ABD'nin Irak yerine Afganistan'a ve Arap-İsrail çekişmesine yoğunlaşmasından bu yana, bölgedeki esaslı güçler olan İran, Türkiye ve Siyonist oluşum arasındaki rekabetle ilişkili iki önemli gelişme yaşandı. İlki, Afganistan krizindeki İsrail rolünün gerilemesi. İsrail bu krize pek bir şey sunamıyor. Bu önemli gelişme Ortadoğulu güçlerin rollerine ilişkin Amerikan değerlendirmesine yansıyacaktır. İkinci gelişmeyse nüfuz ve ABD'yle ilişkiler bağlamındaki Türk-İran rekabetinin belirmesi.

İki ülke özellikle de son üç yıldır, yani Türkiye'nin Ortadoğu'da güçlü biçimde ortaya çıkmasından bu yana, ilişkilerini işbirliği çerçevesinde yönetip her türlü rekabet ve çekişme eğiliminden sakınmakta kararlı oldu. Irak ve Körfez'de yaşananlar bu yöndeydi. Tahran, Türkiye'nin Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle stratejik ortaklık anlaşması imzalamasına ve Suriye'yle Siyonist oluşum arasındaki dolaylı müzakerelerde dol üstlenmesine kontrollü bir tepki verdi.

Fakat iki ülke Afganistan, Pakistan ve ABD konularında rekabet ettikleri gerçeğini gizleyemedi. Türkiye Nisan 2007'den bu yana Pakistan ve Afganistan'la yıllık zirve yapıyor. Zirvelerin ikincisi 2008'de, üçüncüsü de Nisan 2009'da yapıldı. Bu zirve sadece Afganistan ve Pakistan'daki 'teröre' karşı savaşla ilgili değil, üç ülke arasında siyasi, askeri ve istihbari işbirliğinin önemine yoğunlaştı.

Birkaç gün önce Ankara'yla Washington arasında, İslamabad'la 'terörle' mücadele amaçlı bir işbirliği mekanizması oluşturulması için bağlantılar yoğunlaştı. Bu konu Türkiye Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 5 Haziran'da Washington'da çalışmalarını bitiren Türk-Amerikan ortak konseyi toplantıları bağlamında Amerikalı meslektaşı General Micheal Mullen'la temaslarında somutlaştı.

ABD'nin Afganistan'da Türkiye'nin desteğine duyduğu ihtiyaç ve Türkiye-Pakistan ilişkileri, ABD'nin Afganistan'daki İran rolü veya İran-Pakistan ilişkilerine yönelik tutumuyla karşılaştırılamaz. Türkiye ABD'nin güvenilir müttefiki. İran'sa güçlü rakibi veya en azından Körfez ve Ortadoğu'daki Amerikan nüfuzu için sorun oluşturan taraf. Fakat Amerika'nın Afganistan'da İran rolüne yönelik artan ihtiyacı, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın İran'ı Lahey'deki Afganistan toplantısına çağırmasında görüldü. ABD, Pakistan-İran ve Afganistan-İran yakınlaşmasına yeşil ışık yaktı. Sonrasında Tahran'da İran-Pakistan-Afganistan üçlü zirvesi yapıldı ve Pakistan'la İran arasında güçlü İran rolüne ilişkin artan bir kabul de söz konusu.

Türkiye ve İran'ın bu rolleri arasında şu ana dek koordinasyon yok. Görünen o ki, buradaki mantıklı soru şu: İran ve Türkiye bu alanlarda işbirliği yapabilir mi?

Çatışmadan kaçınma kararlılığı olabilir, ancak çıkarların çelişmesi ve Ortadoğu'nun geniş bir alanında gözlemlenen bölgesel Türk rolünün etkinliği İran'ın kuşkularını artırıyor ve bu rolle çatışmasına yol açıyor.

Özellikle de Afganistan'daki Türk rolü Amerikan-Türk ittifakı gereği ABD açısından güvenliyken. Fakat ABD-İran diyaloğu başarılı olursa Washington bu çatışmayı kontrol altına alabilir. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 13 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal