Öyle sanıyorum ki “Bu Ultra’yı nasıl bilirdiniz” sorusuna Tahrir devrimcilerinin vereceği yanıt aynıdır: “Cesur bilirdik.” 2 Şubat 2011’de Mübarek’in baltacıları develerle Tahrir Meydanı’nı bastığında göstericilere kalkan olan onlardı.

El Ehli takımının ‘okumuş adamlardan’ oluşan fanatikleri. Tam adları ‘El Ehli Ultraları’. Polis karşıtı, anarşist bir dünyanın çocukları. Polisle nasıl yüzleşeceklerini en iyi bilen onlar. Bu deneyimleriyle devrime ivme kattılar. Tribünlerde attıkları sloganları ve söyledikleri şarkıları devrimin diliyle buluşturup meydanlara ritim verdiler. Böylece kimliklerine devrimciliği de eklediler. Dillerinde kemik yoktu; diktatöre diktatör, zorbaya zorba dediler. Kendini halkın koruyucusu olarak tanıtan ve her bir Mısırlının zihninde dokunulmaz olan askerlere de Mübarek’ten sonra git demesini bildiler. Tam bir yıl sonra Port Said’de yeşil sahada El Masri takımının holiganları eliyle Ultralardan intikam alındı. El Ehli halkın takımı, El Masri daha milliyetçi ve devletçi. Olağan zanlılar iktidarı elinde tutan Askeri Yüksek Konsey (YAK), Mübarek’in gitmesiyle kaybeden rejimin artıkları, ilk kez maça gitmeyen vali. BikyaMasr’a göre maç sırasında güvenlik güçleri bir tünele saklanıp olup biteni seyretti. Olayları önlemek için tedbir alınmadığı gibi kapılar açık bırakıldı, böylece öfke sahaya indi. Ehli taraftarlarının stadyumdan çıkmasına izin verilmeyince kayıplar arttı. Fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla sopalar da aynı tornadan çıkmış gibi. Egypt Independent’a konuşan Port Saidli tüccar Ahmed Bedr’in tespiti ise şu: “Ultralar çok popüler ve devrimciler arasında saygınlar. Ultralar hedef alındı. Bir katliam tertibi vardı.” Devamı>>>