Geçen hafta, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Chicago'nun 2016 Yaz Oyunları'na ev sahipliği yapma başvurusunu reddettiğinde, Başkan Barack Obama'nın kullanmayı sevdiği ifadeyle, öğretici bir manzara yaşandı.

Muhafazakâr Weekly Standard'ın karargâhında, dergi çalışanlarından birine göre, 'bravo sesleri patladı'; herkes hep bir ağızdan bağırıyordu: "Obama kaybetti! Obama kaybetti!" (Aşırı muhafazakâr radyo programcısı) Rush Limbaugh 'neşe dolu' olduğunu açıkladı. "Dünya Obama'yı reddetti" diye kına yakıyordu muhafazakâr internet sitesi Drudge Report.

Peki bu manzaradan ne öğrendik? En başta, modern Cumhuriyetçi Parti'ye hâkim olan muhafazakâr hareketin 13 yaşındaki şımarık bir çocuğun duygusal olgunluğuna sahip olduğunu öğrendik. Daha önemlisi, bu manzara Amerikan siyasetine dair esaslı bir hakikati ortaya koydu; bu noktada, ülkemizin iki büyük partisinden birine rehberlik eden prensip, katıksız garez. Cumhuriyetçiler bir şeyin başkan için iyi olacağını düşünürse, buna karşılar - Amerika için iyi olup olmaması umurlarında bile değil.

Elbette, Olimpiyat Komitesi'nin ABD'yi reddetmesini kutlamaları öyle çok zarar verici bir şey değildi.

Fakat aynı garez prensibi, ciddi sonuçlar doğurabilecek daha ciddi konularda da Cumhuriyetçilerin tutumunu belirliyor - özellikle de sağlık reformu tartışmasında. Birçok Cumhuriyetçi'nin Demokratların sigorta kapsamını genişletme planlarına karşı çıkması anlaşılabilir - tıpkı çoğu Demokrat'ın eski başkan Bush'un Sosyal Güvenliği bir tür devasa 401k'ya (ABD'de çalışanların emeklilik paralarının maaşlarından kesilmesini, biriken paranın şirketlerce yönetilmesini öngören düzenleme) çevirme girişimine karşı çıkması gibi. Neticede iki parti hükümetin rolünün ne olması gerektiğine dair farklı felsefelere sahip. Fakat taktikleri de farklı. Demokratlar Sosyal Güvenliğin özelleştirilmesine karşı çıkarken savları sahip oldukları ideolojiyle tutarlıydı: Garanti edilmiş hakların yerine özel hesapları geçirmenin emeklileri çok fazla riske sokacağını savunuyorlardı.

Cumhuriyetçilerin sağlık reformu aleyhine kampanyasıysa tutarsız. Cumhuriyetçilerin en temel taarruz hattı (ölüm panelleri gibi yalanlara dayanıyor), reformun Medicare'e (devletin 65 yaş üstü bireylere sağladığı sağlık sigortası) zarar vereceği iddiası. Ve bu hat, muhafazakârların inandığını iddia ettikleriyle ters düşüyor. Bir an için Cumhuriyetçilerin sınırsız Medicare harcamasını savunduğunu düşünün; ne tuhaf olurdu değil mi?

En başta, Cumhuriyetçi Parti kendini Ronald Reagan'ın partisi olarak görüyor - ve Reagan Medicare'e karşı çıkıyor, bunun Amerikan özgürlüğünü yok edeceği uyarısında bulunuyordu. 1990'larda Newt Gingrich Medicare bütçesinde kesinti yapılması için gayret gösterdi. Ve son yıllarda Cumhuriyetçiler hak ediş harcamalarındaki büyüme karşısında feryat figan ediyor - artan sağlık bakımı maliyetlerinden kaynaklanan bir büyüme bu. Fakat yönetimin kapsamı genişletme planı, kısmen Medicare'den yapılacak tasarruflara dayalı. Ve Cumhuriyetçiler Obama için iyi olabilecek her şeye karşı çıktığından, verimsiz prosedürleri ve sigorta şirketlerine aşırı ödemeleri savunur hale geldiler.

Sadece kendileri yönetmek istiyorlar
Büyük partilerimizden biri nasıl bu kadar acımasız hale geldi? 'Bana yâr olmayan kimseye yâr olmasın' taktiklerine başvurmaya nasıl bu kadar istekli oldu? Kilit nokta şu: Reagan yıllarından beri Cumhuriyetçi Parti'ye radikaller hâkim - başka kimsenin yönetme hakkını kabul etmeyen ideologlar bunlar.
Obama'ya yönelik bu kindar muhalefete şaşıranlar, Clinton yıllarını unutmuş olmalı.

Rush Limbaugh'nun Hillary Clinton'ın öldürülmeyi hak ettiğini söylediğini hatırlıyor musunuz? Ya Newt Gingrich'in Bill Clinton'ı o Medicare kesintilerini kabul etmeye zorlama girişimi çerçevesinde federal hükümeti kapatmasını? Bugün tek fark Cumhuriyetçilerin daha zayıf olması. Kamuoyu artık muhafazakâr ideolojiye şu an kullanıldığı haliyle kanmıyor; 'Büyük Devlet'e yönelik eski saldırılar ve piyasanın sihrine dair zafer şarkıları miadını doldurdu. Ancak muhafazakârlar yönetmesi gerekenin sadece kendileri olduğu inancını sürdürüyor.

Sonuç kötücül bir tavır, amaçlar araçları haklı çıkarır yaklaşımı. Bu çirkin bir manzara. Fakat hakikat de bu. Amerika'nın gerçek sorunlarına çözüm bulmaya çalışanlar bu hakikati iyi anlamalı. (5 Ekim 2009)

Kaynak: Radikal