Gazze'deki Filistinli vatandaşların Hamas'ın bölgenin kontrolünü sürdürüp siyasi, sosyal ve ekonomik işleri yürütmesi karşısında duyduğu endişeler yersiz değil. Siyasal İslami güçler demokrasiyi, siyasi çeşitliliği ve özgürlükleri 'kabul etmeleri' açısından aynı çatı altında buluşuyor gibi görünüyor. Fakat deneyimler, bu kabulün belirli bir zaman dönemiyle, yani iktidar dışında kaldıkları dönemle sınırlı olduğunu ifade ediyor. Fakat iktidara gelmek yönündeki stratejik hedeflerini gerçekleştirir gerçekleştirmez siyasi çoğulculuk, bireysel özgürlükler ve demokrasinin ilkeleri geçmişin çöp sepetine atılıyor.
Hamas, Gazze'de Filistin ulusal yönetimine karşı darbe yapıp iktidarı istila ettiği dönemde şehirdeki siyasi ve sosyal güçlerin endişelerini artıracak adımlar atmadı, bu güçlerin kendi düşünsel ve ideolojik kanaatleri doğrultusunda siyasi ve sosyal faaliyetlerde bulunmalarına açıkça itiraz etmedi. Özellikle de Hamas'ın bizzat kendisi seçim sonuçlarının ifadesi ve kabulü olarak iktidara gelmişken... Fakat iktidarını güçlendirir güçlendirmez farklı siyasi güçlere ve özellikle de laik eğilimlere sahip olanlara sınırlama getirmeye başladı.
Hamas kendi siyasi ve fikri kanaatlerini uygurlarken, farklı güçlere siyasi rahatsızlık verip onların haklarını ihlal etmekle yetinmedi. Verdiği rahatsızlık sosyal alanlara ve bireysel özgürlüklere kadar uzandı. Örgüt, Taliban tarzı uygulamaların ilk yapı taşlarını koymaya başladı. Bu uygulamaların sonuncusu, Gazze'deki Filistinli kadın avukatların başörtüsü takmasını zorunlu kılması ve tatilcilerin deniz kıyafeti giymelerinin yasaklanması. Bu kişiler artık Hamas'ın kıyafet anlayışına uygun giyinmek zorunda.
Hamas'a bağlı Yüksek Adalet Konseyi'nin çıkardığı kararla gelen bu yeni eğilim avukatlar sendikası, sivil toplum ve insan hakları örgütlerinden sert tepki alırken, Filistinli entelektüeller de örgütü topluma sert şartlar dayatan bir projeyi hayata geçirme planı yapmakla suçladı. Hamas'ın da diğer siyasal İslami hareketler gibi demokrasi ve çoğulculuğun aksi yönündeki ilkelere dayanan bir hareket olarak kendi yapısından kurtulması mümkün değil. Söz konusu yapı başkalarının özgürlüklerine ve inançlarına saygıyı somutlaştıramıyor.
Hamas'ın ve diğer siyasal İslami güçlerin demokrasiyle ilgili bütün söyledikleri, içinde yaşadıkları toplumların siyasi haritasındaki konumlarıyla bağlantılı konjonktürel tutumlardan ibaret. Zira demokrasi, çoğulculuk ve bireysel özgürlüklere saygı sadece bu güçler iktidar dışındayken veya kendi gündemlerini dayatamadıkları zaman mevcut...
Taliban gibi davranmak zorunda kalacak
Hamas Gazze'deki Filistinlilere Taliban modelini dayatabilir, ancak böyle bir durumda Taliban'la aynı yöntemi de kullanması gerekir. Fakat Filistin toplumundaki sosyal ve siyasi şartlar Taliban'ın iktidara geldiği dönemde Afganistan'da hâkim olan şartlardan farklı.
Hamas'ın demokratik girişime katılırken Filistin toplumundan gizlediği gündemini gerçekleştirmesi, bu gündemi belirleyip uygulama emrini verenlerin düşündüğü gibi kolay olmayacak. Hamas Gazze'de şu an rahat hareket etse de, hedeflerinde başarılı olmak ve İslamcı programını payata geçirmek için taciz ve şiddete ihtiyaç duyacak. Bu durumda da, siyasal İslami güçlerin fırsatçılığına, dürüst olmadıklarına, demokrasiye, çoğulculuğa ve özgürlüklere karşı olduklarına dair yeni kanıtlar sunulmasına katkıda bulunacak... (Bahreyn gazetesi Ahbar El Haliç, 29 Temmuz 2009)
Kaynak: Radikal