Dünyanın her coğrafyasında, adına "terör" denen insan kimyasını bozan, toplum iradesini felç eden şiddet olayları yaşanır. Terörü diğer şiddet türlerinden ayıran tek şey, onun siyasi hedeflere mebnî olmasıdır.
Yapılan terör eylemlerinin çapıyla elde edilmek istenen hedefin çapı arasında bir paralellik vardır. Elde edilmek istenen siyasi hedef büyükse onun gerçekleşmesini tetikleyecek, ve onu gerçekleştirmek için başvurulacak yöntemleri meşrulaştıracak çapta terör eylemine ihtiyaç duyulur. Terör dediğimiz olgu bunun için vardır ve bunun için vazgeçilmez bir araçtır.
Teröre başvuran farklı ideolojilerde küçük ve büyük örgütler mutlaka vardır. Ama, modern dünyada terörün arkasındaki asıl güçler bunlar değildir. Asıl güçler, teröre karşı amansız bir savaş verdiğini iddia eden sütre gerisindeki global güçlerdir.
Global güçlerden kasıt, siyasi haritası bilinen; toprak sınırları belli, coğrafyası üzerinde yaşayan milletleri, para birimleri, düzenli askerî birlikleri ve egemenliklerini temsil eden bayrakları olan açık güçlerdir..
Ve bu nedenle de "birinin teröristi diğerinin kahramanı" olabiliyor. Birleşmiş Milletler'in, "terör"e, bütün dünyanın üzerinde ittifak edebileceği bir tanım getirememesinin nedeni de budur. Terörün arkasındaki güçler ellerindeki güçlü silahın alınmasını istemezler tabiî.
Bölgesel çapta olsun, küresel çapta olsun dengeleri değiştiren büyük terör olaylarına hep bu perspektiften bakmaya çalıştım. Lübnan'daki Hariri sûikastına, Madrit, Londra ve İstanbul'daki bombalamalara da ekranlara düşürülen eylemcilerin kimliklerine rağmen perspektifimi korudum. 11 Eylül eylemleri ise bu konuda şüpheleri celbetmeye hepsinden daha fazla muktedirdir.
Bu meyanda son yayımlanan "Ramazan'a 11 Eylül'ün gölgesinde girerken" yazıma gelen bir okur yorumunu ve okurun gazetimize getirdiği teklifi sizlerle paylaşmak istedim. İsmi bende mahfuz muhterem okurumuz şöyle yazmış:
"Sayın Demirel, 11 Eylül hakkında bugün yazdığınız yazıda çok doğru ve önemli tespitte bulunmuşunuz. ABD ve Batı bu bahane ile İslam dünyasına karşı gerek medya üzerinden, gerekse silahlı olarak bir saldırı başlatmıştır. Gerekçe olarak "ikiz kulelere saldırıyı" göstermektedirler. Ancak, sizinde bildiğiniz gibi, internet'de pek çok kaynakda bu saldırıyı esasında kendilerinin düzenlediğine dair pek çok bilgi, kayıt, video, ve benzer materyal vardır.
Şöyle bir önerim var:
Siz (Vakit gazetesi olarak) bir blog oluştursanız ve bu blog'a bir çalışma grubunun bulacağı bilgiler, bir elemeden geçirildikten sonra konsa.. böylece zaman içinde - Türkçe- bir veri bankası oluşsa.... Bu "veri bankasındaki" elekten geçirilmiş, uzmanlar (fizikçiler) tarafından irdelenmiş ve doğruluğu kanıtlanmış bu tür verilerin, ABD'nin oyunlarını gözler önüne serecek bir fonksiyon icra edebileceği kanaatini taşıyorum. Birkaç örnek vermek istiyorum:
1- "Çökmeden birkaç hafta sonra dahi, enkaz altında (sanki bir volkanın magması gibi) erimiş metal havuzlarına rastlanıyordu. İlk başta birçok kişi bunun erimiş (bina) çeliği olduğunu sanmıştı. Ancak gerek resmi raporlar, gerekse uzmanlar (Prof. Thomas Eagar) kulelerdeki yangın sonucu oluşan ısının çeliği eritmeye yetmeyeceğini kabul etmişlerdir. Çünkü yangında oluşan açık ortam ısısının 500-650 (C) derece olduğu düşünülmektedir. Oysa çeliğin erimesi için 1500 (C) gerekmektedir. Bu sıcaklıkta, çelik yumuşasa bile, binanın yükünü rahatlıkla kaldırabileceği, yani çökmeye yol açmayacağı hesaplanmıştır. Bu kadar yüksek ısı ancak thermite, HDX veya RDX türü yüksek patlayıcılar ile sağlanabilir ve bunların sonucunda erimiş demir oluşur."
2- "Loose change" filminde bu konuda da ilginç tespitler vardır. En önemlilerinden biri: "Pentagon'u vurduğu söylenilen uçağın enkazı nerededir?" Resmi açıklamalara göre enkaz "çarpmadan sonra çıkan yangından dolayı buharlaşmıştır". Oysa uzmanlar, titanyumdam yapılan bazı motor parçalarının "buharlaşmasının" mümkün olmadığını söylemektedirler. Çünkü, ansiklopedilere göre titanyum'um erime noktası 1675 (C) derece, kaynama noktası ise 3260 (C) derecedir. Yani buharlaşması için 3260 (C) üzerinde ısı lâzımdır!!. Şimdiye kadar dünyada binlerce uçak kazası oldu. Tümüyle buharlaşan uçak oldu mu?
Sayın Demirel, bu örnekler gibi daha yüzlerce veriye ulaşmak mümkün. Ne dersiniz, böyle bir çalışma yapmaya değmez mi??
Selamlar"
Sayın okurun verdiği bu bilgileri elbette daha önceden defaatle farklı kaynaklardan okudum. Ama yaptığı teklifi de önemsedim, çünkü olayla ilgili gerçeklerin ortaya çıkmasını ben de istiyorum.
Maalesef, insanlar bu ve benzeri bilgileri bilmiyorlar. Terörden çok çekmiş bir bölgenin insanları olarak yapmamız gereken önemli hususlardan birisi de terör olgusuna dair bilinçli olmaktır.