ABD'nin İran'a yönelik yeni politikaları uygulama sürecine girmeye başladı. Amerikalı yetkililerle İranlı meslektaşları Lahey'de düzenlenen Afganistan toplantısı kapsamında görüşmeler yaptı. Yeni ABD yönetimi İran'la çalışma değil, diyalog politikasını baz alıyor, Afganistan'ı İran'ın niyetlerini sınamak için kullanıyor. Görünen o ki, İranlılar bunu olumlu karşılıyorlar ve Amerikan yöntemine hızlı adımlarla karşılık veriyorlar.
Afganistan'ın seçilmesi tesadüfi değil. İki ülke, siyasi ve mezhepsel olarak kendisinden farklı olan İran rejimine hoş bakmayan Taliban'ı devirmekte işbirliği yapmıştı. Amerika'nın Afganistan'daki şartları hızla kötüleşiyor. Obama yönetimi Afganistan'ı önceliklerinin başına yerleştirdi, 17 bin asker daha gönderme sözü verdi ve Irak'takine benzer bir 'Sahva (Uyanış)' gücü oluşturma umuduyla Taliban'ın ılımlı unsurlarıyla müzakere eğilimini açıklayarak hareketi bölme planı yapıyor. ABD İran'la iki konuda anlaşmak istiyor: İlki uyuşturucunun İran kanalıyla Avrupa ve Batı'ya kaçırılmasıyla mücadele; ikincisi, Tahran'ın NATO güçlerine verilecek Amerikan askeri desteğinin topraklarından geçişine onay vermesi. İran uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede işbirliğine hazır. Fakat büyük bir karşılık olmaksızın topraklarını ABD askerlerine açıp açmayacağı şüpheli.
Zira İran'ın bu güçlerin topraklarından geçmesine izin vermesi, Batı'nın Taliban ve Kaide'ye karşı savaşına katılarak iki Sünni köktenci harekete cephe açması anlamına gelir. Böyle bir durum, zararları kestirilemeyecek türden tehlikeli bir kumar olur. Taliban ve Kaide İran'da iç karışıklıklar çıkarabilir. Afganistan'daki Amerikan koalisyonuna katılırsa İran'da isyana teşvik edilebilecek azınlıklar var.
Tahran bu gerçeğin farkında. Ayrıca ABD'nin Lahey davetinin sebeplerini de biliyor. Obama'nın Nevruz'da İran halkını kutlamasıyla ilgilenmemesi bunu açıklıyor. Diyalog Afganistan zemininde başladı. Bu başlangıç ABD'nin yeni yönetiminin eğilimini yansıtıyor. Önceki yönetimi kışkırtarak İran'a karşı savaş davulları çalan Arap hükümetleriysabu durumun kendi aleyhlerinde olmasından kaygılı. Bu da geçmiştekinden daha muhtemel. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 1 Nisan 2009)
Kaynak: Radikal