Bazı Avrupa ülkeleri Irak'taki Filistinli mültecileri kabul ederken kardeşlikten dem vuran Arapların buna yanaşmaması anlaşılmaz

Irak'taki Filistinli mültecilerin durumu son derece üzücü. Zira iç savaşın parçaladığı, güvenliğin olmadığı ve güvenliği sağlamak için kendisine bağlı milislere dayanan mezhep temelli bir hükümetin yönettiği bu ülkede epey zor şartlar altında yaşıyorlar. Bu milisler vazifelerini yerine getirirken genellikle kök salmış kin ve intikam duygularına göre hareket ediyor.

Belki de bu durumun, aynı şartlarla mücadele eden 25 milyon Iraklı için de geçerli olduğu söylenebilir. Bu doğru, ancak Iraklılar kendi halklarının ve kendi ülkelerinin içinde yaşıyor, aşiretlerinin veya mezheplerinin himayesinden yararlanıyorlar. Yaşam şartları kötüleştiğinde Suriye ve Ürdün gibi komşu ülkelere gidebiliyor ki, zaten 3 milyon Iraklı da bunu yapmış durumda. Fakat Irak'taki Filistinliler mezhep veya aşiret himayesinden beslenmedikleri gibi güvenlik için komşu ülkelere de kaçamıyorlar. Suriye ve Ürdün'ün Filistinlilerin Iraklı kardeşlerini örnek alarak kendi sınırlarına girmesine izin vermemesinin ardından, bu iki ülkenin sınırlarında Filistinliler için mülteci kampları kuruldu.

Barzani hâlâ somut adım atmadı
Çocuklarıyla birlikte bu sınır kamplarına kaçanları kollayan BM Mülteciler Komisyonu onlar için Brezilya ve İsveç gibi Arap olmayan ülkelerde iltica yerleri düzenledi. ABD de bazı Filistinlileri ağırlamayı önerdi. Fakat Bağdat'ta hâlâ her gün ölüm tehlikesiyle mücadele eden 10 bin Filistinli mülteci var. Irak'taki güvenlik şartlarını değerlendiren BM Mülteciler Komisyonu, devam eden tehditler sebebiyle Filistinlilerin şartları çok tehlikeli buluyor.

Başta Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas olmak üzere çeşitli Filistinli yetkililer, Filistinlilere asgari düzeyde himaye sağlanması için Irak Başbakanı Nuri el Maliki'yle birlikte büyük çaba harcadı, ancak görünen o ki çabalar sonuç vermedi. Bu durum Abbas'ı, Filistinli mülteciler için güvenli bir sığınak bulmak amacıyla Irak Kürdistanı'nın başkenti Erbil'e gitmeye zorladı. Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin de ilkesel olarak çok sayıda Filistinli'yi ağırlamaya sıcak baktığı görülüyor, ancak bu vaatler henüz hayata geçirilmiş değil.

Filistinliler vebalı mı?
Kaderin cilvesine bakın ki, Romanya ve Çek Cumhuriyeti Avrupa ülkeleri onlara güvenli sığınak temin edene dek Suriye-Irak sınırındaki kamplardan mültecileri ağırlamak için iltica merkezleri açılmasına onay verdi. Kaderin cilvesi diyoruz, zira Arap hükümetleri onları ağırlamayı veya sanki vebaya yakalanmışlar gibi sıkıntılarına sempati duymayı bile kabul etmedi. Oysa bu hükümetler ümmet içindeki kardeşlikten ve ortak Arap-İslam kimliğinin bağlarından dem vurup duruyorlar.

Avrupa ve Güney Amerika ülkeleri Filistinlilerin sıkıntılarına sempati duyarken, topraklarını onlara açarken ve onlara saygın yaşam sağlarken, Suriye gibi Arapçılık ve milliyetçilik söylemini yükselten bir devletin yüzlerine sınırları kapatması çok üzücü. Suriye'nin Filistinlilere Iraklılarla aynı yaklaşımı göstermesini temenni ederdik, ancak Şam'ın bazı davranışları anlaşılır gibi değil ve mantıkla da örtüşmüyor. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 29 Temmuz 2009)

Kaynak: Radikal