Avrupa'da büyük bir pan-Avrupa mali canlandırma paketine ihtiyaç duyulduğunu Berlin hariç herkes görüyor. Yakın zamanda resesyona girmesi beklenen Almanya ortak paketi ebediyen engelleyemez, fakat bu arada Avrupa'nın periferisindeki ülkelerin ekonomileri çökebilir.
İşte durum: Ekonomi yıllardan beri en vahim çöküşle karşı karşıya. Ekonomik darboğaza verilen klasik tepki mahiyetinde faiz oranlarını indirmek işe yaramıyor. Büyük ölçekli hükümet yardımları ekonominin hızlı inişine son vermenin tek yolu gibi görünüyor.
Ancak bir sorun var: Demode bir ideolojiye yapışık muhafazakâr politikacılar -ve belki de bileşenlerinin fırtınayı atlatmak için nispeten iyi konumlandığına (yanlış bir şekilde) bahse girerek- eyleme geçmenin
yolunu tıkıyorlar.
Hayır, Nissan (Tennessee demek istedim) Senatörü Bob Corker'dan ve onun geçen hafta ABD otomobil sektörü için biraz zaman satın alma girişimini torpilleyen Cumhuriyetçi arkadaşlarından bahsetmiyorum. (Planı neden bloke edildi? Cumhuriyetci Senatörler arasında dolaşan bir e-posta mesajı otomobil sektörüne borç verilmesinin engellenmesinin Cumhuriyetçilerin 'örgütlü emeğe karşı ilk şutunu atması' için bir fırsat olduğunu söylüyordu.)
AB'nin başı ABD kadar belada
Daha ziyade, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve onun Avrupa'nın çok ihtiyaç duyduğu kurtarma planının önündeki en büyük engeller haline gelen ekonomi yetkililerinden söz ediyorum. Avrupa'daki ekonomik karışıklık burada çok fazla ilgi çekmiyor, çünkü bizler anlaşılır biçimde kendi sorunlarımıza odaklanmış durumdayız. Ama dünyanın diğer ekonomik süper güçlerinin başı -Amerika ve AB kabaca aynı milli gelire sahip- en az bizim kadar belada.
En çetin sorunlar, çok sayıda daha küçük ekonominin krizleri Latin Amerika ve Asya'daki geçmiş krizleri hatırlatırcasına şiddetli bir biçimde tecrübe ettiği Avrupa'nın periferisinde yaşanıyor: Letonya yeni Arjantin; Ukrayna yeni Endonezya. Ama bela, Batı Avrupa'nın büyük ekonomilerine de ulaştı: Britanya, Fransa, İtalya ve hepsinin en büyüğü Almanya.
ABD'de olduğu gibi para politikası -ekonomiyi canlandırmak amacıyla faiz oranlarının düşürülmesi- hızla sınırlarına dayanıyor. Bu durum, Büyük Buhran'dan beri en büyük çöküşü önlemenin tek yolu olarak geriye maliye politikasının saldırgan kullanımını bırakıyor: Talebi artırmak için harcamayı artırmak ya da vergileri düşürmek. Şu anda herkes büyük bir pan-Avrupa mali canlandırma paketinin ihtiyacını görüyor.
Almanlar hariç herkes. Bayan Merkel Bayan Hayır oldu: Eğer Avrupa ekonomisini kurtarmak söz konusu olacaksa, bunun bir parçası olmak istemiyor ve bir parti toplantısında şunları söylüyor: "Bu şuursuz milyarlar yarışına iştirak etmeyeceğiz."
Geçen hafta Merkel'in Maliye Bakanı Peer Steinbrück işi daha da ileri götürdü. Kendi ülkesi için ciddi bir canlandırma planı geliştirmeyi reddetmekle kalmayıp, diğer Avrupa ülkelerinin planlarının da aleyhine konuştu. Bilhassa Britanya'yı 'ahmak Keynesçiliğe' kalkışmakla suçladı.
Alman muktedirler, kendi ekonomilerinin iyi durumda olduğuna ve kapsamlı bir yardım ihtiyacı duymadığına inanıyor görünüyor. Bu konuda kesinlikle yanılıyorlar. Ancak asıl vahim olan şey, kendi durumlarına dair verdikleri bu yanlış hüküm değil; Almanya'nın muhalefet tarzının ekonomik krize yönelik ortak bir Avrupa girişimini engellemesi.
Sorunu anlamak için, New Jersey'nin ekonomisini iyileştirmek amacıyla vergi indirimleri ya da bayındırlık hizmetlerine (eyalet düzeyindeki bu canlandırma planı ülke genelinde bir programın parçası olmaksızın) giriştiğini varsayarsak ne olacağını düşünün. Açık bir biçimde bu canlandırma paketi komşu eyaletlere 'sızacak', böylece diğer eyaletler işlerin hepsine değilse de büyük bölümüne sahip olurken borç yükünün altına New Jersey girecek.
Tek başlarına Avrupa ülkeleri de hemen hemen aynı durumda. Tek taraflı hareket eden herhangi bir hükümet çok fazla dahili istihdam yaratmaksızın çok borcun altına girme yönünde kuvvetli bir olasılıkla karşı karşıya kalacak.
Avrupa ithalata bağımlı
Ancak bir bütün olarak Avrupa ekonomisi için bu türden bir sızıntı çok daha büyük soruna yol açabilir: AB ithalatının üçte ikisi diğer Avrupa ülkelerinden geliyor, yani kıta bir bütün olarak ABD'den daha fazla ithalata bağımlı. Bu, koordineli bir canlandırma çabasının koordinasyonsuz çabalardan daha fazla avronun yararına olacağı anlamına geliyor. Ama eğer Avrupa'nın en büyük ekonomisi, anlaşmayı reddetmekle kalmayıp komşularının krizi zapt etme girişimlerini hor görürse, koordineli bir Avrupa söz konusu olamaz.
Almanya'nın büyük Hayır'ı ebedi olmayacaktır. Geçen hafta son derece saygın bir araştırma enstitüsü olan Ifo, Almanya'nın yakında 1940'lardan beri en kötü ekonomik krizle karşı karşıya kalacağı uyarısını yaptı. Eğer bu gerçekleşirse, o zaman Merkel ve bakanları kuşkusuz tavırlarını gözden geçirmek zorunda kalacaktır.
Ancak ABD'de olduğu gibi Avrupa'da da sorun, zaman. Biz etkili bir politik tepki vermesi için birini, herhangi birini beklerken dünya genelinde ekonomiler çöküyor. Bu tepki nihayet gelene dek daha ne
kadar zarar verilecek? (15 Aralık 2008)
Kaynak: Radikal