Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar'ın hazırladığı 32. Gün programı ve A&G şirketinin ortak bir araştırmasına göre Türkiye'de başı örtülü hanım sayısında son üç buçuk yılda % 2.9'luk azalma varmış, namaz kılanların oranı da düşmüş! Bu rakamlara kendileri de inanmamış olacak ki, bir yandan "Türkiye Malezya olabilemezmiş amma, yine de ihtiyatı elden bırakmamak gerek!" derken bir yandan da zil takıp oynayacak kadar mutlular. Bu marjinal mahalle mensuplarına bir muştu da biz verelim bugün!..
Washington merkezli Pew Araştırma Merkezi (Pew Research Center for the People and the Press), 25 Eylül tarihinde Amerikalıların İslam'a bakışı ile ilgili bir rapor açıkladı. Rapora göre, son yıllarda İslam'la ilgili konular gündemde olmasına rağmen, Amerikan halkının çoğunun (%58) İslam'la ilgili hiç bilgilerinin olmadığı ortaya çıktı. Görüşülen 3002 kişinin %70'i kendi inançları ile İslam arasında çok az benzerlikler olduğunu ifade etmiş. İslamla ilgili bilgiler artmazken, Müslümanlara karşı olumsuz davranışların son yıllarda artıyor olması araştırmanın bir diğer tespiti. Muhatapların %45'i İslam'ın diğer dinlere göre şiddeti daha ziyade teşvik ettiğini ifade etmiş. "Tek kelimeyle İslamı tarif eder misiniz?" diye sorulduğunda cevaplardaki pozitif kelimeler negatif kelimelere oranla çoğunlukta...
Amerikadaki en büyük Müslüman kuruluşlardan olan CAIR (Council on American-Islamic Relations)'ın başkanı Saffa İbrahim, Los Angeles Times'a, araştırma sonuçları için, "Bizim için sürpriz olmadı" yorumunu yapmış.
Geçen yılki raporla kıyaslandığında bu sene islamofobya %25, şahıslara ve camilere saldırı ise %9.2 artmış. 11 Eylül olaylarının üzerinden altı sene geçmesine rağmen Müslümanlara yönelik ayrımcı ve düşmanca tavırların artarak devam ettiğini de gösteriyor çalışma.
Bir başka tespit de halkın, % 53'ü Amerikalı Müslümanlara olumlu baktığını ifade ederken, diğer Müslümanlara olumlu bakanların oranı % 43. Üniversite mezunu Amerikalılar ile gençler, Müslümanlara en olumlu bakan sosyal gruplar. Üniversite mezunlarının %54'ü ile 18-29 yaş arası gençlerin %51'i Müslümanlığa olumlu baktığını ifade etmiş. Müslümanlara en az olumlu bakan politik grup, %26 ile muhafazakar Cumhuriyetçiler olurken, en olumlu bakan politik grup ise %66 ile liberal Demokratlar görünüyor. Araştırmada çıkan bir diğer sonuç da halktaki İslama ve Müslümanlara karşı bakış açısının oluşmasında en büyük rolün medyaya ait olduğu. Bizde olduğu gibi ABD'de de medya şeytanın temsilciliğini yapıyor yani. Ankete katılan muhatapların olumsuz görüş sahibi yarısı, yazılı ve görsel medyada okuduklarından ve gördüklerinden çok etkilendiklerini ifade etmişler. Müslümanları tanıyanların %56'sı olumlu düşüncelere sahipken %32'si Müslümanlar hakkında olumsuz bir bakışaçısına sahip...
6 milyondan fazla Müslümanın yaşadığı Amerikada, Müslüman nüfus toplam nüfusun %3'ünü teşkil ediyor. Ancak bu araştırmanın manzaranın sadece bir boyutunu göstermek için yapıldığı da çok açık. Zira diğer rapor ve araştırmalar, tüm menfi propagandalara rağmen Amerika'da İslamlaşma oranının hızla arttığı yönünde. Bu ivmeyi durdurmak ve İslam dünyasına yönelik politikaları haklı çıkartmak için medya kullanılarak islamofobya üzerinden İslam ve Müslüman düşmanlığı körükleniyor.
Araştırmalar herşey demek değildir. İstatistiklerin her zaman yalan söylemediği doğrudur, ancak tüm yalanların da istatistiklerle söylendiği malûmdur...
İslamlaşma korkusu bazı çevrelerde o kadar yer etmiş ki Robert Ferrigno'nun "2040 Amerika İslam Cumhuriyeti" isimli romanında (Bkz. Koridor yay., 2006 İstanbul) sansasyonal bir şekilde tasvir ettiği gibi ABD'nin İslamlaşması için 35 sene yeterli olacak. Şimdiki iletişim vasıtalarını düşündüğünüzde etkili ve doğru temsil ve tebliğ usulleri ile bu hedef hiç de uzak bir ihtimal değil. Bir tek farkla: Ferigno'nun romanında tasvir ettiği karanlık tablonun İslam'la uzaktan yakından alâkası yok. Bunu en İslamofobik Amerikalı da iyi bilir. Şugün dünyanın ufkunu karartan odakların kimler olduğunu da pek tabii ki. Eski bir Arap atasözü olan "Çöken deve, bütün bıçakların ilgisini çeker" ifadesiyle ABD'nin hedef tahtası olduğu imajına kuvvet vermeye çalışan yazar, 35 sene sonra ABD sokaklarında ezan seslerinin yankılanacağı öngörüsüyle korku salmaya çalışıyor; aklı sıra mahalle baskısı yapıyor işte!
ABD, günün birinde Türkiye olur mu peki? 11 Eylülden sonra, özgülükleri budama adına biraz benzemeye başladı bile! Ancak, şaka bir yana, yakın gelecekte, Türkiye'nin 'ana damar'ı ortaya çıkar da model bir ülke haline gelirse, manevî değerlerinin güzellikleri her sahada gözükmeye başlarsa, ABD'nin Türkiye olması için 35 sene çok bile!