dönem bu kuruluşlar ile FKÖ’nün yürüttüğü ve desteklediği Filistin’deki diğer sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiler giderek hassas bir vecheye bürünmeye başlamıştı. 1980 başlarında İslamcı radikaller, “Kızılay” bürolarına saldırdıkları ve derneğin başkanı Haydar Abdüşşafi’nin evini kuşattıklarında, keza sinema salonlarına ve alkol satan mekanlara baskınlar düzenlediklerinde, HAMAS bu aşırı ideolojik eylemleri gündeminden uzak tutmaya çalışıyordu.
HAMAS'ın 1946 da Gazzede kurulan Müslüman kardeşlerden varis bir hareket olduğu gerçeğini herkes biliyor. Tarihi verilere göre, cemaatin önde gelenlerinden 7 ismin 1987 yılı sonlarında bir araya gelerek, HAMAS’ı kurdular. Bu isimler: Şeyh Ahmed Yasin, İbrahim Yazuri, Muhammed Şem’a (Gazze temsilcileri), Abdülfettah Dohan ( merkez bölge temsilcisi), Abdül Aziz Rantisi ( Han Yunus temsilcisi), İsa Neştar ( Refah temsilcisi), Salah Şehade ( kuzey bölgesinin temsilcisi). Musa Ebu Merzuk, Halid Meşal, İbrahim Goşşa ve Halil Gavga gibi liderlerin yükselişi de yine hareketin kuruluş aşamasında oldu.
HAMAS, 1988 de yayınladığı Ulusal Pakt’ta, İsrail’e, 1948 de işgal ettiği Filistin toprakları için hiçbir hak tanımazken, onu doğrudan bir düşman olarak da görmüyordu. Yahudiliği semavi bir din olarak niteliyor, direnişini ise, sınır çatışması olarak değil, varlık çatışması olarak niteliyordu. HAMAS’a göre, İsrail işgali Batılı sömürgecilerin ve Siyonistlerin oyunudur, hem İslam alemini hem de Arap dünyasını parçalamayı hedeflemektedir. Ayrıca Filistinlileri yurtlarından çıkarmak için uğraşmaktadır. Bu nedenle hareket, tüm şekilleri ve türleri ile cihadı, Filistin topraklarını özgürlüğüne kavuşturmak için tek yol olarak görmektedir. Barış görüşmeleri HAMAS için sadece bir vakit kaybıdır ve haklarının ihlali için bir geçit görevi görmektedir. 1991'deki Madrid konferansından beri süren İsrail ile Filistin arasındaki uzlaşı çabaları HAMAS’a göre zaten yanlış bir temel üzerine oturtulmuştur. Oslo barışı Filistin’deki Arapların ve Müslümanların haklarını ihlal etmiştir. Hareket için İsrail’in en başta Filistinlilerin meşru haklarını tanıması ve dönüş hakkına onay vermesi gerekmektedir.
Arafat’ın aksine HAMAS, Irak’ın 1990 da Kuveyt’in işgali sırasında Saddam tarafında olmadı. Bu sayede körfez ülkelerinin sempatisini kazanırken, özellikle Suudi Arabistan’dan bir ayda 28 milyon dolar gibi ciddi bir finansal desteği de elde etmiş oldu. Sahip olduğu bu güç ile de Gazze’de FKÖ nün kurduğu hayır cemiyetlerinin yerini çabucak ele geçirdi. 1994 de o sıralar Ürdün’de ikamet eden Musa Ebu Merzuk, İsrail ile ateşkesin ilk sinyallerini vererek, İsrail 1967 sınırına çekilirse hareketin ateşkesi kabul edebileceği şeklinde bir beyanat verdi. Merzuk’a destek hareketin ruhani lideri Şeyh Ahmet Yasin’den gelmişti.
