Eğer İran son dakikada pazarlığında "çok ciddi" değişikliklere gitmezse, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın Türkiye ziyareti sırasında iki ülke arasında yeni bir enerji anlaşması imzalanması beklenmiyor. Gerek Dışişleri, gerek Enerji bakanlığı kaynaklarına göre, bunun nedeni son zamanlarda ABD'den artan aksine telkinler değil. Kaynaklara göre bunun nedeni, bir yandan Türkiye ile bir anlaşma yapmayı hem iç, hem dış siyaseti için önemli sayan İran'ın, diğer yandan Ankara açısından kabul edilmesi mümkün olmayan koşullar öne sürmesi.

Üst düzey bir Enerji yetkilisi dün Radikal'e, "Geçen yıl imzalanan Mutabakat Muhtırası'ndan bu yana dişe dokunur bir gelişme olmadı. Bu şartlar altında İran'la değil, ABD ile bile bir enerji yatırım anlaşması yapılmaz" dedi. Enerji kaynaklarına göre, İran'la ilişkilerin geliştiği imajının verilmesi için İran tarafının isteğiyle bir kağıt imzalanacak olsa bile, mevcut koşullarla bu belge şimdiye dek atılmış adımların teyit edilmesinin ötesinde bir anlam taşımayacak.

Dışişleri Bakanlığı'nda konuyla ilgili üst düzey bir kaynak da şunları söyledi: "Eğer Ahmedinecad yarın (bugün) dosyasında çok ciddi değişikliklerle gelmezse, yeni bir anlaşma mümkün görünmüyor. İran diplomasisi her zaman sürprizlerle doludur, ama görüşmelerde ciddi bir ilerleme sağlanabilmiş değil".
Türkiye'den İran'a gaz nakli, İran üzerinden Türkmenistan gazı nakli ve TPAO'nun İran'da doğal gaz çıkarma yatırımı olmak üzere üç başlıkta yürüyen görüşmeler, hem fiyatlandırma, hem de yatırım Ortaklık Anlaşması önünde İran Anayasasından kaynaklanan engeller nedeniyle tıkanmış durumda.

Asıl gündem nükleer program İran'la enerji anlaşması konusunda gelinen durum, dün öğleden sonra Dışişleri yetkilileri tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yapılan sunumda da aktarıldı.

Gerek Dışişleri, gerekse Enerji kaynakları, İran'la yeni bir enerji işbirliği anlaşmasının imzalanmasının ABD'nin telkinleri dolayısıyla mümkün olmadığı ihtimalini kesin dille reddediyorlar. Bir Enerji yetkilisi, teknik müzakereler boyunca kendilerine hükümet kanadından ABD'nin telkini üzerine hiç bir görüş iletilmediğini söyledi. Dışişleri ise, ABD'nin son zamanlarda artan telkinlerinin, kamuoyunda tersine etki yapsa da İran'la görüşmelerin seyrini etkilemediği görüşünde.
ABD, Türkiye'nin İran'la imzalayacağı bir enerji işbirliği anlaşmasının, İran'ın nükleer programının denetime açılması için BM yaptırımlarının artırılması baskısını zayıflatacağından endişe ediyor. Amerikan yönetimi, bu endişesini çeşitli kaynaklardan Türkiye'ye iletmişti. (Radikal, 8 Ağustos 2008)
İran ise, Gürcistan-Rusya krizinin orta yerinde yaptığı açıklamada 5 BM Güvenlik Konseyi üyesi ve Almanya'dan oluşan 6'lar grubunun nükleer programın denetimi konusundaki taleplerine taviz vermeyeceklerini açıklamıştı.
Dışişleri kaynakları, Ahmedinecad ile yürütülecek görüşmelerde Türkiye'nin asıl ağırlık vereceği konunun, İran'ın nükleer programını uluslararası denetime açması için ikna edilmesi çabası olacağını vurguluyorlar. İran'ın nükleer enerji programının atom bombası yapma programına dönüşmesini istemeyen Ankara, bu durumun bölgede yeni çatışmalar ve silahlanma yarışına yol açacağından endişe ediyor.

Erdoğan, Rusya'ya ne diyecek?

Madalyonun diğer yüzünde Türkiye'nin Rusya'ya doğal gaz bağımlılığı var. İran'dan zaten problemli olan gaz alımının artma ihtiali azalırken, önümüzdeki kışı geçirmek için enerji arayışı kaygısı artıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün akşam üzeri açıklanan Rusya ve Gürcistan ziyaretinin yalnızca "barış ve istikrara katkı" boyutu değil, enerji ve enerji arz güvenliği boyutu olduğu da unutulmamalı. Bu ziyaretin AB dönem başkanı Fransa'nın cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin en çok öne çıktığı gayretlerle sağlanan 5 maddelik ateşkes anlaşmasından sonra yapılıyor olduğuna da dikkat çekmek gerek. Erdoğan'ın dönüşte Gürcistan'a da gideceği açıklanmış bulunuyor.

Ankara, son gelişmelerin ardından yalnızca Rusya ve Gürcistan değil, bütün Kafkas politikasını Karadeniz-Hazar-Akdeniz üçgeni içinde enerji merkezli olşarak yeniden tanımlamak zorunda.

 

Kaynak: Radikal