ABD'nin Irak'taki varlığını meşrulaştıran BM yetkisinin dolmasına haftalar kala, askerlerin yeni statüsünü belirlemek için yapılan görüşmeler tıkandı. Hiçbir taraf diğerine güvenmiyor, fakat ABD'nin önerdiği anlaşma kabul edilmezse Irak'ın elde ettiği tüm kazanımlar çöpe atılacak

Şiddet düzeyinin azalması nedeniyle Irak ABD'deki başkanlık seçimi kampanyasının son günlerinde fazla dikkat çekmiyor. Fakat Amerikalı politika belirleyiciler, gelecek dönemde nelerin olacağı konusunda giderek daha fazla endişelenmekte. ABD askerleri için yeni bir 'Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması'na (Status of Forces Agreement- SOFA) yönelik müzakereler çıkmaza girmiş durumda. 31 Aralık'taki son tarih yaklaşırken, Bağdat ve Washington'ın fazla pazarlık alanı kalmamış gibi görünüyor. Iraklılar, Amerikan güçleri üzerinde yasal yetki aracılığıyla egemenliklerini ortaya koymaya kararlı. Amerikalı yetkililerse, Amerikan askerleri 2011'de gidene dek Irak yasalarından geniş kapsamlı korumalar talep ediyor.
Amerikalı yetkililer görüşmelerin durmaya devam etmesi halinde, süresi yıl sonunda dolacak ve Amerikalı askerlere şu an yasal yetki vermekte olan BM Güvenlik Konseyi kararının yerine bir yenisinin çıkarılması gibi kolay bir B Planı olmadığı konusunda uyarıda bulunuyor.

Kürt-Bağdat gerginliği sürüyor
ABD'nin Irak Büyükelçisi Ryan Crocker dün bir telefon söyleşisinde bana, "Bir SOFA anlaşmasına varamamanın sonuçlarını açıkça anlatmaya çalıştım. Iraklılar, BM kararının yenilenmesinin kolay bir seçenek olduğu yanılgısına kapılmamalı" dedi. Crocker ABD'nin, mevcut BM yetkilendirmesinin açıkça bir yıllığına uzatılması dışında her türlü öneriyi reddedeceğini söyledi - bu da, Iraklıların yeni SOFA çerçevesinde elde ettikleri kazanımları kaybetmesi anlamına gelir. Crocker Iraklılara, yasal bir yetkinin yokluğunda Amerikan askerlerinin 1 Ocak'ta üslerine döneceğini söylediğini belirtti. ABD elçisi şöyle konuştu: "Çalışmak için yasal otorite yoksa çalışmayız. Bu da güvenlik operasyonlarının, lojistiğin, eğitimin, Iraklılara sınır desteğinin, hiçbir şeyin olmaması anlamına gelir."
Irak son aylarda öyle bir başarı hikâyesi olarak görüldü ki, pek çok kişi Sünnilerle Şiiler, Kürtlerle Araplar, bölgesel otonomiyle de merkezi hükümet arasındaki eski çatlakların hâlâ var olduğunu unutmuş durumda. Amerikan askerlerinin ülkedeki varlığıyla ilgili giderek artan bir belirsizlik söz konusuyken, bu gerilimler intikam hissiyatıyla birlikte geri dönüyor.
Kürtlerle Araplar arasındaki güvensizlik, ağustosta Bağdat'ın kuzeydoğusundaki Hanekin bölgesinde az daha bir askeri ihtilafa yol açıyordu. Kürtler hem Kürtlerin hem Arapların yaşadığı bölgeye peşmergeleri yollamış, bu da Başbakan Nuri el Maliki'yi
Irak ordusu mensubu askerleri konuşlandırmaya ve Kürt güçlerine çekilmelerini emretmeye sevk etmişti. Crocker iki tarafı aptalca hesap hataları yapmamaları için azarlamış ve Amerikalı komutanlar da Maliki'yi kurtarmaya gelmeyecekleri yönünde uyarıda bulunmuştu. Irak ordusu çekildi fakat kriz iki tarafta da acı hisler bıraktı.
İlgili müzakerelere katılan bir başka üst düzey Amerikalı yetkili, "Kürtler de işleri herkes gibi, taraflardan birinin kazancının diğerinin kaybı olduğu bir oyun gibi görüyor" diye homurdanıyor. Yetkili, hiçbir Şii liderin SOFA'yı desteklemenin potansiyel damgasını istememesi nedeniyle Şii partileri ikna etmenin özellikle zor olduğunu söylüyor.
Yetkililer, İran'ın da anlaşmayı rayından çıkarmak için saldırgan bir gizli faaliyet kampanyası yürüttüğünü belirtiyor. ABD'nin Irak'taki güçlerinin yeni komutanı olan Ray Odierno da geçen hafta, İran ajanlarının anlaşma oylamaya sunulduğunda ret oyu vermeleri için Iraklı milletvekillerine rüşvet vermeye çalıştığını söylerken, Tahran'ın baskısını vurgulamaktaydı.
İran'ın işlere karıştığına dair kamuoyu önünde dile getirilen bu iddia Maliki'nin sitem etmesine yol açtı. Fakat Amerikalı yetkililer, kısa süre önce İran yanlısı partilere rüşvet ve 'siyasi sübvansiyon' vermek için bavullarla para taşıyan İranlı kuryeler yakaladıklarını belirtiyor. ABD'nin bizzat kendisinin de İran'ın kampanyasına karşı koymak için gizli çabalar harcayıp harcamadığı bilinmiyor.
İranlıların SOFA'yı alt ederek ve bu süreçte Amerika'yı stratejik bir yenilgiye uğratarak, yeni Irak'taki Amerikan nüfuzunu sınırlamak istediği açık. Fakat bazı üst düzey Amerikalı yetkililer, İranlıların Amerikan güçlerini Iraklılar daha hazır olmadan çıkarma çabasında daha temel bir hedef güttüğünü düşünüyor: 1988'de bir ateşkesle biten Irak-İran savaşına nihai ve belirleyici bir son getirmek. Bir yetkili şunu savunuyor: "20 yıl sonra şimdi
o savaşı kazanma fırsatına sahipler."

Obama'yı bekliyorlar
Crocker, "Irak için kullandığım tek kelime 'korku'. Herkes herkesten korkuyor. Geçmişten, bugünden ve gelecekten korkuyorlar. Bir anlaşma imzalamanın sonuçlarından korkuyorlar. Fakat imzalamamanın sonuçlarından daha fazla korkmalılar" diyor.
Bu çıkmazda işleri karmaşıklaştıran son bir faktör de, çok sayıda Iraklı siyasetçinin Barack Obama'nın 4 Kasım'da başkan seçileceği ve dolayısıyla ondan daha iyi bir anlaşma koparabilecekleri yönündeki beklentisi. Obama gerçekten kazanırsa, Bağdat'a tatlı ödünler beklememesini söyleyerek ve Crocker'ın gerçekleştirmek için böylesine çok çalıştığı anlaşmayı desteklediğini açıkça belirterek erken bir liderlik ortaya koyabilir.

 

Kaynak: Radikal