Aydın Doğan'ın vergi cezasıdır, Kürt açılımıdır derken fazlaca içimize kapanıyoruz galiba; düpedüz dünyadan habersiz kalıyoruz: Kudüs'ten yine "tuhaf" haberler geliyor bugünlerde. Türk basınında çok fazla yer almasa da hepimizi ilgilendiren, hatta dünyanın geleceği için hayatî önem taşıyan gelişmeler bunlar.
3-9 Ekim tarihleri arasında Yahudiler Sukot Bayramı'nı kutluyorlar. Bu vesileyle Kudüs'teki Ağlama Duvarı'na akın eden binlerce fanatik Yahudi'nin hedefinde yine Mescid-i Aksa var.
Bu fanatik Yahudi grupların "Bir Milyon kişiyle Mescid-i Aksa'yı basma" çağrıları yapması üzerine burada nöbet tutmaya başlayan Filistinli Müslümanlar da İsrail polisinin saldırısına uğradı. Bu arada Mescid-i Aksa'nın kapıları kapatıldı.
İsrail hükümetinin fiili bir durum oluşturarak İslamın -Kabe ve Mescid-i Nebevi'den sonra- üçüncü büyük mabedini ibadete kapama planları yaptığı düşünülüyor.
Defalarca saldırıya uğrayan, yıkılmak veya yakılmak istenen Mescid-i Aksa birkaç yıl önce de bir
"arkeolojik hafriyat" çalışmasının hedefi olmuştu. Yapılan kazı çalışmasının El Aksa Camii'ne zarar vermeye yönelik olduğu endişesi Başbakan Erdoğan'ı da harekete geçirmiş ve bir Türk heyeti olay yerini incelemek üzere bölgeye gönderilmişti. İşte o günlerde "bu tuhaf olayların kaynağında ne var" sorusuna cevap olarak şunları yazmıştım:
***
Bunun kaynağında Siyonizm'in bilinen hedefleri var. Siyonistler "Tapınak Tepesi" denilen bölgede yer alan Mescid-i Aksa ile Kubbet-üs Sahra'yı ortadan kaldırarak burada Süleyman Tapınağı'nı üçüncü defa inşa etme hayali kuruyorlar. Çünkü bunun kendilerine vaat edilmiş olduğuna dair bir inanışları var.
Bu olay -beklenen diğer birkaç gelişmeyle birlikte- gerçekleştiği takdirde Mesih'in geleceğine ve dünya üzerinde bin yıl sürecek Yahudi egemenliğinin kurulacağına inanıyorlar.
İnançlı Yahudilerin büyük kısmı "Mesih Planı" da denilen bu Tevrat kehanetine iman ediyorlar. Yalnızca İsrail devletinin kurulmasını "Tanrı'ya karşı çıkmak" olarak gören ve Siyonizm'in İsrailoğullarına belâ getirecek bir yol olduğunu savunan Neturei Karta tarikatı üyeleri buna karşı çıkıyorlar. Ama onlar oldukça marjinal bir grup.
Bir de tabii ki seküler Yahudiler var. Onlar politik veya sosyal bir ihtiyaca cevap vermediği sürece bu tür kehanetlerin veya ilahi vaatlerin gerçekleşmesi gibi dini konuları öne çıkarmayı uygun bulmuyorlar. Devlet yönetiminde seküler zihni
yetteki Yahudilerin ağırlığı daha fazla olduğu için devletin politikası da bu çizgide şekilleniyor.
Ama seküler kesimin de, aynı zamanda devletin politik stratejilerini ifade eden bu Tevrat kehanetlerini reddetmeleri söz konusu değil. Yalnızca daha pragmatik bakıyorlar; şartların uygun olmasını gözetiyorlar. "Acele etmeyelim, dikkatli olalım" diyorlar.
Ortodoks din adamlarının ekseriyeti de "Mesih Planı"nı kabul etmekle birlikte Tapınağın üçüncü kere inşası gibi gelişmeler için vaktin henüz gelmediğini, şartların tamamlanmadığını söylüyorlar.
Geçmiş yıllarda bazı fanatik Yahudi gruplarının bu maksatla Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırmaya yönelik bombalama girişimleri ortaya çıkmıştı. İsrail devleti bütün İslam dünyasını fiilen karşısına almasına yol açacak böyle bir eyleme sıcak bakmadığından bu konudaki girişimleri engellemeyi tercih etmişti.
Din adamları da bu tür eylemleri "acelecilik" olarak yorumladılar.
Ama hiçbiri "Bizim Süleyman Mabedi'ni yeniden inşa etmek gibi bir gayemiz yok" demedi, diyemedi.
Kaynak: Star