Başbakan Erdoğan’ın liderler arası terör zirvesi önerisi muhalefetten kabul görmedi. Cevaplar “Sen bize gel” ve “Bizi Cumhurbaşkanı çağırsın” yelpazesinde...

Bu çok acı bir tablo!

Türkiye’de demokrasiye yönelik en klasik en kritik en tehlikeli tehdit devam ediyor, ölümcül kronik hastalık bünyede mevcudiyetini sürdürüyor demek...

Sokağa çık, elli yaşını aşmış kimi bulursan sor: “Bu memleket ne çektiyse birbirine küs, yan yana gelmeyi reddeden liderler yüzünden çekti. Çekişme siyaseti ülkeyi gerdi, vatandaş siyasetten nefret etti. Zaten demokrasiye de böyle ara verildi” şeklindeki düşünceye katılıyor musunuz? Cevabı duymaya da gerek yok, yüzlere bakınca ifadeden anlarsınız, o kadar derin bir acıdır

bu.
Liderler zannediyor ki hepsi parti başkanı ve eşit; evet öyle zaten. Lakin biri seçilmiş! Bir tanesine vatandaş ülkeyi yönetme sorumluluğu vermiş, şu sıra onu görevlendirmiş. O da ülkenin canını en çok yakan konuyla ilgili olarak “ gelin aramızda bir konuşalım bu milli mesele” diye muhalefete bir çağrı yapmış. Buna cevaben “git işine” anlamına gelecek bir yanıt verilmesi; kime yarar, kimi sevindirir, kime ümit verir?

Bu cevap:

1. Millete saygısızlıktır, milletin ülkeyi yönet diye görev verdiği lideri -hele böyle bir konuda- yalnız bırakmakla övünmek vatandaşa “pek de umurumuzda değilsiniz” demekle eşanlamlı değil midir?

2. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı makamına saygısızlıktır. Bir gün o konuma

ulaşmak için siyaset yapan liderler, başbakanlık makamı şerefine böylesine bir haksızlığı nasıl reva görür?
3. İlkeldir. “Partiler üstü, milli mesele” kavramına kapalı olmak, önce bizim parti, sonra Türkiye iklimine işaret eder. Karşılıklı iletişim ve saygı, halkın temsilciler vasıtasıyla kendini yönetmesinde en önemli unsurken -istisnası bile olmayan- kesinkes bir katılık demokrasinin en kırılgan noktasını oluşturur. Zaten cumhuriyet tarihinde olay hep de buradan kopmuştur.

4. Acizlik ifadesidir. “Yan yana geleceğiz de ne olacak, bizde bir fikir yok, derde deva yok... Oturup konuşsak da, senden iyi yapacak halimiz yok, bizden paso; bizde ilaç yok” demek değil midir?

5. İmkansızdır. Başka bir şey demeyi

düşünemediğim, düşünülemezi düşünmediğim için imkansız diyorum. Başka türlüsü de aklıma gelmiyor gerçekten; herhalde bir ilaç var da vermiyor değiller. Yani “formül bizde ama iktidara gelinceye kadar açıklamayacağız” demek mümkün değildir. Bu; biz iktidara gelmezsek “hapı yutarsınız” demeye gelir ki, bunun da sonu “Türkiye hapı yutsa da iktidara gelsek” adlı akıl yutan girdapta boğulmaktır.
***

Nedir?

Kendime göre son derece makul, büyük çoğunluğun genelde altına imzasını atacağına inandığım bir düşünce sistematiğini sıraladım. Ve gerçekten çok merak ediyorum; partiler üstü, milli bir meselede, siyaset belirlemek üzere liderlerin yan yana gelmesi teklifine -daha başından- kategorik bir “ mümkün değil” cevabı hangi mantık silsilesiyle veriliyor?

Bunun açıklanması ve anlatılması lazım. Duygusal olmadığının gösterilmesi gerek. Yoksa sergilenen duyarsızlık ancak hissi hareket edildiğine -muazzam bir sevgi eksikliğine- işarettir ki; nefret, çözüm olmadığı gibi, sandıktan da çıkmaz.


Kaynak: Star