TRT'nin Kürtçe yayına başlaması yılın olayıdır, Türk demokrasisinde bir eşik; Türkiye'nin Kürt sorunuyla yüzleşme ve yüzleşememe tarihinde kırılma noktasıdır. Geç bile kalınmıştır ama bu gecikme hadisenin ehemmiyetini azaltmaz, bilakis daha da artırır.
Özellikle de çarşaf marifetiyle hava basan 'çakma reformcular' hala siyasetin merkezinde hüküm sürerken...
Deniz Baykal'ı CNN'de izlerken önce şoke oldum; sonra da şoke olduğuma şoke oldum. Ne kadar değişim rolü oynasa da Baykal'dan bir demokrat çıkamayacağı belli olmasına rağmen şoke olmanın manası yoktu.
Şu sözler Canan Arıtman'a değil Baykal'a ait:
'TRT'nin Kürtçe yayına başlaması yanlıştır. Devletin, bir etnik çabaya destek olması temel anlayışımıza terstir. Çok tehlikeli... Herkes kendi anadilinde yayın yapabilir. RTÜK düzeni vardır. Türkiye'nin yasaları içinde yayın yapar. Devlet buna para harcayacaktır. Bunun için personel yetiştireceksin. Bunlar büyük kararlar.'
Açılım değil tutarsızlık
Bu sözlerden sonra bir kez daha, atılan adımın ne kadar büyük ve önemli olduğunu hissettim. Vatandaşı tornadan çıkmış gibi tek tip gören; farklılıklar için söyleyecek sözü olmayan bir politikacının ana muhalefet lideri olduğu ülkede Kürtçe televizyona devrim denmez de ne denir?
Birkaç hafta önce sarfettiği, 'CHP tek parti zihniyetiyle siyaset yapmamalı' sözünü hatırlayınca da tebessüm ettim.
Siyaset bu kadar değersiz, tutarsız, çelişkili ve kaypak olmamalı.
Hiç şüpheniz olmasın Kürt sorununun doğup, büyümesinde, hem terör hem de sosyo-ekonomik devasa bir problem yumağı haline gelmesinde bir numaralı suçlu bu anlayıştır. Gerçeğin ne olduğunu, atılması gereken adımın, yapılması gereken şeyin ne olduğu bile bile aksini söyleyen anlayış; sorunu çözmek isteyenlerin de cesaretini kırdı. Sonunda, Kürt sorunu yuvarlana yuvarlana çığ oldu.
Bir hatırlatma daha yapalım... Aynı Baykal değil miydi 'Etnik kimlik şereftir' diyen? Madem öyle, vergi veren herkes TRT'den hizmet alabiliyor, hesap sorabiliyor da etnik kimliği Kürt olanların verdiği vergi niye milletin sırtına yük oluyor? Niye o paranın belki sadece milyonda biri TRT yayını için harcanınca bu 'çok tehlikeli' oluyor? Ana diliyle televizyon yayın hakkı olmayan bir etnik kimliğin şerefini başka hangi alanda koruyacaksınız?
Şunu da bir kenara yazmak şart oldu. Hükümet yarın Aleviler için bir adım atmaya kalksın; mesela cemevlerinin elektriğini suyunu ücretsiz yapsın, mesela Alevi eğitimine fon ayırsın; Baykal çıkıp bunu da 'çok tehlikeli' bulacaktır.
Değil mi ki, yapan kendisi değil...
İçeriğe değil dile bak
Bir not da bugüne; Kürtçe televizyonu 'armudun sapı üzümün çöpü' kabilinden eleştirilerle önemsizleştirmeye çalışanlara.
Önemli olan bir devlet kanalında Kürtçe yayın yapılıyor olmasıdır. İçeriği ikinci planda kalır. Önemli olan yayın dilinin Kürtçe olması, yayın sahibinin de yıllardır bu dili inkar eden devlet olmasıdır.
Türkiye bu adımları atmalı, bu duvarları yıkmalıdır.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın Şamil Tayyar'a yaptığı açıklama bir tabunun da daha yıkılmakta olduğunu gösteriyor. Özcan'ın verdiği bilgiye göre yeni eğitim sezonunda, yani Ekim ayında iki üniversitede Kürt Dili Edebiyatı ana bilim dalları kuruluyor.
Onyıllardır, 'Ah bir yapılsa her şey çok daha güzel olur' denilen iki şey birden oluyor.
Türkiye kabuğunu kırıyor; en hassas konuda iki cesur adımla değişime yelken açıyor.
Kürt aydınları ne düşünüyor?
TRT 6'nın yayına başlamasına Kürtler ne diyor? Akademisyenleri, yazarları, işadamları, kanaat önderleri, ressamları, gazetecileri... Ne diyorlar? '100 Kürt büyüğü' esprisi içinde bunu araştırdık. Ne düşünüyorlar? Bugün star'da okuyacaksınız. Yıllardır bu eksikliğin çilesini çeken insanların bakış açısından sağduyu yansıyor. Heyecan duyuyorlar, bunu bir devrim olarak görüyorlar, umutlanıyorlar. Herkesin eşit, aynı değerde, aynı haklarla, aynı ideallerle birlikte yaşayabilecekleri bir Türkiye için umutlanıyorlar.
Demokrasi geliştikçe Türkiye bölünmeyecek, aksine birleşecek.
Kaynak: Star