Irak siyasetinde başbakanlık adayı nedeniyle yaşanan bölünmüşlük devam ediyor. Etkin bloklar görev süresi biten Nuri el Maliki’nin adaylığında ittifak etse bile durum bu. Zira başka etkili bloklar da, uluslararası çevrelerin siyasi krizin çözümün yaklaştığının işareti olarak gördüğü bu adaylığı reddetti.

Maliki’nin başbakanlığa aday gösterilmesi, hatta bu adaylığın kabul edilmesi bile her krizle birlikte yenilenen Irak sorununu bitirmeyecek. Zira Irak’ın tek ihtiyacı başbakan adayı değil. Ülke, iradesi parçalanmış, yetkileri dağıtılmış, partileri ve güçleri bölünmüş, karar alma gücü dışarıya taşınmış, terörün, şiddetin ve yolsuzluğun kırbacı altında ağırlığı kaybolmuş devletin yapısından başlayarak kapsamlı reforma muhtaç.

Peki Maliki’nin veya İyad Allavi’nin adaylığı neyi çözecek? Sorun şahsiyetleri aşmıyor mu? Oluşumlar, kurumlar ve egemenlikle ilişkili değil mi? Irak devleti erozyona uğradı; mezhep, kabile, aşiret, dostluk, felç ve asabiyetin hâkim olduğu devlete bağlılık söz konusu değil. Siyasetçilerin zihninde ve vicdanında devlet diye bir şey yok; hatta savaşların, korkuların, kaosun ve şiddetin parçaladığı halkların vicdanında bile yok.

Irak, devletin döneceği konusunda halka güvence vermeli. Devlet sadece herkesin mezhep ve aşiretlere bağlılığı bırakmasıyla döner. Bazıları bu talebin Irak’ın yeniden oluşturulması sonrası imkânsız olduğunu düşünebilir. Zira mezhepçi ruh devlete nüfuz etti, dış müdahalenin köprüsü ve yıkımının patlayıcısı haline geldi. Fakat Iraklılar iradesi bir, egemen, bağımsız ve özgür bir ülkeye dönmek istiyorsa bu talep kaçınılmaz.

Kurumların anayasaya ve vatanseverlik ruhuna göre çalışmasından kaçış yok. Fakat anayasanın ruhuna birçok siyasi ve ulusal ‘günah’ sızdırıldı. Bu durumda yabancı parmaklar da rol oynadı. Anayasa hakların değil, mezhepçi paylaşımların kollayıcısına ve mühendisine dönüştü. Bu da küçük sorunları büyüterek çözümü engelledi.

Ne yazık ki, krize öze dokunmayan, yüzeysel bir çözüm bulunacak gibi görünüyor; Irak krizini, çözüme varamayan Sisifos gibi daima taşıyacak. Sebep egemenlik eksikliği, terör, kaos ve yolsuzluk değil, devlet düşüncesinin yerini mezhepçi düşüncenin alması. Birlikte hareket etme gerekliliğinin inkâr edilmesi krizi uzatacaktır. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Ahbar El Arap, başyazı 6 Ekim 2010)

Kaynak: Radikal