Anadolu Ajansı haberinde Abdülcelil'i kabul eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e atfedilen "Libya'da baskı ve zulümden uzak bir düzenin gecikmeden kurulması ve sürecin uzamaması gerek. Artık Libya'da eski yönetime yer yok" sözleri doğruysa, tez zamanda Trablus'tan gelecek habere uyanabiliriz. Kaddafi'nin başına 200 bin dolar ödül koyduğu Abdülcelil'in, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yla DA görştüğü Ankara ziyareti, Libya çerçevesinde bundan sonra yaşanacaklar için iyi ipuçları veriyor.
TÜRKİYE 'STRATEJİK' DAVRANDI
Türkiye başından bu yana Libya'da stratejik davrandı. Önceliği sayıları 25 bini bulan vatandaşlarının çatışmalardan kurtarılmasına verirken, haliyle yatırımlarını gözetmeye çabaladı. Elbette Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki isyan dalgasıyla oluşan siyasi iklimin gereği, Kaddafi'nin iktidardan gitmesiydi. Biraz geç de kalsa, Başbakan Erdoğan'ın çağrısı bu yönde oldu. Erdoğan açıkça Kaddafi'ye gitmesi gerektiğini söyledi. Elbette Türkiye meselenin NATO'nun da müdahil olacağı bir sıcak çatışmaya dökülmesinden ziyade 'güzellikle hallini' istedi. Olmadı. Martta BM'nin 'sivilleri koruma' soslu kararıyla işe NATO müdahil edildi. En tez davranan Tunus'ta ağır darbe yemiş Fransa'ydı. Nihayetinde Ortadoğu coğrafyasından bakıldığında, Batı, dünyaya Libya petrollerine çöreklenmiş gibi bir manzara sunarken, Türkiye, Kaddafi'nin gönderilmesinin yolunu açacak bir ateşkes takvimi ortaya atmaktaydı. Ancak sürüp giden şiddet, Türkiye'nin Trablus'taki büyükelçiliğini de kapatmasına yol açtı. Artık dün itibariyle Gül'ün ve Davutoğlu'nun beyanatları belirleyici. Ve Davutoğlu, Ulusal Geçiş Konseyi'ni 'Libya halkının yasal ve güvenilir temsilcileri' diye nitelendirip, barışçı bir geçiş için Kaddafi'nin istifa etmesi gerektiğini gayet net söyledi.
GÜL DE 'LİBYA'DA ESKİ YÖNETİME YER YOK' DİYORSA...
Artık Türkiye de "Libya'da eski yönetime yer yok" diyorsa, 'Kaddafi'nin işi biter' yorumu münasip düşer. Elbette Libya oyununda Türkiye 'bileti kesen' ise başrol oyuncuları ABD, Britanya ve Fransa'dan başkası değil. Ve NATO şemsiyesi altında bu üç ülke için zaman daralıyor. Geçen ay devreye askeri danışmanlar, eğitimciler sokuldu. Britanya, Fransa ve ardından da İtalya sayıları 100'lerle ifade edilse de askerlerini gönderdi. Kaddafi güçleri karşısında hiç şansı olmayan isyancıların eğitimi sıkılaştırılırken, rivayet o ki sahada NATO'nun hava saldırıları için Kaddafi birliklerinin yerini saptayan Fransız özel birlikleri cirit atmakta. Nihayet son olarak saldırı helikopterlerinin devreye sokulduğu haberi geldi. Le Figaro gazetesine bakılırsa, 12 helikopter 17 Mayıs'ta gönderilmiş bile. Lakin Fransız kaynaklar, bu işin NATO düzeyinde yapıldığını söylüyor. Britanya Dışişleri Bakanı William Hague da haberi yalanlamadı. Zaten Britanya savaş gemisi HMS Ocean, Apache helikopterleri ve diğer savaş uçakları eşliğinde nisanda Plymouth'tan yola çıkmıştı. Saldırı helikopterleri yakın çatışmada mekanize birlikleri yok etmek amacıyla kullanılıyor. Genellikle de karadan çıkartmaların habercisi sayılıyor. Bu durumda mesele aleni bir kara harekatına dökülmeden çözülmeye çalışılacaksa, en azından Kaddafi'nin kara gücünün kırılması için devreye sokulacakları aşikar.
GAZPROM-ENI ANLAŞMASI YATTI
Topu topu 10-15 bin askeri olduğu söylenen Kaddafi'ye bağlı güçlerin de, isyancıların da ne denli zayıf olduğu düşünülürse, Libya'nın asli oyuncuları ABD, Britanya ve Fransa'dan başkası değil. Hal böyleyken Rusya'nın ateşkes diye bu denli çırpınmasının altında BM Güvenlik Konseyi'ndeki oylamada çekimser kalmış olmanın verdiği kuyruk acısı yatsa gerek. Zira en son İtalyan ENI şirketi ile Rus enerji devi Gazprom'un Libya petrollerine dair geniş çaplı anlaşması ertelendi. Anlaşılan Rusya'yı Libya petrollerinden uzak tutma planı yolunda gidiyor. Wikileaks sızıntılarına bakılırsa, Rusya'nın 2008'de Libya'nın bütün petrol ve doğalgaz yataklarını işletmek için büyük hamleler yapmış. O gün bugündür de ABD, Rusya'yı ve Gazprom-ENI anlaşmasını engellemek için seferber olmuş.
Libya'daki isyanın üçüncü ayında görünen o ki, bu savaşı el Kaideci olduklarından dahi şüphe edilen isyancılar değil ama NATO kazanmak durumunda. Ne Venezüella'ya, ne de yaralanıp Trablus dışına kaçtığı haberlerinin aslı astarı çıkmadı Kaddafi'nin. Ama gidişat fazla vaktinin kalmadığına işaret. Neticede, 3 bine yakın hava saldırısından sonra yaşananlar NATO için aşağılayıcı bir hal alıyor. Öyle yahut böyle bu yaz Kaddafi'nin işinin bittiğini görürsek şaşırmayalım. Türkiye'nin tutumu bir işaret fişeği... Yaşananların aşiret ittifaklarına dayalı Libya'ya ne kadar demokrasi geleceği/gelebileceği ise bir başka tartışma mevzusu...