Onlarla ilk tanışmam bir 'mail' sayesinde oldu. Tabii, buna 'tanışmak' denilebilirse.
Çünkü, “Tonyalı Profesör ile asistanı Vakfıkebirli Süleyman” hakkında, YÖK'le anlaşamadıkları için istifa ettikleri dışında hâlâ bir şey bilmiyorum.
Tonya ve Vakfıkebir, Trabzon'un iki şirin ilçesi.
Vakfıkebir sahilde, Tonya sahilden yaklaşık 30 kilometre içeride bulunuyor. Coğrafi konumları bakımından, sırt sırta vermiş gibidirler. (Erkan Ocaklı'nın, “Vakfıkebir öteye Tonya deyiler Tonya / Sevdim de alamadım ey gidi yalan dünya...” sözlerinin yer aldığı, 70'li yıllarda hit olan türküsünü içinizde belki hatırlayanlar vardır.)
Vakfıkebir ne kadar ekmeği ile ünlüyse, Tonya da o kadar vukuatıyla ünlüdür. Lafın 'kısa mesaj'ı; ekmek Vakfıkebirliyse, “Her ihtimale karşı vurdum oni” sözü Tonyalıdır.
Geçen gün bir 'mail' daha attılar bana. Noktasına virgülüne dokunmadan aynen aktardığım bu 'mail'e siz ne diyeceksiniz, doğrusu çok merak ediyirum.
Hadi, ne durursunuz, şöyle aşağıya buyurun.
* * *
Beni dinlemek için bu sıcakta salonu hıncahınç doldurdunuz. Sağ olun, var olun...
Yalnız, sizden bi ricam vardur:
Benim temeduğum bir şeyi, Tonyali Profesör şöyle dedi, böyle dedi diye, orda burda dolaşıma sokmayin. