Her yıl Davos'ta karşılaştığım Arap bir iş adamı, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Müslüman olduğu için kendisini gururlandırdığını, ama Arap olduğu için de utandırdığını söyledi.

Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'le birlikte katıldığı oturumdan Müslümanların öldürülmesine ve katilin suçunu inkâr etmesine dayanamayan bir Müslüman olarak çekildi. Ucuz bir kazanım elde etmeye çalışan bir siyasetçi gibi davranmadı.

Bu köşeyi takip edenler, benim Peres'i bir 'deccal' diye nitelediğimi ve yüzsüzce yalanlar söyleyerek İsrail'in imajını parlatmaya veya barbarlığını hafifletmeye çalıştığını düşündüğümü hatırlar. Şimdi Davos'taki tartışmanın bütün ayrıntıları bildiğini düşünerek, okuyucunun dikkatini Peres'in kendi tutumunu gerekçelendiren ifadesine çekmek istiyorum: Peres Erdoğan'a, İstanbul'a füzeler atılsa nasıl davranacağını sordu. Peres tarzı 'deccal' yazarlar da daha önce 'Toronto'ya füze düşse Kanadalılar nasıl davranır, Los Angeles'e düşse Amerikalılar nasıl davranır?' gibi sorular sormuştu.

Peres'in ve bütün İsrail yandaşı savaş suçlularının söylemediğiyse şu: Bu füzeler 41 yıldır işgal altındaki topraklardan fırlatılıyor. İstanbul veya Toronto'yla karşılaştırma yapılması ayıp.

Zira Kanadalılar, Amerikalılar veya Türkler güç yoluyla bir toprağı işgal etmedi, halkını öldürüp yıkmadılar ki, şehirlerine füze düşmesini beklesinler. Ben ve okuyucu, İsrail'in Gazze'de savaş suçları işlediğinde hemfikiriz.

İsrail'in bunu dolaylı yolla ilk itiraf eden taraf olduğunu da eklemek isterim. İsrail askeri ordusu yurdışında savaş suçları davaları açılacağını tahmin ederek, İsrail gazetelerine ilk günden Gazze'deki İsrail komutanların isimlerini gizleme emri verdi.

Bugün İspanya'nın İsrailli subaylara suçlama yöneltme noktasında ilk sırada yer aldığını, ancak İsrail ve dünyadaki teröristlerin İspanya ve diğer ülkelere baskı yaptığını biliyoruz. İspanya hükümeti, kadınları ve çocukları evlerinde öldüren ve ardından Hamas savaşçılarının kadınları ve çocukları canlı kalkan olarak kullandığı iddiasıyla herkesin anısını ayaklar altına alan suçlulara karşı bir çıkış yolu bulmak için savaş suçları yasalarını gözden geçirmeyi vaat etti.

Erdoğan Arap ülkesinde seçime girse kazanır
Tüm bunlardan sonra Erdoğan'ın bütün Müslümanların saygınlığı için ayaklanmasını ve öfkelenerek oturumu terk etmesini garipsemiyorum. Bir Türk televizyonu tartışmadan dakikalar sonra konuyla ilgili görüşümü sormuş ve bir Arap olarak Erdoğan'ı desteklediğimi, sevdiğimi, teşekkür ettiğimi, ilk halifemiz olarak seçilmesi için Osmanlı devletinin dönüşünü istediğimi ifade ettim. (İngilizce konuştum ve 'biat' kelimesinin karşılığını bulamadığım için 'seçim' kelimesini kullanmıştım) Bugün Erdoğan'a ikinci kez teşekkür ediyorum ve Türk televizyonuna yaptığım açıklamalara şunu ekliyorum: Yakında Filistin, Lübnan ve Kuzey Afrika'da seçim düzenlenecek. Erdoğan Arap ülkelerinden birinde seçime girse kazanır.

Son sözüm de tartışmayı yöneten David Ignatus hakkında. Kendisi üst düzey, ılımlı, Ortadoğu'yu tanıyan ve Filistinliler için adil, barışçıl çözüm isteyen bir gazeteci. Washington Post'ta yazdıkları nesnelliğinin ve dürüstlüğünün en iyi kanıtı. Oturum sonrası bazı Arap yorumcular ona haksızlık etti. Belki yanlış yaptı, ancak bu oturum onun sicilini bozmaz. (Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 2 Şubat 2009)

Kaynak: Radikal