(Çevirmen Notu: The Guardian’da PISA sonuçlarının ilân edilmesini takiben yayımlanan bu mektup, PISA Direktörüne, farklı ülkelerden 80 civarı akademisyen ve uzmanın kaleme aldığı bir mektuptur. Dünya çapında otorite olarak kabul edilen PISA’ya yönelik ciddi eleştiriler dile getiren bu mühim mektubu sizlerin de bilgisine sunmak istiyoruz.)
Sayın Bay Schleciher,
Sizlere, OECD’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Direktörü olmanız hasebiyle yazıyoruz. PISA, OECD üyesi olan ve olmayan ülkelerdeki 15 yaş grubu öğrencilerin matematik, fen bilimleri ve okumadaki akademik becerilerini ölçerek sıralayan ve dünya genelinde bilinen bir ölçme aracı olarak, bugün, 13. yılını doldurdu. Her 3 yılda bir yapılan PISA testinin sonuçları hükümetlerce, eğitim bakanlarınca ve gazetelerin eğitim bölümlerince endişeyle beklenmektedir ve PISA’nın bir otorite olarak kabul edilmesi suretiyle sayısız politika raporunca bu teste atıf yapılmaktadır.
Bu sonuçlar, birçok ülkede eğitim uygulamaları üzerinde derin bir etkiye sahip olmaya başladılar. PISA’nın bir neticesi olarak, ülkeler, PISA’daki sıralamalarını yükseltmek umuduyla eğitim sistemlerini elden geçiriyorlar. PISA sıralamasında bir gelişme kaydedilememesi durumunda birçok ülkede “PISA şoku” olarak kriz ilânları yapılıyor, bunu istifalar ve PISA yönergelerine göre yapılan geniş kapsamlı eğitim reformları takip ediyor.
Bizler ise PISA sıralamasının bazı olumsuz neticeleri olduğundan endişe etmekteyiz. Endişelerimizin bazıları şunlardır:
• Birçok ülkede on yıllardır standartlaşmış bir test uygulanırken PISA bu tarz testlerin artışına ciddi bir katkıda bulundu ve sayısal verilere bağlılığı dramatik ölçüde arttırdı. Örneğin ABD’de, PISA, “Race to Top” programına meşruiyet sağlayan temel faktör olarak sunuluyor ki bu program öğrencileri, öğretmenleri ve yöneticileri kusurlu olduğu gayet bilinen kriterlere göre değerlendiren test standartlarının kullanımını arttırdı. (Finlandiya’nın PISA’daki açıklanamaz düşüşü de bu duruma bir örnek)
• PISA’nın 3 yılda bir yapılması –her ne kadar testin kendisi, eğitim uygulamalarında değişimin meyve vermesi için birkaç yılın değil on yılların gerektiğini öngörse de- dikkatin eğitim politikalarına dair tabloda hızla tırmanışa geçmeyi sağlayacak kısa vadeli çözümlere kaymasına sebep oluyor. Örneğin biliyoruz ki öğretmenlerin statüsü ve öğrenim faaliyetinin prestiji, öğretimin kalitesinde büyük bir etken ancak bu statü kültürlere göre değişim gösteriyor ve kısa vadeli politikalardan etkilenmesi pek kolay değil.
• PISA, eğitimin ölçülebilir yönlerinin sunduğu dar bakışa mahkûm kalarak fiziksel, ahlaki, medeni ve sanatsal gelişim gibi daha az ölçülebilir yahut ölçülemez eğitim unsurlarından da dikkatin kaymasına sebep oluyor, dolayısıyla eğitimin ne olması ve ne hakkında olması gerektiğine dair kolektif tahayyülümüzü tehlikeli bir biçimde sınırlıyor.
• Bir ekonomik kalkınma örgütü olarak OECD, doğal olarak, devlet okullarının ekonomik rolüne daha çok ağırlık veriyor. Fakat genç insanları kazançlı bir istihdama hazırlamak, kamusal eğitimin tek amacı değil hatta amacı dahi değildir. Kamusal eğitim, öğrencileri demokratik yönetime katılmaya, ahlaki eylemlere ve kişisel gelişime hazırlamalı.
• UNESCO veya UNICEF gibi dünyanın farklı yerlerinde eğitimi ve çocukların hayatlarını geliştirmek için açık ve meşru yetkisi olan Birleşmiş Milletler (BM) örgütlerinin aksine OECD’nin böyle bir yetkisi yok. Aynı zamanda, eğitime dair karar alma süreçlerine etkili bir demokratik katılım mekanizmasına da sahip değil.
