Şu günlerde ABD ve dışında yazar ve yorumcu çevrelerde, televizyon ve radyo programlarında ABD Başkanı Barack Obama'nın bir yılının değerlendirmesi etrafında büyük bir tartışma yaşanıyor.
Bizi bu tartışmada ABD'nin dış politikaları, uluslararası sorun ve krizlere yönelik tutumları ilgilendiriyor. Farklı görüşlerle birlikte şu üç noktada bir ortak görüşlülük var. İlki, ilk yılda gerçekleştirilen en önemli ve büyük kazanım, Obama'nın dünya ve sorunlarına yönelik getirdiği yeni söylem. Bu söylem Bush'un saldırgan ırkçı söyleminin aksine dünya ülkeleriyle uzlaşmacı bir söylemdi. İkincisi, Obama'nın görevinin başındayken dünyanın farklı krizleriyle ilgili verdiği sözler ile pratikte gerçekleştirdikleri arasında büyük bir uçurumun olduğudur. Üçüncü ortak kanaat bir yıllık sürenin nihai bir değerlendirmede bulunmak için yeterli olmadığı yönünde.
Bu üç nokta genel şekliyle kabul edilebilir, ancak Arap ve İslam dünyasında bizlerin Obama ve yönetimi ile büyük sorunlarımız var ve bu sorunlar bu türden genel yaklaşımlarla ele alınmaktan daha büyük ve derin. Obama ile en büyük sorunumuz, kendisinin tek bir olumlu adım atmaması ve bir adım attıysa da açık söylemine kıyasla olumsuz şekilde sonuçlanmasıdır. Örneğin Afganistan'da işgali sona erdirme planı sunmak ve istikrarın gerçekleşmesi için gerçekçi bir çaba harcamak yerine tam tersini yaptığını gördük. Yeni planıyla savaşı ve saldırıyı kızıştırdı ve Afganlılara daha fazla ölüm ve yıkım müjdeledi. Örneğin Irak'ta çekilme takvimi planı sunmasına ve hiç kimsenin bu plana uyup uymayacağını bilmemesine rağmen Irak konusunu tamamen unutmuş gibi Obama. Yani Obama Irak'ı ABD işgalinin yıkımı sonrası mezhepçi yağmalamaya ve İran'a teslim etti. Oysa işgal, Irak'ta yaşananların hukuki sorumluluğunu taşımaktadır.
Arap-İsrail çekişmesinde konu herkesin bildiği gibi. Başlangıçta verdiği bütün sözlere rağmen bir yıl sonra iş tek bir olumlu adım atmaktan dahi aciz bir şekilde son buldu. Burada adil çözümün gerçekleşmesi yönündeki pratik bir adımdan değil, zor sıkıntıları içinde Filistin halkına bir sempati gösteren tek bir adımdan bahsediyoruz. Bir yıl sonra konu önceki yönetimlerin âdeti olduğu üzere ABD'nin İsrail'e tam Amerikan yanlılığının teyit edilmesiyle son buldu.
Bütün bunlara ilave olarak kendi döneminde somut olumlu dönüşüm olarak gördüğümüz noktada bile geri adım attı. Yani başlarda 'İslamcı terör' ve sadece Arapları ve Müslümanları hedef alan teröre karşı uluslararası savaştan konuşmayı bırakmıştı. Son haftalarda teröre karşı savaş söylemine döndüğünü gördük. Sadece bununla yetinmeyip terörle savaş gerekçesi altında Arap ve İslam dünyasında yeni savaş cepheleri açma tehditlerini gördük. Burada Obama ile sorunumuz, onun bizi hayal kırıklığına uğratması değil. Sorun bu acizliğin sürmesinin felaketlere götürecek olması. Sebep ise basit ifade ile acizliğin bölgede en çirkin saldırı ve zulüm şekillerini başlatacak olması. Örnek olarak Arap-İsrail çekişmesini alalım. Obama, Siyonist projenin benzeri görülmemiş şekilde barbarlaşmasının ve Filistin sorununun nihai tasfiyesinin sebebi olabilir. Obama'nın İsrail'e baskı yapmadaki ve çekişmenin adil temelde çözülmesi için etkin rol oynamadaki acizliği, İsrail liderlerini dilediklerini yapmaya sevk edecektir. Aynı durum Irak için de söylenebilir. Irak'ta bugün ipleri elinde tutan mezhepçi güçler Obama'nın Irak'ta yaşananlardan elini çektiğinden emin olurlarsa mezhepçi uygulamalarında aşırıya kaçacaklar ve siyasi uzlaşı ihtimalini engelleyeceklerdir.
Özetle Obama bu acziyeti ve kendisine bağlanan umutları boşa çıkarmasıyla bölgeyi Bush dönemindekinden daha feci şartlara götürebilir. Konu bu şekilde Obama'nın kendisiyle, siyasi dürüstlüğü ve geleceğiyle alakalıdır. Fakat bizi ilgilendiren diğer nokta ise bu şartlar gölgesinde sorunlarımızın, Arap halkarımızın ve toplumlarımızın şartlarının geleceğidir. Burada nihai ders açıktır. Önümüzde işlerimizin yularını kendi elimize almak, Obama ve bir başkasından gelecek şeyleri beklemeden kendi haklarımızı savunmak dışında bir seçenek yoktur.
SEYİD ZEHRA - Bahreyn gazetesi Ahbar El Haliç 16 Ocak 2010
Kaynak: Zaman