Avrupa'da son dönemde felsefi düşüncede bir duraksama gözleniyor. 19. yüzyılla mukayese edildiğinde, dünya düşüncesine ve sosyal hayatına olumlu ya da olumsuz yön veren fikir adamlarına ender rastlanıyor. Sosyal bilimler alanında bu duraksamanın yansımaları söz konusu. Bunun birçok sebepleri var. Bunlardan biri, teknik-edebiyat kültür ikiliğidir. Teknoloji her şeyin önüne geçmiş durumda. Teknolojiyi belirleyen ekonomi, ekonomiyi belirleyen de şahsi çıkarlar ve özellikle kapitalist dünya görüşü. Mevcut kapitalist sistem insanı sınırsız sermaye biriktirmeye, dizginsiz kazanç elde etmeye sürüklüyor. Kültür dünyevi bir hayatı öne çıkarıyor. İnsan, dünyevi zevklerinden, bedensel hazlarından, kazancından başka bir şey düşünemez hale geliyor. Böyle olunca da insanın metafizikle, gayb âlemiyle, öte dünyayla, eşyanın batınıyla ve müteal olanla ilişkisi kesiliyor.
Kısacası insan, kapalı bir sitem içine girip hapsolmuş bulunuyor. Bütün ülkelerin ana gündemi "kalkınma ve büyüme", bütün insanların ve küresel sistemin tek meşguliyeti, güç elde etmek. Bu ya iktisadi bir güçtür ya siyasi hegomonya veya uluslararası askeri işgal ve tahakküm. Tek meşguliyet bu gücü elde etmek olduğu için bu durum entelektüel ve manevi hayatı büyük ölçüde engelliyor.
Diğer önemli bir sebep şu: Modern kültür ve modern dünya dinin ve ahlaki hayatın kriter teşkil etmesini istemiyor. Çünkü din, neticede insanı, arzularını ve ihtiyaçlarını sınırlandırıyor. Böyle olunca din hayattan çekiliyor; sistemin dışına çıkarılıyor. Zaten sekülerlik demek dinin dışarı çıkarılması demektir. Dinin varlığı ve dünyayı anlamlandırdığı bir atmosferde entelektüel hayat mümkün değildir; çünkü din bir varlık tasarrufuna, Allah fikrine dayalıdır. Yaratılmış olmak, âlem, eşyanın anlamı, niçin yaratıldık, niçin buraya geldik, nereye gideceğiz, hayatımızın anlamı ve amacı nedir gibi düşünceleri modern insan düşünmüyor, düşünmek istemiyor. Bir organizma gibi yiyor, içiyor, çiftleşiyor, uyuyor ve dışkı atıyor.
Ancak tabiat boşluk kabul etmiyor; insan mutlaka bir şeye inanma ihtiyacı hissediyor ve bu noktada da "pagan" kültür öne çıkıyor. İşte putatapıcılık, nesnelere tapıcılık, yeni idoller, futbolcular, sporcular, televizyon yıldızları, şarkıcılar bu elverişli atmosferde ortaya çıkıyor. Bunlar birer yıldız gibi insanlara yol gösteriyorlar. Mesela heavy metalciler veya diğer müzik gruplarının adeta tapınır vaziyette törenler yapması bunun sonucudur. Neticede insan, sahih bir dinden uzaklaşıp dini bir hayat yaşayamadığından nihilizme, derin bir hiçlik duygusuna sürükleniyor. Batı'nın laikliği ve sekülarizmi bugün bütün dünyaya yıkıcı bir nihilizmi pompalıyor ve bunu sadece soyut bir kültür olarak değil, bir yaşama tarzı olarak da empoze ediyor.
Almanların yaşayan önemli düşünürlerinden Jürgen Habermas'ın da üzerinde durduğu, entelektüelin –ki yeni bir ufuk açması mümkün olmadığından- kamusal alana çıkması demek, iktidar yapısını sorgulaması ve iktidarla mücadele etmesi demektir. Fakat bugün liberal demokrasilerde faşizm ve komünizmden farklı olarak iktidar o kadar güçlü, o kadar sofistike ve o kadar rafine yöntemlerle her tarafa nüfuz etmiş vaziyette ki, entelektüele özgür ve özerk bir alan bırakmamıştır. Hâlbuki 18 ve 19. yüzyıllarda, hatta kısmen 20. yüzyılda entelektüel kamusal alana çıkıyor, iktidarla mücadele ediyor ve iktidarla hesaplaşıyordu. Bugünkü iktidarlar -tarihte hiç olmadıkları kadar- güçlüdürler ve her tarafa dal budak salmış bulunmaktadırlar. Dolayısıyla Habermas'ın söylediği gibi aydının alanı sınırlandırılmış bulunuyor. Bu önemlidir, eğer Batı'da aydından kısmen de olsa ümit kesilmişse, Batı çıkış yolunu nerede arayacak?
Filozoflar geleneğinin kapanıp aydınların kaldığı Batı geri dönüşü olmayan bir sürece girmiş bulunmaktadır. Umutsuz bir durum olduğunu söylemek çok abartı olmaz. Aydınlanma düşüncesi ve modern paradigma varlıkla ve Allah'la olan ilişkisini koparmıştır. Bundan dolayı Batı'nın bunun içinden çıkabilmesi zor görünüyor. Zira Habermas'ın "Biz dünyaya nihilizmden başka bir şey ihraç etmiyoruz" dediği gibi Batı, bütün dünyaya sekülarizmi ve nihilizmi ihraç ediyor.