ABD son dönemlerde artarak devam eden askeri kayıplarıyla, bölge ülkeleri ve dünya tarafından hiçbir zaman meşru kabul edilmeyen siyasi gerekçeleriyle içine düştüğü Irak kaosunun bedelini; her geçen gün siyasi ve askeri olarak ödemeye devam etmektedir.
1 Mart tezkeresinden önce ülkemiz sınırlarında kiralanan arazilerde konuşlanma planları yapan ABD, son anda geri çekilen tezkere ile planları suya düşünce büyük bir şok yaşamış, taşeron olarak bizi kullanmasının mümkün olmadığını görünce, en üst düzey bürokratları vasıtasıyla intikam ve öfke nöbetleri sergilemiştir.
Demek ki dünyanın süper güçlerinin de planları işleyemeyebiliyor. Görünmeyen bir el dilerse bu büyük oyunları yerle bir etmeye ve çirkin hesapları bozmaya kadirdir.
Kuzey Irak "a sınır ötesi operasyon meselesi aynı anda bir kaç amaca hizmet etmek için ortaya konulmuş gözükmektedir.
1-1 Mart tezkeresiyle Türkiye"ye biçtiği rolü gerçekleştirmeyi başaramayan dost ve müttefik olduğumuzu söyleyen! ABD- PKK terörünü tırmandırmak suretiyle; Türkiye"yi kendiliğinden Kuzey Irak"a sokmayı başarmış olacaktır. Çünkü kendisinden sonra bölgede kontrol edebileceği en iyi askeri gücün Türk askeri olacağını düşünmektedir.
1-2 ABD Kuzey Irak"a girsin diye Türkiye"ye hiçbir askeri siyasi ve ekonomik bedel ödemeksizin kendiliğinden Kuzey Irak"a girmeye mecbur ederek, Türk gücünü orada kontrol etmek suretiyle kullanacak ve zaten zaman içinde Irak"tan çekilmeyi planladığı için boşluğunu Türk askeriyle dolduracaktır. ABD istediği takdirde PKK üzerinde çok büyük bir kontrol ve güç sahibi olabileceğini PKK"nın elebaşını kendi elleriyle bize teslim ederek göstermiştir. Bugün ki PKK konusundaki oyalayıcı tutumu yukarıdaki kuşkularımızı güçlendirmektedir.
1-3 ABD"nin her ne kadar AKP ile dört buçuk yıldır devam eden uyumluymuş gibi gözüken müttefikliğe dayanan mecburi bir yol arkadaşlığı varsa da, AKP"nin beslendiği taban itibariyle istediği gibi kumandaya müsait bir iktidar tablosu çizmediği, Başbakan Erdoğan"ın siyasi inisiyatif alma yönündeki kararlılığı nedeniyle, Türkiye"nin daha önce ABD merkezli yürüyen Türk iç ve dış politikası açısından gerek dünya ülkeleri gerekse Bush yönetimi tarafından yeterli seviyede tabi bir müttefik olmadığı kanaatidir.
Teslimiyetçi iktidarlara alışan ABD yönetimi AKP"nin dünyaya hızlı açılmayı başaran ve her geçen gün dünya dengelerinde söz sahibi olma yolunda ilerleyen politikaları sebebiyle ilerde olası bir güç odağı olma durumundan da rahatsızdır. AKP"nin ülke içinde güç kaybına uğraması için gerekenlerin yapılması, diğer yandan ABD"nin iş tutabileceği daha sorgusuz sualsiz tabi olmaya müsait alternatif bir iktidar aradığını da göstermektedir
Sonuç olarak
Tabanda istenmeyen sağ ve sol ittifakların tepede meta zoruyla yapılmaya çalışılmasının en önemli amacı büyük parça olan AKP"den küçük de olsa bir parça koparabilmektir.
Türkiye"nin Kuzey Irak"a yönelik yapacağı sınır ötesi operasyonun sorumluluğunu sadece siyasi olarak AKP"ye yüklemenin koşulları zorlanmak suretiyle bu yöndeki başarısızlığın faturası da Erdoğan"a çıkarılarak siyasi bir güç kaybına uğraması hedeflenmektedir.
İki ucu pis bir değnek ile karşı karşıya olan Başbakan Erdoğan, Kuzey Irak"a girme emri vermezse, içerde yükseltilen milliyetçi tırmanış nedeniyle ülke güvenliğini sağlamayı başaramayan bir Başbakan olarak büyük milliyetçi tepkilere maruz kalacak
Kuzey Irak"a girme emrini verdiği takdirde de beklenmeyen çatışma ve kâbus senaryolarının da yegâne müsebbibi olma gibi çok kritik bir sorumluluk ve sıkıntıyla karşı karşıya olacaktır.
Herkesin yapması gereken siyasi hesaplarla içerde birlik ve beraberliğimizin bozulmasının yaratacağı riskleri unutmadan; sağduyu ile dünya dengelerini çok iyi hesap ederek, bütün yetkili kurumların işbirliği ve istişaresiyle ülke bütünlüğünü tehdit eden içerde ve dışarıdaki odaklara karşı milli bir şuur içinde hareket edebilme basiretini gösterebilmektir.
Yasal Uyarı: Dünya Bülteni haber portalında yayımlanan yazarlarımıza ait makaleleri, site yönetiminin izni olmadan kopyalamak veya yeniden yayınlamak yasaktır.