22 Temmuz 2007 seçimlerinin en önemli sonuçlarından birisi; yeniden parlamentoya girme imkanı bulan DTP’nin, bağımsız milletvekilleriyle temsil edilme imkanını yakalamış olmasıdır.

Seçilen milletvekillerinin kendilerine verilen bu imkanı sağduyu içerisinde, Türkiye koşullarını düşünerek ve aldıkları %2,5 oy oranını  göz önünde bulundurarak, seçmenlerinin lehine olabilecek hayırlı hizmetlere tahvil ederek  değerlendirmeleri, çözümünde geç kalınmış bölgesel sorunların halledilmesi   hususunda siyasi platformu en iyi şekilde kullanmaları gerekmektedir.

Batı ülkelerinin PKK terör örgütüne vermiş olduğu desteğin amacının çok iyi analiz edilmesi gerekir.
 
Dünyanın birçok bölgesinde ve Afrika’da  açlık ve hastalıkla pençeleşen çeşitli zulümlere uğrayan insanlar için kıllarını bile kıpırdatmayan, Cezayir’de masum insanlara her türlü zulmü reva görenlerin ve bu durumlara sessiz kalan batı ülkelerinin  ve  Bayan Mitterand’ın Türkiye ziyaretinde doğrudan Diyarbakır’a  gitmesi Kürt yurttaşlarımızı çok sevdiğinden değildir.

Irak halkını   güya insan hakları, demokrasi ve özgürlük sloganlarıyla, mezhep ve ırk eksenli bölünmeye sürükleyen, yüz binlerce insanının hayatına mal olan ve halen devam eden katliamlara karşı sessiz Mitterandların  Irak halkını nasıl sevdiği ortadadır.

Batının ana gayesi ;ülkemiz de insanların etnik ya da mezhepsel kültürel kimlikleri üzerinden kaplaşmalar ve saflaşmalar yaratarak, iç barışı bozarak; ülkenin istikrarını ve kalkınmasını engellemeye çalışmaktır.

Batının sevgisi ve dostluluğu  sadece çıkarlarına bağlıdır.

Batının kışkırtmalarıyla ve içerdeki  hükümetlerin basiretsizliği , 2002 yılına kadar sorunları görmezlikten gelmeleri nedeniyle  güç bulan PKK terör örgütü, ülkemizin  çok büyük maddi, manevi ve insani  kayıplara uğramasına yol açmıştır.

Milyarlarca dolara varan terörle mücadele maliyetinin ekonomimiz üzerinde oluşturduğu yük, bölgesel ve coğrafi dengesizliklerle zaten eşit ve adil bir paylaşımı elde edemeyen doğu bölgelerimizde yaşayan Kürt yurttaşlarımızın da durumunu her geçen gün daha kötüye sürüklemiştir.

AK parti hükümetinin 2002 yılından sonra, sorunları kabul ederek buna ilişkin çeşitli sosyal ve ekonomik çözümleri hayata geçirmesi yönündeki gayretleri, Kürt yurttaşlarımız tarafından hakkı verilerek, oy olarak AK Parti’nin hanesine yazılmıştır.

Bundan sonraki en önemli süreç; Kürt milletvekillerinin en önemli sorumluluğu, kendisine ehliyet veren seçmenlerinin refahına, huzur ve güvenliğine hizmet ederek, PKK teröristleriyle aralarına mesafe koymak suretiyle, sorunların siyasi zeminde çözülmesinin yollarını aramaları olmalıdır.

Bu gayretler muhakkak ki; ülkenin istikrarla kalkınmasını hızlandıracak, ekonomik sıkıntıların aşılarak, demokratik ve sosyal reformların hayata geçirilmesini kolaylaştıracağından, ülkemizin ve yurttaşlarımızın huzur ve refahına hizmet edecektir.