Demokrasinin olmadığı ve iktidarın büyük kısmının ruhani liderle ona bağlı kurumların elinde bulunduğu İran'da göstericilere yapılan muamele kabul edilemez. BM'yi, seçimin tarafsız gözetim altında tekrarlanması ve protestocuların bırakılması için İran'a baskı yapmaya çağırıyoruz

Dünya çapından aydınların BM Genel Sekreteri Ban'a İran çağrısı:
Sevgili Ban Ki-moon,
Kanıtlar İran İslam Cumhuriyeti'ndeki seçimlerin özgür, rekabetçi veya adil olmadığını, ülkenin siyasi yapısında gerçek bir dönüşüme asla yol açmayacağını gösteriyor.
Bunun birçok sebebi var:
İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 110. maddesi iktidarın büyük bölümünü ruhani lidere (rehber) ve doğrudan doğruya onun kontrolündeki kurumlara teslim ediyor. 57. maddede yönetimin üç kolunun (yani yasama, yürütme, yargı) tamamını, ruhani liderin 'mutlak (ilahi) hükmü ve (ilahi) liderliğine' bağlıyor. İran halkı sadece cumhurbaşkanını, İslami Danışma Meclisi ve yerel konseyleri seçmek konusunda söz hakkına sahip. Halkın temsilcileri adil ve rekabetçi bir temelde seçilmiş olsa bile, devlet işlerinde gerçek reformları hayata geçirebilmesi asla mümkün olmuyor. Anayasayı Koruyucular Konseyi, acil durum meclisi ve Kültür Devrimi Yüksek Konseyi gibi seçilmemiş kurumlar, seçilmiş kurumların faaliyetini sık sık engelliyor ve hükümsüz kılıyor.

2 bin aday en baştan elendi
İran'da gerçek iktidar pratikte ruhani liderin elinde ve anayasada yer alan hükümlerin ötesine geçiyor. İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 98. maddesine göre, Anayasayı Koruyucular Konseyi anayasayı yorumlama yetkisine sahip ve konsey üyeleri doğrudan ruhani lider tarafından atanıyor. Bu konsey ruhani liderin iktidarının anayasayla sınırlı olmadığı hükmüne vararak, İslam cumhuriyetinin rehberinin yetkilerinin fiilen sınırsız hale getiriyor.
İran'daki son seçimler bu kısıtlayıcı koşullarda yapıldı. Dahası, siyasi muhalifler aday listelerinden dışlanıyor ve aday olmanın önkoşulu, İslam'a, İslam cumhuriyeti anayasasına ve ruhani liderin mutlak otoritesine inanç ve bağlılık ifade etmek. Son meclis seçimlerinde Anayasayı Koruyucular Konseyi 2 bin muhtemel adayı eledi ve aday listesinden çıkardı. En son cumhurbaşkanlığı seçiminde de konsey adaylık başvurusu yapan 471 kişiyi eledi ve sadece 4 adayın seçime katılmasına izin verdi.
Bu adayların tamamı, son 30 yılda İslam Cumhuriyeti'nin üst düzey resmi görevlerinde bulunmuştu.
19 Haziran'daki cuma namazı vaazında İslam Cumhuriyeti'nin ruhani lideri, kişisel görüşlerine en yakın adayın Mahmud Ahmedinecad olduğunu açıkça ifade etti.
12 Haziran 2009'da yapılan seçimde oy kullanmaya hakkı olan seçmenlerin yüzde 80'den fazlası bu son derece kısıtlanmış ve önceden belirlenmiş koşullarda sandık başına gitti. Ne yazık ki bu en son seçimde bile özgür tercih hakkı hiçe sayıldı ve Ahmedinecad kazanan aday ilan edildi.
İranlıların büyük bölümü oylarının aslında sayılmadığı konusunda hemfikir. Ülkenin dört bir yanında insanlar sokaklara dökülüp, geleceklerini tayin etme haklarının göz göre göre ihlali anlamına gelen seçim usulsuzlüklerini barışçı gösterilerle protesto etti. Ne yazık ki İslam Cumhuriyeti hükümeti bu barışçı ve sivil protestolara sertlikle karşılık verdi ve aralarında üniversite öğrencilerinin de bulunduğu çok sayıda masum insan polisin barbarca saldırılarına maruz kaldı. Sayısız siyasi ve sivil eylemci yargı usullerine aykırı bir biçimde hapsedildi, iletişim hatları yaygın şekilde kesildi ve gazetecilerle uluslararası gözlemcilerin faaliyetlerine katı kısıtlamalar getirildi.

Medyaya baskı son bulmalı
Biz aydınlar, siyasi eylemciler ve demokratik hak ve özgürlüklerin savunucuları olarak, sizden İran halkının protestolarına kulak vermenizi ve şu minvalde acilen ve hemen harekete geçmenizi rica ediyoruz:

1) İran'daki seçim sürecini, oy sayımını ve halkın oylarının hileyle manipülasyonunu denetlemek için bir uluslararası hakikat tespit komisyonunun kurulması;

2) İran hükümetine hileli seçim sonuçlarını iptal edip BM nezaretinde demokratik, rekabetçi ve adil seçimler düzenlemesi için baskı yapılması;

3) İslam Cumhuriyeti'ne son dönemdeki protestolar sırasında tutuklanan herkesi serbest bırakması yönünde baskı yapılması;

4) İslam Cumhuriyeti hükümetine, son günlerde yasaklanan medya kuruluşlarını özgür bırakması ve halkın son seçimle ilgili ifade ve şiddetsiz protesto hakkını tanıyıp bu hakka saygı göstermesi yönünde baskı yapılması;

5) İslam cumhuriyeti hükümetine, İran halkına yönelik sert ve barbarca muamelelere son vermesi
için baskı yapılması;

6) Ahmedinecad'ın bir seçim darbesiyle kurulan gayrımeşru hükümetinin tanınmaması ve bütün ülkelerle uluslararası örgütlerin bu hükümetle her tür işbirliğini kesmesi.
(Ekber Genci (İranlı reformcu gazeteci), Jürgen Habermas (Goethe Enstitüsü, Frankfurt), Noam Chomsky (MIT), Charles Taylor (McGill Üniversitesi), Martha Nussbaum (Chicago Üniversitesi), Jose Ramos-Horta (1996 Nobel Barış Ödülü sahibi), Orhan Pamuk (2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi), Nadine Gordimer (1991 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi), Mario Vargas Llosa (yazar), Robert Bellah (Kaliforniya Üniversitesi), Şeyla Benhabib (Yale Üniversitesi), Cornel West (Princeton Üniversitesi), Hilary Putnam (Harvard Üniversitesi), Benjamin Barber (Britanya merkezli düşünce kruluşu Demos), Craig Calhoun (New York merkezli düşünce kuruluşu Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi), Howard Zinn (Boston Üniversitesi), John Esposito (Georgetown Üniversitesi), Michael Walzer (Princeton Üniversitesi), Adam Michnik (yazar), Ahmed Raşid (gazeteci) ve diğer 242 imzacı, 12 Ağustos 2009)

Kaynak: Radikal