Gürcü liderlerinin Güney Osetya sorununu barışçı yollardan çözme prensibini bir kenara bırakıp Sinval'e girmesi idrak sınırlarını aşıyor. Rusya'nın buna tepkisini eleştirmek anlamsız; Moskova topraklarını genişletmeye çalışmıyor, fakat bölgede meşru çıkarları var

Geçen hafta Güney Osetya'da yaşananların herkes için şok edici ve acı verici olduğu muhakkak. Şimdiden binlerce insan öldü, on binlercesi mülteci konumuna düştü ve enkaza dönen kasabalarla köyler söz konusu. Bu can kaybını ve yıkımı hiçbir şey haklı gösteremez. Bu hepimiz için bir uyarı.

Bu trajedinin kökeninde, ayrılıkçı Gürcü liderlerin 1991'de Güney Osetya'nın özerkliğini lağvetme kararı yatıyor. Bu kararın Gürcistan'ın toprak bütünlüğü açısından bir saatli bomba olduğu sonradan görüldü. Başa gelen her Gürcü lider isteklerini (özerklik meseleleri benzerlik gösteren Güney Osetya ve Abhazya'ya) zor yoluyla dayatmaya çalıştı ve bu meseleyi daha kötü hale getirmekten başka işe yaramadı. Yeni yaralar, eski yaraları daha da kanattı.

Ancak hâlâ siyasi bir çözüm bulmak mümkün. Bir süre için Güney Osetya'da nispi bir sukünet sağlanmıştı. Ruslar, Gürcüler ve Osetlerden oluşan barış gücü görevini yerine getirdi ve birbirlerine yakın yaşayan sıradan Osetler ve Gürcüler en azından bir ortak zemin buldu.

NATO?vaadi cesaretlendirdi
Bütün bu yıllar boyunca Rusya Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü tanımaya devam etti. Güney Osetya sorununu bu temelde çözmenin yegâne yolunun barışçı araçlara başvurmak olduğu açık. Uygar bir dünyada bunun başka bir yolu da yoktur.

Gürcü liderliği bu kilit prensibe burun kıvırdı. 7 Ağustos akşamı olan bitenler idrak sınırlarını aşıyor. Gürcü ordusu Güney Osetya'nın başkenti Sinval'e, geniş alanları yok etmek üzere tasarlanmış çoklu roketatarlarla saldırdı. Rusya karşılık vermek durumunda kaldı. Rusya'yı 'küçük, savunmasız Gürcistan'a' saldırmakla suçlamak sadece ikiyüzlülük değil, insanlığa da sığmayan bir tavırdır.

Masumlara yönelik askeri bir taarruz başlatmak, şu an farklı tabiyetlerden binlerce insan için trajik sonuçları açıkça görülmekte olan pervasız bir karardı. Gürcü liderliği buna, ancak çok daha üstün bir gücün desteği ve teşvikiyle kalkışabilirdi. Gürcü silahlı kuvvetleri yüzlerce Amerikalı uzman tarafından eğitildi ve yüksek nitelikli askeri teçhizatı bir dizi ülkeden satın alındı. Bu, NATO üyeliği vaadiyle de birleşince, Gürcü liderliğini Güney Osetya'ya yönelik bir 'yıldırım harekâtı'yla yakasını sıyırabileceğini düşünmek konusunda cesaretlendirdi.
Diğer bir deyişle, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili Batı'dan kayıtsız şartsız destek bekliyordu ve Batı bu desteği alacağını düşünmesi için ona sebep sağladı. Şu an Gürcülerin askeri saldırısı bozguna uğratılmış durumda ve Gürcistan hükümetiyle destekçileri konumlarını tekrar düşünmek zorundalar.

Çatışmalar mümkün olan en kısa sürede durdurulmalı ve kurbanlara yardım etmek ve yıkılan kasabalarla köyleri tekrar inşa etmek için acil adımlar atılmalı (ne yazık ki çatışmanın neden olduğu insani felaket bu hafta Batı medyasında pek az yer buldu). Temeldeki sorunu (ki bu son derece dikkatli yaklaşılması gereken bir bölge olan Kafkaslardaki en acı verici ve zorlu meselelerden biridir) çözme yollarını düşünmeye başlamak da aynı ölçüde önemli.
Güney Osetya ve Abhazya'nın sorunları ilk baş gösterdiğinde, meselenin bu iki bölgeye geniş özerklik veren bir federasyon çerçevesinde halledilmesini önermiştim. Bu fikir, bilhassa Gürcülerden kabul görmedi. Yaklaşımlar aşama aşama değişti, fakat geçen haftadan sonra böyle bir temelde bile bir anlaşmaya varmak çok daha zor olacak.
Eski husumetler ağır birer yük teşkil ediyor. Bu husumetleri gidermek sabır ve diyalog gerektiren uzun bir süreç ve bu süreçte güce başvurmamak zorunlu bir önkoşul. Avrupa ve başka yerlerdeki benzer ihtilafları sona erdirmek on yıllar aldı; uzun yıllara dayanan başka sorunlar hâlâ için için yanıyor. Bu durum, sabrın yanı sıra erdemi de gerektiriyor.
Kafkasların küçük halklarının bir beraber yaşama tarihi var. Kalıcı barışın mümkün olduğuna, hoşgörü ve işbirliğinin normal hayatın ve kalkınmanın koşullarını yaratabileceğine dair örnekler mevcut. Hiçbir şey bundan daha önemli değildir.
Bölgenin liderlerinin bunu kavraması lazım. Askeri pazularını göstermek yerine çabalarını kalıcı barışın temelini inşa etmeye adamaları lazım. Son birkaç gündür Batılı ülkeler, bilhassa BM Güvenlik Konseyi'nde dengeli olmaktan çok uzak tutumlar sergiledi. Bunun sonucunda Güvenlik Konseyi, çatışmanın en başından bu yana etkin bir tavır alamadı. Amerika kıtasından binlerce kilometre ötedeki Kafkasya'yı 'ulusal çıkar alanı' olarak tarif etmekte ABD ciddi bir patavatsızlık yaptı. Elbette Kafkaslar'da barış herkesin çıkarına. Fakat Rusya'nın orada ortak coğrafyayla ve asırlara dayalı tarihle kök saldığını anlamak da sağduyunun gereğidir. Rusya topraklarını genişletmeye çalışmıyor, fakat bölgede meşru çıkarları var.

Yabancılar adil tavır almalı
Uluslararası toplumun uzun vadeli hedefi, alt-bölgesel bir güvenlik ve işbirliği sistemi yaratmak olabilir; böyle bir sistem herhangi bir tahriki ve tam da şu andakine benzer krizlerin patlak verme ihtimalini imkânsız kılabilir. Bu tür bir sistem inşa etmek zordur ve bizzat bölge ülkelerinin işbirliğiyle başarılabilir. Bölge dışındaki ülkelerin de belki yardımı dokunabilir, fakat ancak adil ve nesnel bir tavır aldıkları takdirde. Son olaylardan çıkan bir ders şu: Jeopolitik oyunlar sadece Kafkaslar'da değil, her yerde tehlikelidir.

Kaynak: Radikal