BM çağrılarına kulak tıkayan Kuzey Kore'nin nükleer denemesi özyıkıma dönüktü. Uluslararası toplum zekice tepki vermeli.
Değişken, korkutucu ve özyıkıma dönük. Bunlar Kuzey Kore'nin politikalarını izah ederken kullanacağımız sıfatlar. Kuzey Kore önce BM Güvenlik Konseyi'nin geri adım atma emirlerini yok saydı ve nükleer bir silahla yarım düzine füzenin denemesini gerçekleştirdi. Şimdi de Güney Kore'ye askeri saldırılarda bulunma tehditleri savuruyor ve nükleer yakıt üretimine başlamış bile olabilir.
Tüm bunlar göz önüne alınır ve ülkede kararları kimin aldığının bilinmiyor oluşu da hesaba katılırsa, insanın yaka silkip Kuzey Kore'yle müzakerenin hiçbir anlamı yok diyesi geliyor. Fakat askeri bir seçenek yok. Sert yaptırımla desteklenen bir diplomasi Kuzey Kore'ye geri adım attırma yolunda tek umut. Ve şu anda baş aktör ABD değil Çin.
Artık Pyongyang'ın burun kıvırdığı altılı görüşmelere ev sahipliği yapan Çin'in üstlenmekten kaçındığı liderliği göstermesinin zamanı geldi. Esas petrol ve gıda sağlayıcısı olarak Çin Kuzey Kore'de diğer ülkelerden çok daha fazla etkiye sahip. Anlaşılan o ki Çin'in Kuzey Kore'ye fazla baskı uygulaması halinde rejimin yıkabileceği ve bunun sonucunda bir mülteci akınına maruz kalabileceği yönünde endişeleri var.
Pekin baskının dozunu iyi ayarlamalı. Böyle yapmazsa Kuzey Kore'nin, nükleer silahlarıyla kendisine ve bölgeye karşı çok daha büyük bir tehdit oluşturmasına neden olabilir. Japonya ve Güney Kore kendi nükleer silahlarını edinme konusunda girişimlere başladılar bile.
BM Güvenlik Konseyi Kuzey Kore'nin nükleer silah ve füze denemelerini sert dille kınadı. BM artık Kuzey Kore'nin liderlerine yeni yaptırım getirmeli ve varolanları kararlılıkla uygulamalı - bunlar arasında lüks tüketim maddesi ithalinin engellenmesi, denizaşırı banka hesaplarının dondurulması ve devlete şirketlerinin ihtiyaç duydukları nakit paranın elde edilmesinin zorlaştırılması da bulunuyor.
Pyongyang İran ve Suriye gibi şaibeli müşterilere nükleer yakıt ve füze teknolojisi sattı. Bazı analizciler bu haftaki denemelerin reklam stratejisi olduğu yönünde tüyler ürper-ten bir iddia öne sürüyor. Pyongyang'ın daha fazla tehlikeli malzeme satması önlenmeli.
Güney Kore'nin, 95 ülkenin gönüllü kurduğu ve kendi aralarında istihbarat paylaşıp tehlikeli sevkıyatların önlenmesi için eğitim çalışması yaptıkları Nükleer Silah Güvenliği Girişimi'ne katılması geç alınmış bir karar. Kuzey Koreli yetkililere, ABD ve müttefiklerinin bir güç gösterisi arayışında olmadığı, fakat gerekirse bu nakillerin izini sürmek ve durdurma çabalarını iki katına çıkaracağı sessiz sedasız söylenmeli. Tüm bunların hedefi nükleer denetçilerin Kuzey Kore'ye, Kuzey Koreli yetkililerin de masaya dönmesini sağlamak. Başkan Obama altı taraflı görüşmelere, yardımcıları da ikili nihai müzakerelere inandıklarını söylüyor. Kuzey Kore'nin dışlanmaktan kurtulması ve derin ekonomik yoksunluğunu sona erdirmesi bakımından tek umudu bu görüşmeler.
Pyongyang şu an durumu böyle görmüyor, bu yüzden de uluslararası tepki sağlam ve zekice sahneye konmalı. Kuzey Kore'yi yüksek sesle paylayıp tehdit etmek, sonra da yaptırım uygulayamamak, hiçbir şey yapmamaktan daha kötü. Bu Pyongyang'ı cesaretlendirmek ve diğerlerine büyük güçlerin acizliğine dair tehlikeli bir mesaj göndermekten başka işe yaramaz. (Başyazı, 28 Mayıs 2009)
Kaynak: Radikal