Tahrir'de sular durulmuş değil. Mısırlılar yarım kalan devrimi tamamlamakta kararlı. Müslüman Kardeşler ise 'çıkarlarını gözettiği' gerekçesiyle eleştirilerin hedefinde.Hüsnü Mübarek’i deviren Tahrir alttan alta kaynayan mağma gibi. Cuma günkü ‘askere son şans’ gösterisinden sonra hararetinin düştüğüne bakmayın. Yarım kalmış bir devrimi tamamlamak için Mısırlılar burada kimsenin ummadığı anda patlıyor. Önceki Müslüman Kardeşler’in yalnız bıraktığı meydana olası devlet başkanı adaylarından Abdülmunim Ebu Futuh, Muhammed el Baradey, Amr Musa, Selim el Avva ve Eyman Nur’un gelmesi Yüksek Askeri Konsey’in (YAK) de devrilmesini isteyen göstericilere önemli ölçüde moral destek vermiş.
Kardeşlerin sessizliği Bir tarafta ikindi namazı kılınırken göstericilerden Tahrir’in önceki günkü ahvalini anlatan ticaret erbabı İbrahim Rayan’a göre Müslüman Kardeşler’in dışındaki 25 muhalif grup, YAK Başkanı Mareşal Hüseyin Tantavi’nin başbakan olarak atadığı Kemal Ganzuri’yi reddedip ulusal kurtuluş hükümeti için ancak şu adayları kabul edeceğini deklare etti: Baradey, Futuh ve Husam el İsa. Hiç kimse askerin Tahrir’i dindirmek için söz verdiği gibi 1 Temmuz 2012’de iktidarı bırakacağına inanmıyor. Rayan’ın “Asker şubat devriminde iktidarı ele aldığında altı ayda sivillere devredeceğini söyledi. Sonra ‘2013’ten önce olmaz’ dedi. Şimdi kim inanır onlara” sözünü paylaşmayan yok gibi. Namazın ardından sloganlar kaldığı yerden yükseliyor: “Kaldır başını Mısırlı”, “Git, git, Tantavi git”. Fotoğraf çekmeye çalışırken Selefi gençler “Kadınları çekemezsin” diye müdahale ediyor.
Bir kişi hemen araya girip “Kusura bakma, cahil insanlar” diye bana destek çıkıyor. Müslüman Kardeşler meydanda tamamen kaybetmiş gözüküyor. Gösteriler sırasında bir gözünü kaybeden bilgisayar mühendisi Tarık Morsi, “Müslüman Kardeşler her zaman kendi çıkarlarını gözetti. Mübarek döneminde de rejimle işlerini iyi götürüyordu. Ne zaman ki Mübarek’in sallandığını gördü, gösterilere katıldı. Şimdi de askerle pazarlık yapıyor. Devrim sürecinin tamamlanması için Tahrir’e gelmek yerine askerle masaya oturuyor. Askerle müzakereye oturan bütün partilerin derdi koltuk. İleriyi düşünmüyorlar. Neden kimse ulusal kurtuluş hükümeti için bastırmıyor?” diye soruyor. Ninesinin Bursalı olduğunu söyleyen Morsi mevcut partilerin mübarek döneminde kirlendiğini belirtip gönlündeki lider olarak Baradey’i gösteriyor.
‘Geri dönüş yok’ Hıristiyan asıllı işletmeci Hani ise ordu ile İslamcılar arasında bir fark görmüyor. Askerlerin yönetime el koyduktan sonra kiliselerin yakıldığını ve tepki gösteren Hıristiyanların katledildiğini hatırlatıyor. “YAK her şeyi mahvetti. Kiliseleri, ekonomiyi yıktı. Müslüman Kardeşler de askerlerle birlikte çalışıyor. Tantavi zaten Mübarek gibi Müslüman Kardeşler kökenli asker. Bizim istediğimiz hep birlikte medeni ve sivil bir devlet inşa etmek. Birinin kendi inancını dayatması hepimiz için felaket olur. Ülkeyi 60 yıldır askerler yönetiyor. Ama artık halk bir kere sokaklara çıktı. Eğer Müslüman Kardeşler bu devrimi çalmaya kalkarsa bu halk Tahrir’i yeniden doldurur ve onların iktidarını da yıkar. Bu hareketin geri dönüşü yok” diyor.
Üç aday kabul ediliyor Tahrir’de karşılaştığım ticaret erbabı İbrahim Rayan’a (solda) göre Müslüman Kardeşler’in dışındaki 25 muhalif grup, Yüksek Askeri Konsey Başkanı Mareşal Hüseyin Tantavi’nin başbakan olarak atadığı Kemal Ganzuri’yi reddedip ulusal kurtuluş hükümeti için ancak şu adayları kabul edeceğini deklare etti: Baradey, Futuh ve Husam el İsa.
Karnaval yerine dönüyor Tahrir bu kez asker ve polisin değil göstericilerin kontrolünde. Girişlerde gönüllüler, kimlik göstermeyeni kesinlikle içeri almıyor. Tahrir’e çıkan caddelerden biri en kanlı çatışmalara sahne olmuştu. O cadde artık tampon bölge ilan edilmiş. Askerle göstericiler arasında varılan ‘ateşkes’e göre ne güvenlik güçleri ne de göstericiler o alana girecek. Ortalıkta asker yok, kırmızı çizgiyi gönüllü gençler koruyor. Kırmızı hattın sağladığı sükûnet Tahrir Meydanı’nın karnaval analına dönmesine yetiyor. Çadırlar yeniden kurulmuş. Çadır sakinlerine göre çadırlar Tantavi gitmeden kalkmayacak. Hyde Park’taki gibi öbek öbek serbest tartışma halkalarında siyaset konuşuluyor. Her meslekten insan mevcut. İşsizler ve sokak serserileri de bütün sempatik halleriyle meydanın tuzu biberi. Mısırcılar, kurabiyeciler, tatlıcılar, sucular ne ararsan var. Tahrir’in karnaval havasını bozan şey ise yeni Başbakan Kemal Ganzuri’yi protesto için başbakanlığın önünü mesken tutan göstericilerden birinin polis aracı tarafından ezilip öldürülmesi. Birkaç yüz metre ötedeki başbakanlık ofisinin önünde oturma eylemi sürüyor.
Doktorun bedeli gözü Muhammed Hamis, Tahrir’in gönüllü doktoru. Gece gündüz orada. ‘Devrim’ için en ağır bedeli ödemiş. Askerlerin attığı plastik mermi gözünü kör etmiş. Son gösteri dalgasında sadece Tahrir’de 41 kişinin öldüğünü, 3 bini aşkın insanın yaralandığını, perşembe güne çatışmalar yaşandığında yaralıların ambülanslarla hastanelere değil karakollara taşındığını söylüyor. “Duruma müdahale ettik, ortalığı ayağa kaldırdık. Artık her şey kontrolümüz altında” diyor. Kendisi 5 vakit namazında dindar bir Müslüman. Ama ne Selefilere ne de Müslüman Kardeşler’e zerre kadar prim veriyor. İslamcı grupları insanların inançlarını parsellemekle suçluyor.
Kaynak: Radikal Gazetesi