Güney Sudan’ın geleceğinin belirlendiği referandumu ekranlardan izlerken, her geçen gün ciğerimizden bir parça kesiliyor. Keşke anesteziden sonra koparılsaydı. Çünkü bu Arap ciğerini kesen bıçağı tutan elin Arap eli, bıçağın da Arap bıçağı olduğunu öğrenince, acısı daha da artıyor.
Aslında bu operasyon, Balfour Deklarasyonu’yla geçmişte yapılmıştı. Deklarasyon gereği, Arap bedeninin bir parçası olan işgal altındaki Filistin kesildi. Fakat bu yaralama, Arap düşmanı yabancıların iradesiyle oldu. Bu nedenle Arap halkları direnişle karşılık verdi ve gasp edilmiş parçanın er ya da geç gerçek halkına dönüşü için mücadeleyi sürdürüyor.
Türkiye, planları suya düşürdü
Sudan’ın güneyinin ayrılmasıyla birliğinin bozulması, gelecek bölünmelerin de habercisi. İsrail ve stratejik ortağı ABD ve genel olarak Batı dünyası, Sudan’ın güneyinin ayrılması hayalini gerçekleştirmekte başarıya ulaştıktan sonra, Darfur ve ardından Sudan’ın diğer vilayetlerine ilişkin planlarını da harekete geçirecek. Böylelikle Sudan, Irak’ın işgaliyle başlayan büyük Ortadoğu projesi haritasının toprak üzerinde hayata geçirilmesinin de bir modeli olacak.
İsrail, ABD ve Batı, bu planı Irak’ta uygulamakta başarısız oldular ve bunu Sudan’da gerçekleştirmeye başladılar. Irak’ta başarısız olmalarının sebebi, Irak’taki halk direnişine ve ulusalcılık bilincine dayanmakta. İkinci sebepse, Irak Kürtlerinin ayrılıkçı eğilimini reddeden Türk rolü. Irak’ın işgaline destek olan bazı Kürt liderlerin Irak’tan ayrılmayı hayal ettikleri ve hâlâ bunu gerçekleştirmek için çalıştıkları malum. Kuzey Irak’ta yapılan referandumda Kürtlerin yüzde 95’inin ayrılma yönünde oy vermesi, bu gerçeği teyit ediyor.
Fakat Türkiye, bazı Kürt liderlerin, İsrail’in ve ABD’nin ortak projesini yıkan taraf oldu. Zira Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulması, Türk ulusal güvenliğine tehdit oluşturuyor; özellikle de PKK, Türk halkını hedef alan terörist eylemlerine devam ederken.
Mısır liderdir, lider kalacak
Burada Arap vatandaşlarının şu soruyu sormaları gerekmekte: ‘Türkiye, kendi ulusal güvenliğini korumak üzere Irak’ın kuzeyinin ayrılmasını engelliyorsa, Arap ulusal güvenliğini korumak amacıyla Sudan’ın bölünmesini önlemek için Arap rejimleri ne yapıyor?’
Güney Sudan’ın ayrılmasını ve bu ayrılmanın güneyin kendi ulusal güvenliğini de tehlikeye attığını gördüğü halde, ulusal güvenliğinin ve özellikle de su güvenliğinin korunması konusunda Mısır nasıl bir çaba gösteriyor? Mısır rejimi, bu ayrılmada kendisinin de hedef olduğunu düşünmüyor mu? Zira Mısır, bir bölge lideri ve bütün bölünme planları Mısır’ı ve gelecekteki rolünü de hedef alıyor. Arap düşmanlarıysa, Mısır’ın lider olduğunu ve er ya da geç Arap liderliğine döneceğini iyi biliyorlar. Bu nedenle bütün düşmanlar, bölgenin kalbi olan Mısır’a ulaşmak için Arapların organlarını yıpratmaya çalışıyorlar. Yeni Ortadoğu planı bu.
(Katar gazetesi Şark, 12 Ocak 2011)
Kaynak: Radikal