Farklı akımlarıyla Lübnanlıların felaketlere ve iç savaşlara rağmen demokrasiyi koruduğunu itiraf etmek gerek. Dünyada en fazla diktatörlüğün bulunduğu bölgede inatla direnen neredeyse tek ülke Lübnan. Seçim öncesi Lübnan'ı ve demokratik hareketliliğini takip edenler, bu halkın müdahalelerle dolu bir ülkede gerçekleşmesi beklenen şiddet eylemlerinden uzaktaki dinamizmine, demokrasiye ve uygarca bir rekabete tutunma kararlılığına saygı gösterilmesi gerektiği izlenimini edinecektir.

Lübnan'ın sorunu hep şu iki konuyla sınırlandı: İktidardaki seçkinlerin yolsuzluğu ve mezhepçi-siyasi söylemlerin arkasına gizlenmeleri; ikincisi, bu seçkinlerin dış güçlere bel bağlaması. Çekişme iki temel akım arasında: İlkini 14 Mart grubu temsil ediyor. Bu grup Hıristiyanlar ve Sünnilerin yanı sıra bazı Dürzi ve Şiilerin karışımı. Liderliğini de Saad Hariri ve Semir Cagcag gibi iç savaşa girmiş eski savaş ağaları veya Velid Canbolat ve Emin Cemayel gibi liderliği babalarından miras almış siyasiler yapıyor. İkinci akımsa Hizbullah ve Emel hareketinin yanı sıra, Mişel Aoun liderliğindeki akımı, Süleyman Franciye liderliğindeki Hıristiyan grubu içeriyor.

Son günlerde yaşanan iki gelişme seçimlere ve sonuçlarına yansıyabilir. İlki ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın ziyareti ve seçimi Hizbullah liderliğindeki muhalefetin kazanırsa ABD desteğini durdurma tehdidi
içeren açıklamaları.

İkincisi, Der Spiegel'in eski cumhurbaşkanı Refik Hariri suikastına Hizbullah'a bağlı bir grubun karıştığını iddia eden bir dosya yayımlaması. Biden'ın temel hedefi, Lübnanlılara ABD ve Avrupa'nın Hariri ve müttefikleri liderliğindeki Müstakbel akımının başında olmayacağı yeni bir hükümeti tanımayacağı mesajını ulaştırmaktı.

Bu tehdidin Hizbullah'ın Hariri suikastına karıştığına dair bilgilerin sızdırılmasıyla aynı zamana denk gelmesinin amacı da örgütü suçlu kılmak. ABD müdahalesi doğrudan seçimlere etki ederek açıkça görülüyor.

Çoğu Lübnanlı İsrail'e hizmet eden ABD projelerine bel bağlamayı reddeder. Bu nedenle bu müdahaleye olumlu karşılık vermeleri zor. Zira bu halk topraklarını güçle ve onurlu kurbanlarla kurtaran, 2006'da İsrail saldırısını durduran direnişe destek verdi. Bu halk sandık kanalıyla ABD'nin şantaj ve karalamasını reddederek ulusalcı tavrını hayata geçirecektir. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 27 Mayıs 2009)

Kaynak: Radikal