• PISA’yı ve onu takip eden hizmetleri uygulamak için OECD “kamu-özel sektör partnerliğini” benimsedi ve kâr amacı güden çok uluslu şirketlerle ittifaka girdi ki bu şirketler, PISA tarafından ortaya çıkarılan herhangi bir zarardan muhtemelen finansal olarak kazanç elde ediyor. Bu şirketlerin bazıları Amerikan okullarına ve okul bölgelerine büyük çaplı eğitim hizmetleri sağlıyor ve aynı zamanda OECD’nin şimdi PISA programını uygulamayı planladığı Afrika’da kâr amaçlı ilköğretimi geliştirme planlarının peşinde koşuyor.
• Son olarak ve en önemlisi: Devamlı yapılan bir küresel test döngüsü olarak PISA rejimi, çocuklarımıza zarar veriyor ve sınıflarımızı fakirleştiriyor çünkü kaçınılmaz bir şekilde daha fazla çoktan seçmeli testlerin, daha fazla taşeronlarca yapılan sınıfların ve daha az öğretmen otonomisinin önünü açıyor. Dahası da PISA, bu şekilde, okullardaki stres seviyesini artırıyor ki bu da öğrencilerin ve öğretmenlerin huzurunu tehlikeye atıyor.
İyi bir eğitim ve demokratik uygulamalara dair geniş ölçüde kabul görmüş şu ilkeler açıkça mevcut durumla çatışma içerisinde girmiştir:
• Hiçbir reform, tek bir dar bakış açısıyla yapılmış kalite ölçümünü esas alan neticelere göre yapılmamalı.
• Hiçbir reform, eğitim dışı faktörlerin (bunların arasında en önemlisi de ülkenin sosyo-ekonomik eşitsizliği) önemini görmezden gelen sonuçlara dayanmamalı. ABD de dahil birçok ülkede eşitsizlik son 15 yılda dramatik bir şekilde arttı.
• Toplumlarımızın hayatına derinden etki eden OECD gibi bir örgüt, o toplumların üyeleri tarafından demokratik şekilde denetlenmeye açık olmalıdır.
Sadece zararları ve problemleri yazmak niyetinde değiliz. Ayrıca yukarıda saydığımız problemlere bir nebze çözüm getirebilecek bazı yapıcı fikirler de önermek isteriz. Tamamıyla bir çözüm getirmemekle birlikte, öğrenme faaliyetinin yukarıda bahsettiğimiz olumsuz etkiler olmaksızın nasıl geliştirilebileceğini gösteriyor bu öneriler:
1) Lig (ülkelerin içerisinde bulunduğu sosyo-ekonomik sınıflar) tablolarına alternatifler geliştirmek: Değerlendirme çıktılarını rapor ederken daha anlamlı ve daha az sansasyonel olabilecek yollar keşfedilmeli. Örneğin, 15 yaş grubundaki çocukların sistemli olarak çocuk işçi olabildiği, gelişmekte olan ülkeleri birinci dünya ülkeleriyle kıyaslamak ne eğitimsel açıdan ne de politik açıdan bir anlam ifade etmiyor ve OECD’yi eğitim kolonyalizminin mesuliyetine açık hale getiriyor.
2) Konuyla ilgili tüm bileşenlerin ve uzmanların katılımına yer açmak: Bugüne kadar değerlendirmeleri yapan gruplar; psikometristler, istatistikçiler ve ekonomistler oldu. Bunlar masada birer sandalye sahibi olmayı kesinlikle hak ediyorlar fakat birçok diğer bileşen de hak ediyor: Ebeveynler, eğitimciler, yöneticiler, topluluk liderleri, öğrenciler ve antropoloji, linguistik, sanat ve humanite alanlarından bilimadamları. 15 yaş grubu öğrencilerin eğitimine dair neyi, nasıl yapacağımıza dair değerlendirmemiz; tüm bu grupları yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde kapsayan tartışmalarla yapılmalı.
3) Ulusal ve uluslararası örgütleri; misyonu kamusal eğitime ekonomik bakış açısının ötesine giden ve sağlığı, insani gelişimi, öğrenci ve öğretmenlerin huzuru ile mutluluğunu dikkate alan değerlendirme yöntemlerinden ve standartlarından oluşan bir formül içerisinde dahil etmek: Bu örgütler -birkaçını saymak gerekirse- yukarıda zikrettiğimiz Birleşmiş Milletler örgütleri olacağı gibi öğretmen, ebeveyn ve idareci örgütlerini de kapsayacaktır.
