ABD'nin asker sayısı ve etkisi azalırken Washington kırılgan durumdaki Irak'a nasıl yardım edebilir? Barack Obama yönetimi 2006'da Baker-Hamilton komisyonunun ortaya koyduğu iyi fikirlerden birini tekrar ele almalı. Irak'ı parçalanmaktan korumak için komşu ülkeleri biraraya getirebilecek bir 'uluslararası destek grubu' oluşturulması önerisinden söz ediyorum.
Baker-Hamilton komisyonunun, eski başkan George W. Bush'un 2007'deki asker takviyesi strateji tarafından bir kenara itilen tavsiyeleri bugün neredeyse hiç hatırlanmıyor. Söz konusu stratejinin güvenlik durumunu iyileştirdiği muhakkak, fakat Irak'taki son bombalı saldırılar asker takviyesinin yeni bir barış ve sevgi çağını getirmediğinin göstergesi. Siyasi uzlaşma hâlâ bir gerçeklikten ziyade slogandan ibaret - ve komşu ülkeler Bağdat'ın ortaklarından ziyade pusuya yatmış birer tehdit görüntüsü veriyor.
Maliki baş ağrıtıyor
Amerika'nın hâlâ yardım etme gücüne sahip olduğu nokta da burası; Washington Irak'ın sınırlarındaki sağı solu belli olmayan bütün güçleri (Suriye, Ürdün, Türkiye, Suudi Arabistan ve evet, İran) biraraya getirerek yardımcı olabilir. Bölgesel bir güvenlik çerçevesi Bağdat'a katkıda bulunacak, ama aynı zamanda saatli bir bombayı hatırlatan bir dönemde gerilimleri de azaltabilecektir.
'Ne istediğini iyi düşün' bölümünde Irak Başbakanı Nuri el Maliki var. Yıllardır ABD onun, Irak'ın egemenliğini ortaya koyabilen güçlü bir lider olmasını istiyor. Fakat Maliki'nin son haftalardaki tuhaf ve yanar döner davranışları bölgesel dinamiği arapsaçına çeviriyor. Maliki komşularıyla sorunları çözmek için çalışacağına yeni sorunlar yaratıyor - bunu ABD'nin arabuluculuk çabalarına rağmen yapıyor.
Aldatıcı bölgesel dinamiğin bir örneği Suriye. Obama yönetimi ABD-Suriye ilişkilerini yeniden inşa etmek için dikkatle çalışıyor. Merkez Komutanlığı temsilcileri bu yaz Şam'a iki ziyaret gerçekleştirdi ve Irak konusunda güvenlik işbirliğini ele aldı. Bu ziyaretler ABD ve Suriye askeri temsilcilerinin 20 Ağustos'ta Irak-Suriye sınırında görüşmesini öngören geçici bir anlaşmaya vesile oldu. Amerikalı yetkililer görüşmeye Irak'ın da katılmasını önerdi.
Maliki'yse "O kadar hızlı gitmeyin" diyerek itiraz etti. ABD'nin Irak Büyükelçisi Chris Hill'i, Irak'ın sınırlarının güvenliğini sağlamanın Amerika'nın değil Irak'ın meselesi olduğu konusunda uyardı.
Maliki 18 Ağustos'ta Şam'ı ziyaret ettiğinde Devlet Başkanı Başar Esad'a, Irak'ın güvenliğini ele almak yönündeki Suriye-Amerika planına karşı olduğunu ve 20 Ağustos görüşmesini boykot edeceğini söyledi. Maliki ayrıca Esad'dan Suriye'de yaşayan Baas liderlerini teslim etmesini istedi. Esad, söz konusu Baasçıların Saddam Hüseyin rejimine muhalefet ettiğini ve tehdit oluşturmadıklarını söyleyerek bu isteği geri çevirdi. Bir Arap yetkiliye göre Maliki-Esad görüşmesi 'başarısızlık'tan başka bir şey olmadı.
Ardından işler kelimenin tam anlamıyla patladı. 19 Ağustos'ta teröristler Bağdat'ta Irak Dışişleri ve Maliye bakanlıklarına saldırdı ve 100'den fazla insanı öldürüp en az 500'ünü yaraladı. Maliki hükümeti hemen Şam'ı suçladı ve Irak televizyonu Visam Ali Hazım İbrahim'in saldırının Suriye'de planlandığını belirten sözüm ona itiraflarını yayımladı. 20 Ağustos sabahı ABD'nin Şam büyükelçiliği Suriye'ye o gün planlanan görüşmenin iptal edildiği bilgisini verdi. Maliki o zamandan beri Suriye'nin saldırıda parmağı olduğu iddiasıyla ilgili uluslararası bir mahkeme kurulmasını talep ediyor.
ABD'ye göre suçlu Suriye değil
Fakat çeşitli üst düzey Amerikalı yetkililer kanıtların Maliki'nin ithamlarını desteklemediğini söylüyor. Onlara göre 19 Ağustos saldırısı büyük ihtimalle Irak'taki Kaide'nin işi. Amerikalı yetkililerinden biri, "Elimizdeki bütün bilgileri göz önüne aldığımızda, saldırının Suriye menşeili olması ihtimali çok az görünüyor" diyor.
Peki Maliki niye Şam'la kavga çıkartmak istiyor? En muhtemel sebep Irak iç siyaseti. Ocaktaki parlamento seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte Maliki sert bir adam olduğunu göstermek istiyor - ve onun için Suriye'ye (ve Washington'a) posta koymak, sözgelimi İran'a posta koymaktan daha kolay. Suriye karşıtı yaygaralarının kendisine, Suudi Arabistan gibi diğer bölgesel güçlerinin saygısını kazandırdığı da söyleniyor.
ABD-Suriye ikili ilişkileri hâlâ ileri doğru gidiyor. Amerikalı yetkililer Suriye istihbaratına ülke içinde faaliyet gösteren ve iddialara göre 'yabancı savaşçıları' Irak'a sokan terörist hücreler hakkında bilgi veriyor. Suriyeliler de bu hücrelere karşı harekete geçeceklerinin işaretini veriyor. Bu arada iki ülke Şam'a karşı mevcut yaptırımların aşamalı gevşetilmesini görüşüyor.
Kissinger aracılığa dünden razı!
Kayıp halkaysa, savaş sonrası Irak'ın güçlü bir aktör olarak Suriye, İran ve geri kalanlar arasındaki yerini tekrar elde etmesine imkân verecek bir bölge-sel güvenlik çerçevesi. Böyle bir yapı inşa etmek, bilardodaki üç bant vuruşu-nun diplomatik karşılığı olacaktır - yani bütün bölünmüş komşuları yapıcı bir diyalogda bir araya getirecektir.
Bu ancak ABD gibi bir süpergücün altından kalkabileceği bir tür oyun değiştirme diplomasisi. Askerlerini çekerken ABD'nin Irak için yapabileceği son büyük şey bu ve şükür ki bunu yapmak için askerlere ihtiyaç yok.
Eski dışişleri bakanı Henry Kissinger o uçağa binmeye dünden razı olacaktır. Obama'nın ulusal güvenlik ekibinde bu planı kabul eden birileri var mı? (13 Eylül 2009)
Kaynak: Radikal