Beşşar Esad’ın Suriye’si için ‘Diktatörsüz diktatörlük’ ifadesi yakıştırılır. Gülleri çabucak solan ‘Şam Baharı’nın hatırına... Esad kanlı bir darbeyle gelmiş babası Hafız Esad’ın 2000’de ölümü üzerine koltuğa oturup reform için kolları sıvadığında Baas Partisi’nin kemikleşmiş kadrosuna tosladı. Ufak tefek açılımlarla bariyeri aşındırsa da sürecin hızından memnun olmayan halkın verdiği kredinin sonu geldi. Halk babasının çizmelerini giymeyen Esad’ı rejimden ayrı tuttu. Bugün bile meydanlardaki sloganların hedefinde Esad’dan ziyade köşe başlarını tutmuş arabaları var.

Hesaplaşma kaçınılmaz

Muhalefetin işi hiç de kolay değil. Rejime karşı kalkışmakta tereddüt etmelerinin arkasında makul nedenler mevcut. Karşılarında Nusayrilerden oluşan bir ordu, Cumhuriyet Muhafızları ve polis teşkilatı var. Dahası, her şeye kadir Muhaberat... Suriye’de değişim demek, Nusayri azınlığın, ellerindeki iktidarı nüfusun yüzde 74’ünü oluşturan Sünnilerle paylaşması anlamına geliyor. Değişim demek, nüfus cüzdanı bile alamayan Kürtlerin eşit vatandaş muamelesi görmesi demek. Değişim demek, başka ülkelere savrulmuş binlerce solcu, liberal ya da İslamcının vatanlarıyla kucaklaşması demek. Değişim demek, 1982’de 30-40 bin kişinin katledildiği Hama olaylarının ardından hem siyasi hem sosyal yaşamdan silinmiş İslamcılarla rejimin barışması demek. 1950’lerde meclis koltuklarının neredeyse üçte birini elinde tutan, ama daha sonra baskılarla radikalleşen ve Nusayri liderlere suikastlarla öne çıkan Müslüman Kardeşler’e üyelik, 1980’de özel bir yasayla idamı gerektiren suçlar kapsamına alınmıştı. Müslüman Kardeşler’den kopan İslamcılar, Hama, Humus, Dera gibi kentlerden rejimle silahlı hesaplaşmaya girişmişti. 1 ay kuşatma altında kalan Hama kentinin topyekûn bombalanmasıyla İslamcılar için film kopmuştu. Bugün isyanın Dera’dan başlamasıyla makara kaldığı yerden tekrar dönmeye başladı. Suriye’de değişim, en az Irak’taki kadar geçmişle hesaplaşmaya gebe. Irak’taki Baas, Sünni azınlık üzerinden iktidar sağlarken Suriye’deki tam tersi, Nasuri azınlık üzerine kurulmuştu.

Esad gözden çıkarılabilir
11 yıldır iktidarda olan Esad’ın gitmesinden ziyade, İsrail’le savaşı bahane edip olağanüstü hal yasasıyla tüm özgürlükleri kafesleyen askerin ve şahinler bürokrasisinin, kısaca Baasçı düzenin değişmesi önemli. Bu yüzden ordunun statüko uğruna Esad’ı bile gözden çıkarıp her türlü kirli savaşı vermesinden korkuluyor. 2004’te Kamışlı’da hak arayan Kürtlerin nasıl şiddetle bastırıldığını kimse unutmuş değil. Şimdilerde güvenlik güçlerinin Dera’da Esad’ın “Öldürülseniz bile ateş açmayacaksınız” emrini hiçe sayıp göstericileri taraması, iş daha da ciddiye bindiğinde neler olacağının habercisi. Ancak geniş kitleler henüz sessizliğini bozmasa da Suriye için de korku perdesi artık yırtıldı. Esad geçen hafta açıkladığı reform paketini hızla hayata geçirip muhalefeti teskin edecek ciddi ve gerçek bir değişim ivmesini yakalayamazsa Kürt ve Türkmenler nedeniyle Türkiye dahil bölgesel yansımaları olabilen karmaşa riski çok yüksek.

 Kaynak: Radikal