Okuyucuların kalbine korku yaymak istemiyorum. Fakat Arap ve İslam ümmeti olarak bizleri çevreleyen tehlikelere işaret etmek gerekiyor. Zira bizi uyanık ve dikkatli davranmak zorunda bırakan göstergeler var. Umulur ki Arap vatanındaki karar organları görev bilinciyle harekete geçer, çok geç olmadan bu korkunç tehlikelerden korunmak için bir Arap zirvesi gerçekleştirmeyi hızlandırırlar.

Bu yakın ve korkunç tehlikenin en önemli işareti, medyanın aktardığı üzere ABD’nin güçlerini İran füzeleriyle mücadeleye hazırlık aşamasına sokması. Ayrıca dört Körfez ülkesinin kendi topraklarına Amerikan füze savunma sistemleri kurulmasına onay verdiğini duyduk.

Bu haberler İran’la ABD arasında Siyonist düşmanın tetiklemesi ve bizzat katılımıyla bir savaşın çıkma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunun göstergesi. Bazıları, İran’ın Irak ve Afganistan saldırılarında Bush yönetimine önemli hizmetler sunduğunu ve mevcut ABD yönetiminin bu yardımını unutmayacağı için İran’a savaş açmayacağını düşünüyor. Bu görüş dikkate alınmalı, ancak ülkelerin projeleri sabit kalmaz.

İran’ın Ortadoğu projesi, Siyonist projeyle ve dolayısıyla Amerikan projesiyle çelişiyor. Ümmetin kendi stratejik projesini koruma ihtiyacı tam da burada ortaya çıkıyor. Zira ülkeler arasında daimi dostluklar veya düşmanlıklar değil, daimi çıkarlar bulunur.
İran projesinin diğer projelerle çelişmesi, bunlardan birinin egemenliği için savaş çıkma ihtimalinin yakın olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle Araplar olarak kendimizi bulmamız ve yöneticilerimize “Bu çekişme karşısında biz neredeyiz?

Arap projesi nerede? Askeri mücadele yaşanırsa bize ne olacak? Seyirci mi kalacağız, savaşa mı gireceğiz, yoksa uyuyacak mıyız?” diye sormamız gerekiyor. Bu savaşta klasik olmayan silahlar kullanılırsa, savaş ABD’nin ve Siyonist müttefikinin planladığı gibi hızla sonuçlanmazsa ne olacak? Lübnan direnişi de savaşa katılırsa ne olacak?

Suriye bu savaşa girer mi, girmez mi? Hamas katılır mı? Filistin Yönetimi ve Batı Şeria nasıl bir tutum alır? İran, topraklarındaki Amerikan üslerini gerekçe göstererek bazı Körfez ülkelerine saldırırsa ne olacak? (Katar gazetesi Şark, 2 Şubat 2010)

Kaynak: Radikal