Barack Obama'nın ABD başkanı olması 11 Eylül saldırılarının sekizinci yıldönümünü öncekilerden farklı kıldı. Bu fark uluslararası ilişkileri tutuşturan ve dünya düzenini 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanmamış şekilde geren yeni muhafazakârların sahneden çıkmasıyla ilişkili değil sadece. Aynı zamanda Obama yönetiminin Amerikan dış politikasına ve ulusal güvenliğe hâkim kavramlara getirdiği içerikle bağlantılı.
ABD siyasetinin temel odağı 'teröre karşı savaş'tan 'aşırılıkçıların tecrit edilmesi'ne doğru kaydı; Bush yönetiminin Afganistan ve Irak'ta hayata geçirdiği 'önleyici vuruş' ilkesi aşırılıkçılarla mücadelede 'müttefiklerin desteklenmesi' ilkesiyle değiştirildi; basit ve ikna edici olmayan şekilde uygulanan 'kalpleri ve zihinleri kazanma' politikasından İslam dünyasıyla somut ve gerçekçi güven inşasına dönüldü; terörün ve aşırılıkçılığın ilk tohumlarını atan siyasi, ekonomik ve sosyal etkenler ele alındı.
Kaide'yi mazeretsiz bırakma peşinde
Diğer yandan, Amerikalıların İslam ve Müslümanlara bakışı sürpriz bir değişimden geçmiş değil. Bu mesele zaman alır. Ne var ki Obama'nın terörle savaş mekanizmasında ve İslam'la ilişkide gerçekleştirdiği dönüşüm ABD'nin İslam'a ve Müslümanlara bakışının geleceği üzerinde önemli bir etki yaratacaktır.
Obama'nın peşine düşeceği tek soru şu: Kaide ağını yeniden yapılandırmak için teröre karşı savaş stratejisindeki değişimi kullanırsa ve ardından Amerika'nın ulusal güvenliğine ağır darbe vurursa ne olacak? Obama böyle bir durumun yaşanabileceğinin farkında. Bu nedenle Guantanamo kampını kapatmakta ve oradaki insan hakları ihlalleriyle işkencelere soruşturma açılmasında ısrar ederek kendini zekice sağlama aldı. Ayrıca ülkesinin İslam dünyasındaki imajını kısmen düzeltmeye de çalıştı.
Tüm bunları Kaide liderlerine ve yuvalarına ağır saldırıda bulunma kararı alırsa ihtiyaç duyacağı Arap ve İslami kamuoyunu yaratmak için yaptı.Obama diğer yandan da Arap-İsrail ihtilafına hızla çözüm bulmaya çalışarak ve İsrail'e karşı sert tutumlar alarak Kaide'nin yandaşlarını seferber etmek ve onları ABD'yle askeri cepheleşmenin yararına ikna etmek için kullandığı birçok mazereti elinden almaya çalışıyor.
Fakat Obama teröre karşı yeni stratejisi açısından sorun oluşturan iki temel ikilemle karşı karşıya. İlki yeni muhafazakârların kendisine yönelik sert saldırısıyla nasıl mücadele edeceği meselesi. Bu kişiler Obama'nın Amerikan ulusal güvenliğinin korunmasıyla ilgili politikalarına saldırmak için her fırsatı kullanmaktan çekinmiyor. Şimdi de başkanın CIA'in Guantanamo tutuklularına yönelik ihlallerini soruşturma kararına karşı sert bir kampanya başlattılar.
İkinci ikilemse Afganistan'da kötüleşen durum. Amerikalıların Afganistan savaşına verdiği destek oranı son haftalarda önemli ölçüde düştü. Bu da Afganistan'ı terörle savaşın temel cephesi olarak gören Obama yönetimi üzerinde büyük baskı oluşturuyor. Ekonomik ve lojistik desteğin sürdürülürken ve ABD Pakistan sınırındaki aşiret bölgesine yoğunlaşırken, Afganistan'dan çekilme planı belirlenmesi için artan bir talep söz konusu. (Umman gazetesi Vatan, 12 Eylül)
Kaynak: Radikal