4) PISA’nın doğrudan ve dolaylı maliyetini yayımlamak: Böylece üye ülkelerdeki vergi mükellefleri, harcanmakta olan milyonlarca doların kullanılabileceği alternatifleri tartabilir ve PISA’ya katılımlarını sürdürüp sürdürmeyeceklerine karar verebilir.
5) PISA sürecini fikir aşamasından uygulama aşamasına kadar gözlemleyebilecek, bağımsız uluslararası gözlemci ekiplerine kapıyı açmak: Böylece test formatına dair sorular ile istatistik ve puanlama prosedürleri, taraflılık ithamına yahut adil olmayan kıyaslara karşı ağırlığını koyabilir.
6) Menfaat çatışmalarından kaçınmak için özel, kâr amacı güden şirketlerin 3 yılda bir yapılan PISA değerlendirmesinin hazırlığına, idaresine ve bunu takiben yapılanlara dair rolüyle ilgili olarak detaylı hesap dökümünü temin etmek.
7) Testin yıkıcı gücünü hafifletmek: Burada belirtilen meseleleri yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tartışmak için zaman kazanmak amacıyla bir sonraki PISA testini pas geçmek düşünülebilir. Bizim önerdiğimiz tarzda bir kafa yorma sürecinin sonucu olacak yeni ve geliştirilmiş bir değerlendirme modelinin ve bundan doğacak bir kolektif öğrenim faaliyetinin kapsama alınmasını sağlayacak şekilde zaman kazanmak için bu yapılmalı.
Zannediyoruz ki OECD’nin PISA uzmanları, eğitimi geliştirmek hususunda samimi bir motivasyona sahipler. Ancak yine de sizin örgütünüzün dünya çapındaki eğitimin araçları ve sınırları konusunda nasıl bir küresel hakem pozisyonuna geldiğini anlamakta güçlük çekiyoruz. OECD’nin standardize edilmiş ölçüme dair dar bakış açısı, öğrenimi bir angaryaya dönüştürüp öğrenim sürecinin keyfini yok etme riski taşıyor. PISA, birçok hükümeti daha yüksek test sonuçları için rekabete sokmuşken OECD de OECD hedeflerinin gerekliliğini yahut limitlerini tartışmaksızın, dünya çapında eğitim politikalarına şekil verme gücüne sahip olduğunu varsaymış durumda.
Eğitime dair geleneklerdeki ve kültürlerdeki büyük çeşitliliğin ölçülmesinde yegâne, dar bakışlı, peşin hükümlü ölçütlerin, nihayetinde, okullarımıza ve öğrencilerimize onarması imkânsız hasarlar vereceğinden endişeliyiz.
En içten dileklerimizle
Andrews, Paul Professor of Mathematics Education, Stockholm University
Atkinson, Lori New York State Allies for Public Education
Ball, Stephen J Karl Mannheim Professor of Sociology of Education, Institute of Education, University of London
Barber, Melissa Parents Against High Stakes Testing
Beckett, Lori Winifred Mercier Professor of Teacher Education, Leeds Metropolitan University
Berardi, Jillaine Linden Avenue Middle School, Assistant Principal
Berliner, David Regents Professor of Education at Arizona State University
Bloom, Elizabeth EdD Associate Professor of Education, Hartwick College
Boudet, Danielle Oneonta Area for Public Education
Boland, Neil Senior lecturer, AUT University, Auckland, New Zealand
Burris, Carol Principal and former Teacher of the Year
Cauthen, Nancy PhD Change the Stakes, NYS Allies for Public Education
Cerrone, Chris Testing Hurts Kids; NYS Allies for Public Education
Ciaran, Sugrue Professor, Head of School, School of Education, University College Dublin
Deutermann, Jeanette Founder Long Island Opt Out, Co-founder NYS Allies for Public Education
Devine, Nesta Associate Professor, Auckland University of Technology, New Zealand
Dodge, Arnie Chair, Department of Educational Leadership, Long Island University
Dodge, Judith Author, Educational Consultant
Farley, Tim Principal, Ichabod Crane School; New York State Allies for Public Education
Fellicello, Stacia Principal, Chambers Elementary School
Fleming, Mary Lecturer, School of Education, National University of Ireland, Galway
Fransson, Göran Associate Professor of Education, University of Gävle, Sweden
Giroux, Henry Professor of English and Cultural Studies, McMaster University
Kaynak: The Guardian
Dünya Bülteni için tercüme eden: Deniz Baran