Mısır Gazze'ye silah kaçıran bir Hizbullah üyesini tutuklamakta haklı ama Hizbullah'ın meşru direniş örgütü olduğunu da unutmamalı
Şu günlerde Mısır resmi basınını ve bazı Mısırlı yazarların Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'a yönelttiği saldırıları takip edenler, Hizbullah güçlerinin Mısır'ı işgal etmek üzere olduğunu düşünür.
Mısır güvenlik güçlerinin Gazze'deki direnişçilere destek için silah kaçırma niyetinde olan bir grubu tutuklaması beklenen bir durumdu. Zira Mısır'ın egemenliğini tartışmasız biçimde ihlal eden bir eylem söz konusuydu. Fakat tartışma konusu olan nokta, bu tutuklamanın abartılı bir biçimde büyütülmesiydi. Örneğin, Mısır'ın çıkarlarını vurmayı, önde gelen kişilere suikast düzenlemeyi, ülkenin istikrarını tehdit edip rejimi devirmeyi ve halkı buna teşvik etmeyi hedef alan gizli bir yapılanmanın varlığından bahsedildi.
Nasrallah, tutuklu Sami Şihab'ın Hizbullah üyesi olduğunu ve Mısır'a abluka altındaki Gazzelilere silah taşımak için gittiğini belirtti, tutuklanmasına itiraz etmedi ve serbest bırakılmasını da talep etmedi. İsrail'e, işgaline ve suçlarına karşı direnişi desteklediği suçlamasını bir şeref olarak gördü. Biz de dahil milyonlarca Arap bu noktada kendisiyle hemfikiriz.Mısır, yaşı 25'i geçmeyen ve kendi Şii mezhebi hakkında fazla bilgisi olmayan Sami Şihab gibi bir gencin Şiileştirme faaliyetlerinden etkilenmeyecek kadar büyüktür. Şihab'ın Mısır'a gitmesinin nedeni, özellikle de Mısır ve Suudi Arabistan'daki Sünnilerin yalnız bıraktığı Sünni Filistinlilerin davasına hizmet için silah kaçırmaktı.
Nasrallah ise 2006'daki Lübnan işgali sırasında İsraillilere en büyük yenilgiyi tattıran bir partinin lideri olarak Arap ve İslam tarihine geçti. Bu yenilgi ABD ve Avrupa'daki askeri uzmanlarını geçmişteki bütün savaş teorilerini gözden geçirmeye sevk etti.
Nasrallah, kendisiyle yaşanan anlaşmazlığın boyutu ne olursa olsun, gazetecilerin uyması gereken en basit adabın ve Arap medya geleneklerinin dışına çıkan bu tür medya saldırılarını hak etmiyor. Mısır'ın karşısındaki en büyük tehlike Nasrallah ve partisinden değil, Gazze ve Batı Şeria'da suç işleyen, İslam ve Hıristiyanların kutsal mekânlarını Yahudileştiren, Mısır'ın egemenliğini, Arap ve İslam onurunu çiğneyen İsrail'den geliyor.
Mısır 'sığınak' olmaktan çıktı
Geçmişteki Mısır hükümetlerinin kardeşlik ve inanç bağları gereği, Britanya ve Fransız işgallerine karşı Cezayir, Fas, Tunus, Yemen ve diğer ülkelerdeki direnişçilere silah ve para gönderdiği günleri, Kahire'nin emperyalizmin zulmünden kaçan Arap ve Müslüman devrimciler için şefkatli sığınak olarak görüldüğü günleri üzülerek hatırlıyoruz.
Mısır hükümeti Hizbullah ve liderini, Lübnanlı bir genci Gazze'ye silah kaçırma operasyonunu yürütmesi için göndererek Mısır'ın iç işlerine müdahale etmekten sorumlu tutuyor. Ancak Hizbullah'ı suç örgütü sayması ve Lübnan'daki Amerikan projesine hizmet edecek şekilde terörle suçlaması da, Lübnan'ın iç işlerine yönelik bir müdahale ve iki ay sonra yapılacak genel seçimleri etkilemeyi amaçlayan açık bir girişimdir.
On milyonlarca Mısır sevdalısı Arap'ın zihnindeki Mısır imajı bu tür medya kampanyalarından etkilenmez. Fakat bu kampanyalar bizzat sahiplerine zarar verebilir. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 13 Nisan 2009)
Kaynak: Radikal