Demokratların yıllarca Irak başbakanı Nuri el-Maliki'yi çaresi olmayan bir beceriksiz ve kötülüklere göz yuman mezhepçi bir Şii olarak aşağıladıktan sonra şimdi onun 2010 ile birlikte Irak'ın kendi güvenliğini üstlenmeye hazır olacağı şeklindeki önerisine kutsalmış gibi davranmalarında biraz ironi var. Böyle davranmalarının nedeni, onun konumunun Barack Obama'nın konumunu desteklemesi dolayısıyladır. 

Aslında durumun böyle olduğu konusunda biraz şüphe var. Başbakanın söylediklerinin arkasında politik motivasyonlar var. İsim belirtmeyen bir Iraklı yetkili devlete ait El—Sabah gazetesine "Maliki, Obama'nın başkanlık seçimlerini kazanacağını düşünüyor" ve "Obama'nın Beyaz Saray'a ulaşmasının öncesinde bağlayıcı adımlar attı" dedi. Maliki, Demokrat aday olarak Obama'nın ilk yurt dışı yolculuğunu bozmadan, onun sonradan hatırlayacağı notlar alacağını hesap etmiş olabilir. 

Bağlayıcı bir tarih istemede açıkça çekinirken asker çekme ile ilgili duruşu için Irak başbakanına ek bir sebep verilerek ABD ile ihtilaflı kuvvetler hukuku ile uğraştırılmaktadır. Maliki, bizi kovmakla tehdit etmenin kendisine askerlerimiz üzerinde daha fazla nüfuz kazandıracağını hesap ediyor olabilir. Görüşmelerin ötesinde, bu yıl olacağı farz edilen Irak eyalet seçimlerinin zorunluluğu var. Şüphe yok ki Maliki, partisi Dava'nın görünüşte Amerikalılara karşı görünmekle politik gücü toplayacağını umut ediyor. 

Makamı ve hayatta kalmayı Amerikalıların desteğine borçlu olmasına rağmen böylesi bir tarz izleyen Maliki, ABD'nin tereddütsüz bir dostu değildir—en azından kamuoyunda bu böyledir. Saddam Hüseyin rejiminin bir muhalifi olmasına rağmen ABD öncülüğündeki istilanın taraftarı değildi. Suriye ve İran'da uzun yıllar sürgün hayatı yaşayan Maliki, ABD'nin kökleşmiş şüphelerinin üstesinden gelmek zorundaydı. 

Maliki'nin askeri bir tecrübeye sahip olmadığı, Yeşil Bölge'ye sıkışmış olduğu ve günlük yaşamdan görece izole olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenlerden dolayı Maliki, ABD güçlerinin nasıl daha hızlı çekileceği konusunda uygun bir yanlış yönlendirilmiş kehanetler kutusudur. 

Başbakan olduktan kısa bir süre sonra yani Mayıs 2006'da Maliki, "bir buçuk yıl içinde kuvvetlerimiz bütün Irak eyaletlerinde güvenlik sorumluluğunu üstlenecek kapasitede olacaklar" iddiasında bulundu.

Şiddetin kontrol dışına çıktığı Ekim 2006'da Maliki, kendi güvenlik güçlerinin "güvenlik görevini bütünüyle üstlenmelerinin ve uluslar arası güçleri sadece destekçi rolünde tutmalarının birkaç ay süreceğini" ilan etti. 

Başkan Bush, akıllıca davranarak Maliki'yi görmezden geldi. ABD askerlerini geri çekme yerine daha fazlasını gönderdi. 15 Aralık 2006'da Wall Street Journal, "ABD askeri yetkililerine göre Maliki'nin Irak'taki en üst düzey komutan olan General George Casey'e açıkça ülkede konuşlandırılmış daha fazla Amerikan personelini istemediğini" söylediğini haber yaptı. Asker artırımı her şeye rağmen başladığında Maliki, haberlerde "sıcak" diye geçen bir destek verdi. 

Asker artırımının henüz başladığı Ocak 2007'de Maliki "üç aydan altı aya kadar bizim Amerikan askerlerine olan ihtiyacımız keskin bir şekilde azalacaktır" öngörüsünde bulundu. Bağdat'ın büyük bir bölümünün hala kontrol dışında olduğu Nisan 2007'de başbakan, yılsonunda Irak güçlerinin bütün bölgelerinde güvenlik kontrolünü üstleneceğini söyledi. 

Asker artırım politikasının başarısının inkâr edilemez olduğu şu an bile Maliki, ABD güçlerine hakkını teslim etmemektedir. Geçen hafta Der Spiegel ile yaptığı ünlü mülakatında kendisine Irak'ın neden daha barışçıl hale geldiği soruldu. Maliki, aralarında "ulaşmayı başardığımız politik uzlaşma", "güvenlik güçlerimiz tarafından kaydedilen ilerleme", "halkımızın el-Kaide ve milislerin iğrençliklerine reaksiyon olarak gösterdiği derin nefret duygusu" gibi unsurların bulunduğu "pek çok faktörden" söz etti. Asker artırımından hiç söz etmedi. 

Kamuoyunda tutkulu bir ulusalcı duruşa sahip olmasına rağmen Maliki, kapalı kapılar ardında Amerikan çıkarları ile uzlaşıyordu. Irak'ın daha fazla Amerikan askerine ihtiyacı olmadığını söylemesine karşın onların varlığına rıza gösteriyordu. 

Fakat Irak'ın ne zaman ABD askerlerini ülkeden çıkaracak kadar güvenli olacağı söz konusu olduğunda Maliki'nin kamuoyuna söyledikleri güvenilir bir rehber sunmamaktadır. Bu konuda askeri yetkilileri dinlemek daha iyidir. Washington Post, son günlerde Basra'daki Irak kuvvetleri komutanı Tuğgeneral Bilal el-Dayni'nin Amerikalılardan bahsederken "Biz onların 2020'ye kadar kalacağını umuyoruz" dediğini bildirdi. Aynı duyguya, kendi kuvvetlerinin 2012'ye kadar iç güvenliğin, 2018'e kadar da dış güvenliğin sorumluluğunu bütünüyle üstlenemeyeceğini söyleyen Irak savunma bakanı Abdulkadir'de sahiptir. 

Çok daha hızlı yani 16 aylık bir sürede çekilirsek ne olur? Bağdat'taki koalisyon güçlerinin komutanı Tümgeneral Jeffrey Hammond, "çok tehlikeli" olacağını söylüyor—aynı sözler Kuvvet Komutanlıkları Birliği başkanı Amiral Mike Mullen tarafından kullanıldı. 

Tabi ki eğer Irak hükümeti ülkeden çıkmamızı söylerse biz çıkmak zorunda oluruz. Fakat başbakanın muğlâk yorumlarına karşın Irak hükümeti böyle bir şey söylemiyor çünkü pek çok Iraklı, asker artırımının kazançlarının kırılgan olduğunun ve ABD güçlerinin hızlı çekilmesiyle bu kazanımlarım kaybolabileceğinin farkındadır. 

Yazar, Dış İlişkiler Konseyi'ndeki Jeane J. Kirkpatrick Ulusal Güvenlik Çalışmaları'nın önemli bir katılımcısı ve Senatör John McCain'in kampanyasının dış politika danışmanıdır.