ABD ve İsrail'in gözündeki yerini koruduğu sürece Gazzelilerin aç kalmasıyla ilgilenmeyen Mısır çok daha iyi bir liderliği hak ediyor.
Abluka altındaki Gazzelilere yardım taşıyan 'hayat damarı' konvoyunun başına gelenler üzüntü verici. Konvoya katılanların maruz kaldığı muamele Mısır hükümeti için utanç verici. Mısır güvenlik güçlerinin konvoy üyelerine taş yağdıracağı veya coplarla saldıracağı kırk yıl düşünsek aklımıza gelmezdi. Abluka altındaki aç insanlarla dayanışma içine girenlerin karşılanmasının, içlerinden en az 20'isinin hastaneye sevk edilmesine yol açan kanlı bir kavgaya dönüşeceğini tahmin etmezdik.
Konvoy nihayetinde Refah kapısını geçerek Gazze'ye ulaştı. Mısırlı yetkililer konvoya başından beri insani ve uygar bir muamele gösterseyri ve çizilen güzergaha izin verseydi ne olurdu? Yanıt basit: Mısır rejimi İsrail ve ABD'den emir alıyor; Gazze halkını ve Hamas'ı alçaltılması ve diz çöktürülmesi için azami eziyete maruz bırakılması gereken stratejik düşmanlar olarak görüyor.
Konvoyun önderlerinden olan Britanyalı milletvekili George Galloway'e, kendisiyle imzalanan anlaşma gereği Ariş limanına gitmesi gerektiğini belirttiler. Galloway bu duruma istemeyerek boyun eğdi zira kendisinin ve konvoydakilerin hedefi Mısır rejimiyle sorun çıkarmak değil, yardımların Gazze'ye ulaştırılmasının yanı sıra bölgeye saldıran, yüzlerce kişiyi öldüren ve insanları saygın bir yaşamın en basit etkenlerinden mahrum bırakan zalim ablukayı dayatan İsrail hükümetinin ifşa edilmesiydi.
Kafileye ve Gazze halkına yönelik bu düşmanlık, Mısır rejiminin ablukanın başarılı olmasına ve 1,5 milyon Filistinli'ye mümkün olan en büyük eziyetin yaşatılmasına katıldığını teyit ediyor. Mısır hükümetinin, sadece ABD ve İsrail'in onayını almak için İsrail'in güvenlik bekçisine dönüşmesine üzülüyoruz. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın Kahire'deki rejimden hoşnut olacaksa, Gazzelilerin açlıktan ölmesinin zararı yok...
Karışıklıklar ve protestolar sırasında Gazze sınırında görev yapan bir Mısır polisinin nereden geldiği bilinmeyen bir kurşunla öldürülmesine daha da fazla üzülüyoruz. Mısır'ın resmi televizyonu kurşunu sınırın öteki yakasından geldiğini ilan etmekte gecikmedi. Hükümetinin aynı inancı paylaştığı kardeşlerine karşı ablukaya katılması için seçtiği bu masum polis, Arap ve özellikle Filistin sorunlarını savunurken şehit düşen Filistinlilere, Mısırlılara ve Araplara katıldı...
Galloway gerçek bir Arap gibi
Bu öldürücü kurşunu onurlu bir Filistinli'nin attığı iddiasına kuşkuyla yaklaşıyoruz. Zira bu kurşunu Filistin ve Mısır halklarına düşmanlık besleyen, abluka altındaki Filistinlilere yönelik düşmanlığı artırmak için resmi medyaya gerekçe vererek kurbanı katile dönüştürmek isteyen birileri sıktı. Bu oyunu birçok Arap istihbarat organının oynadığı biliniyor. Bu polisin ölümünü kullanarak Filistinlilere yüklenen medya, İsrail ateş açıp Mısırlı askerleri öldürünce tek kelime etmiyor.
Ablukayı destekleyen veya sessiz kalan Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki birçok kimseden daha fazla Arap olduğunu ispatlayan Galloway'in, Mısır'ın daha iyi bir liderliği hak ettiğine dair sözlerine katılıyoruz. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 7 Ocak 2010)
Kaynak: Radikal