II. intifada sırasında HAMAS’ın siyasi ve askeri faaliyetlerinde artış gözlenmeye başladı. El Fetih’e bağlı Aksa tugaylarıyla işbirliği içine giren HAMAS, bir dizi intihar eylemlerine imza attı ve Suudi Arabistan ile Mısır hesabına İran ve Hizbullah’a doğru açılmaya başladı. Daha sonra 2004 yılında Şeyh Ahmed Yasin’in, haftalar sonra halefi Abdülaziz Rantisi’nin ve hareketin önde gelen isimlerinin çocuklarının İsrail tarafından tutuklanıp hapse konmaları, HAMAS’ın Filistin sokaklarında popülerliğinde bir sıçrama yaşatırken, İsrail- Filistin görüşmelerinin sekteye uğraması, Arafat’ın bürosunun Ramallah’ta kuşatılması ve daha sonra zehirlenerek öldürülmesi, Filistin ulusal yönetiminin yolsuzluk iddialarıyla boğuştuğu bir ortamda Mahmud Abbas’ın başbakan seçilmesi, HAMAS’ın 2006’daki seçimleri silip süpürmesinin en gerçek nedenleri olmuştu.
1996 yılı, peşi sıra gelen intihar eylemlerinin ve Oslo II barış anlaşmasının çakıştığı bir tarihti. O dönem Gazze’nin en güçlü istihbarat birimi olan “koruyucu güvenlik”in başında olan Muhammed Dahlan, HAMAS’ın siyasi ve askeri kurumlarını parçalama görevini yüklenmişti. 2007 yazında el Fetih ve HAMAS arasında ciddi sürtüşmeler başlamış, kriz HAMAS’ın lehine gelişmiş ve Gazze’de iktidarın dizginleri HAMAS’ın eline geçmişti. Bunun üzerine Mahmut Abbas hükümetin feshi için harekete geçmiş, Ramallah’ta yeni bir hükümet kurmaya çalışmıştı. Amerikalı gazeteci David Rouse, “Vanity Fair” dergisinin 2008 sayısında bu konuya özellikle eğilmiş ve Amerika’nın gizli resmi belgelerine dayanarak Filistin yönetimi ve İsrail’in işbirliğine giderek HAMAS’ı devrime planı içinde olduklarını ileri sürmüştü.
Daha sonra HAMAS, Ahmed Yasin’e yakınlıklarıyla bilinen El Yazuri, İsmail Ebu Şenb, Mahmud Zehhar gibi isimlerin liderliğinde siyasi; Yahya Şenur ve Ruhi Müşteha liderliğinde güvenlik ve istihbari, şu an “İzzeddin Kassam Tugayları” olarak bilinen küçük hücreli askeri kol olmak üzere üç cenaha ayrıldı. Zaman içinde birbirini takip eden krizler, HAMAS’ın siyasi kolunun da ikiye bölünmesine neden oldu. Biri Gazze’de diğeri Şam ve Beyrut’ta çalışmaya başladı. Her tarafta Musa Ebu Merzuk liderliğinde ılımlılar, Muhammed Zehar liderliğinde radikaller ve İsmail Heniye liderliğinde orta yolcular vardı.
Arap baharının patlak vermesiyle, HAMAS’ın siyasi evrakları da birbirine karışmaya başladı. Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn ve Yemen'deki ayaklanmalara destek verilirken, Suriye’deki halk hareketine, ülkenin “direniş ekseni” olmasından ve Halid Meşal’in Suriye rejimi ile kişisel bağlarından dolayı bir müddet tereddüte düşüldü. Ancak daha sonra hareket, tarafını belirleyerek Suriye halkının yanında olurken liderleri de teker teker ülkeyi terk etmeye başladılar.
HAMAS’ı zafere ulaştıran 2006'da Filistin halkının, el Fetih’in yolsuzluklarından dolayı cezalandırmak için HAMAS’ı iktidara taşımaları olmuştur. Ancak hareketin popülerliğinin devamını sağlayan 2006’daki seçimlerden daha çok İsrail’in Gazze’ye bitmek bilmeyen saldırılarıdır. Ayrıca savaşlar, HAMAS’ın saflarında radikalleri ve ılımlıların ağırlığının belirlenmesinde de önemli bir faktör olmaktadır. Çünkü HAMAS’ın içindeki radikaller şiddetini artırarak çoğalırken, ılımlılar da aynı şiddetle artmaktadır.
Kaynak: Kudsül Arabi
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız