Cumhuriyet Halk Partisi deyince bir siyasi parti anlaşılır. Doğrudur. Ama çoğu zaman CHP bundan çok daha fazlasını ifade eder. “Parti” CHP’nin seçim halidir.
CHP’nin doğal hali Devlet’tir!

Hele “CHP geleneği” denildiğinde, Devlet’in temel taşları ifade edilmektedir. Öyle ki Devlet bir bina ise -eğer- her tuğlasının üzerinde CHP yazmaktadır. CHP’li vatandaşlardan oluşan millet, mülkün sahibidir.

Ha!

Bir de halk vardır; hükümet onu temsil eder.

Gerçi...

“CHP eşittir Devlet ve Millet” sisteminde hükümet halkın temsilcisidir diye geçse de, buradaki temsil -demokratik anlamda temsili sistemden çok- ilkokul müsameresini anımsatmaktadır.

Genel seçimler neticede sınıf başkanını belirlemektedir, CHP ise öğretmenler odasıdır.

***

Bu tablo Genel Başkan Deniz Baykal dönemine bire bir uymaktadır, kendisi de zaten hükümete hitaplarında “Büyük sözü dinle yoksa fena olur” temasını işlemiştir. Nasihatlerin kulak arkası edilmesinin cezasız kalmadığı bu iklimde Anayasa Mahkemesi, işte, bir tür “disiplin kurulu” görevi görmektedir. Öyle ki ikmal, dersten kalma, tek bacak üzerinde köşede durma cezası bile az gelmiş, hükümetin “okuldan atılması” girişimi -velilerden gelen tepkilerle- son anda önlenmiştir.

Zannedersin ki koskoca memleket nihayetinde bir ilkokul ve öğretmenler odasında, “Efendim ne kadar eğitirsek eğitelim bu kapıcı çocukları Müdür Muavini İsmet Hoca’nın mahdumu Selim’i değil de muslukçu Mahmut’un oğlu Halim’i sınıf başkanı seçmekten vazgeçmeyecek” dedikodusu bitmek bilmiyor.

Açıkçası ben bir an, bu yaklaşım yeni Genel Başkan’la geçmişte kalacak, CHP’lilerden başka kimsenin gitmediği bu

piyes -nihayet- perde kapatacak zannettim.

Lakin gittikçe azalmakta olan bu his de, en son Nükleer Santral Yasası’nın iptali için CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasıyla, suya düştü.

Referandum bunun için yapılıyor zaten!

CHP de bu yüzden iktidar olamıyor zaten!

Ve rabıta yakalansa çok şey değişebilir gerçekten!

CHP kendini Devlet olarak algıladığı için iktidara gelip hükümet kurmayı beceremiyor.

AK Parti de vatandaşa dönüp “Devlet oldu sanki siyasi parti, senin arzu ettiğin icraatın karşısına dikildi. Ey vatandaş, bana daha da güç ver, işimize bakalım” diyor. Bu yolda, referandum birinci, başkanlık sistemi ikinci aşama...

CHP’nin “Biz yukarıdan fren yapıyoruz, siz de aşağıdan fren yapın; bunlar çok ileri gitti” söylemi ne referandumda ne de seçimlerde Cumhuriyet Halk Parti’lilerin arzu ettiği sonucu verir; eğer öğretmenler odasından çıkıp iktidar koltuğuna oturmak hesapta varsa...

Partilere seçim kazandıran yaklaşım “Bas gaza arkadaş uçsun Türkiye” söylemidir ki, bu çağrının içinin nasıl doldurulacağı Genel Başkanlık katında çok bilinmeyenli havuz problemi misali bekliyor masada.


Kaynak: Star