ABD işgalini nihayete erdirmeye adım adım yaklaşan Irak'ta manzara hiç iç açıcı değil. Bitmek bilmeyen şiddet eşliğinde Kürtler, Sünni ve Şii Araplar arasındaki siyasi mücadele keskinleşiyor. Amerikan yönetimi açısından işgalin yerini alacak olan ve bölge ülkelerini yakından ilgilendiren nüfuz mücadelesinde, giderek daha karmaşık bir manzara oluşu-yor.
'Bugüne dek salt dikta rejimleriyle bir arada tutulabilmiş unsurların demokratik süreçte yerlerini alma arayışı' demek yetmiyor. İş iktidarın kimde olacağı, petrol kaynağından en çok kimin faydalanacağı gibi meselelere gelince çetrefilleşiyor. Geçen hafta denkleme Irak nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan Şiilerin kendi içlerindeki iktidar mücadelelerinin derinleşmesi eklendi.
İlki Şiilerin en büyük örgütü Irak İslami Yüksek Konseyi (IİYK) ile işgalin başından beri ABD'ye diş bileyen Mukteda el Sadr grubunun, yanlarına küçük bir Sünni ve laik unsuru alıp Başbakan İbrahim Caferi (eski Dava Partili) liderliğinde Irak Ulusal İttifakı'nı kurması. Bunu Şii Başbakan Nuri el Maliki'nin Dava Partisi'ni dışlayarak yaptılar. Dava'ya dostça 'gelin canlar bir olalım' retoriği bir yana dışlama gerekçesi 'liderlik tartışması' diye izah edildi. Perde arkasına göre, Maliki ocakta düzenlenecek genel seçimlerden sonra koltuğunu muhafaza edecek şekilde liderlik garantisi istemiş. Diğerleri ise 'kim seçmenden fazla oy koparırsa o başbakan olur' diye diretmiş.
Mezhep siyaseti yaparken, petrol zengini güneyde geniş çaplı özerklik isteyerek Kürtlerle aynı ortak paydada buluşan IİYK'yı yeni ittifaka iten, elbette sekiz ay öncesi yerel seçim hezimeti. IİYK 2005'teki genel seçimlerde Irak Birleşik İttifakı'nı oluşturup meclisi silip süpürmüştü. Oysa yerel seçimde kaleleri Basra dahil her yerde Maliki'ye yenildiler. Merkezi idareyi güçlendirme derdindeki Maliki de laik ve Sünni hareketlerle elbirliği edip dinden gayrı milliyetçi bir ton tutturuyor ve etkisi artıyor. Ama Iraklıları canından bezdiren güvenlik meselesi başına bela.
Hal böyleyken yeni ittifak ilan edildikten iki gün sonra IİYK'nin lideri olan ancak son iki yıldır kanserle boğuşan Abdülaziz el Hekim ölüverdi. El Hekim, 2003'teki işgalle birlikte Tahran'daki sürgünden döndükleri karizmatik ağabeyi Muhammed Bakr el Hekim'in bombalı saldırıda öldürülmesinden sonra liderliği üstlenmiş, ABD ile İran arasında dengeleri tutturmayı da başarmıştı. Belki de bunun en şık görüntüsü kanser teşhisinin Houston'daki M.D. Anderson Kanser Merkezi'nde konulmasına karşılık kemoterapi için Tahran'ı tercih etmesiydi. IİYK, Iraklı Şiilerin Saddam'la mücadelesinin mihenk taşı. Irak Şii-liğini siyasallaştıran hareketi Muhammed Bakr 1982'te Tahran'da kurdu. Tabi o vakit örgütün isminde İran İslam Devrimi'ne özenerek konulmuş 'Devrim' kelimesi vardı, işgalden sonra çıkarıp attılar. İran-Irak savaşında Irak ordusuna karşı savaşan ve liderliğini Abdülaziz'in yaptığı örgütün askeri kanadı Bedir Tugayları ise Irak'ta 2005-2007'deki mezhep çatışmalarının mimlisi.
IİYK hâlâ en büyük Şii örgütü. Yani Irak'ta 'iş yapacak' herkesin onlara eli mahkûm. Şimdi başına iki yıl önce IİYK'nın sosyal ve yardımlardan sorumlu yetkilisiyken İran'dan Irak'a girerken sınırda Amerikan askerlerinin tutukladığı için kıyametler kopan oğlu Ammar geçecek. Bu tutuklama Şiilerin protestolarına yol açmış 'kovboy yöntemleri' kullanmakla suçlanan ABD, 'yanlış anlaşılma' beyanı ve özür dileme mealinde laflar eşliğinde serbest bırakmıştı Ammar'ı. O da "Ellerimi ve gözümü bağladılar. Benim gibi bir siyaset ve din adamına karşı saygısız ve yakışıksız davrandılar" diye yakınmıştı.
2005'te 34 yaşındaki genç bir Iraklı siyasi ve din adamı olarak Washington'ı ziyaretinde Dışişleri, Pentagon'da temaslarda bulunduğunda başına gelecekleri düşünmemiş olsa gerek. Havza'da yetişmiş her Şii gibi geleneksel siyah cübbesi ve sarığıyla Amerikalıların yüreklerini bile hoplatmış o vakitler. David Ignatius yazmıştı.
Watergate Hotel'deki konuklar cübbesinde bomba olabileceğinden şüphelenip ürkmüş. Pentagon'u ziyaretinde de gözler üzerinden ayrılmamış! O ise Irak savaşından bıkmaya yüztutmuş Amerikalılara "Hakikat şu ki bu büyük bir plan ve büyük bir plan uyguladığınızda zorluklarla baş edeceksiniz" telkininde bulunmuş. Ammar, babasına kanser teşhisi konulduğundan beri 'de facto' lider.
Elbette genç ve deneyimsiz ve arkasında İran devlet geleneğiyle beslenmiş IİYK'nın üst düzey isimleri olacak.
Iraklı Şiiler için hayatın bir gerçeği Amerikan işgaliyse, diğeri de kapı komşusu İran. Ve merci-i taklit onayı almayan birinin IİYK'ya lider olması pek mümkün değil. El Hekim ailesindeki nöbet değişimi Irak iç siyaseti kadar Irak-İran ve Irak-ABD ilişkilerinde dengeleri etkileyecek gelişmeleri tetikleyebilir. Ocaktaki seçimler öncesi Irak'taki siyasi tansiyon daha çoook ısınacak gibi.
Kaynka: Radikal