AKP'nin kapatılmaması Türkiye için olduğu kadar ABD için de bir zafer. Parti kapatılsaydı, siyasal İslam'a tehlikeli bir mesaj verilecekti
Türkiye geçen hafta boyutları hesap edilemez bir felaketten kılpayı kurtuldu. Anayasa Mahkemesi Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın iktidardaki AKP'nin kapatılıp, partinin 71 önde gelen üyesinin (ki buna Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dahildi) beş yıl boyu siyasetten men edilmesi talebini geri çevirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı Türkiye ve demokrasinin yanı sıra, hassas bölgeler olan Yakındoğu ve Ortadoğu'daki ılımlı politikalar için de bir zafer teşkil ediyor. Bu durum,
mahkeme kararını ABD için de bir zafer haline getiriyor.
Karar aksi yönde çıksaydı, Türkiye'nin AB'ye katılım ihtimali ortadan kalkmış ve Türk seçmenlerinin açıkça ortaya koyduğu irade gaddarca hiçe sayılmış olacaktı. Hepsinden kötüsü de, Müslüman dünyanın her tarafındaki dindar seçmenlere, demokratik siyasetin temel kurallarına içtenlikle uymanın eşit siyasi haklar ve temsilin garantisi olmadığına dair tehlikeli bir mesaj verilecekti.
Laikler bir nebze teskin edildi
Bu katmerli felaketleri bertaraf eden 'fark' bundan daha az olamazdı. 11 Anayasa Mahkemesi yargıcının çoğunluğu, yani altısı partinin kapatılmasından yana oy kullandı. Şükür ki nitelikli çoğunluk, yani yedi oy gerekiyordu. Bununla birlikte gelecek seçimlerde partiye yapılacak hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verildi ve AKP, mahkemenin fazla İslami bulduğu politikalardan (sözgelimi kadınlara üniversitelerde başörtüsü giyme izni verilmesi) uzak durması yönünde ağır bir uyarıda bulunuldu.
Kararın bu veçheleri, Türkiye'nin güçlü askeri-laik kurumlarını bir parça teskin etti. Fakat ABD ve ABD'de uygulanan demokrasiyle uyumlu olduğu da pek söylenemez. Bununla birlikte Türkiye'nin iktidar partisi dindarların sivil haklarını genişletmeye yönelik çabalarında daha yavaş ve daha dikkatli ilerleyip, bunun yanı sıra kaygılı laik muhaliflerinden anlayış ve destek sağlama çabalarını da artırırsa akılılık eder.
AKP itidali sürdürmeli
Türkiye kısa süre öncesinden bugüne çok yol kat etti. Eskiden ülkenin laik devlet yapısı ve onun güçlü askeri ve adli müttefikleri, kendi siyasi taleplerini yerine getirmeyen seçilmiş hükümetlere karşı her türden gizli ve açık darbeye kalkışmakta pek az beis görürdü. Bu tür bir darbe en son 1997'de yapılmıştı.
O günden bu yana AB üyeliğinin cazibesi, Türk seçmenlerinin değişimi ve AKP'nin iktidarda sergilediği genel olarak sorumlu tavır, yaklaşımlarda sağlıklı bir değişimi de beraberinde getirdi; beş Anayasa Mahkemesi yargıcının kapatmayı engelleyen yönde oy kullanmasında da bunun bir örneğine tanık olduk. İktidar partisinin itidalini sürdürmesi, demokrasinin hâlâ vahim bir biçimde bıçak sırtında duran güvenliğini genişletmesine katkıda bulunabilir.
Kaynak: Radikal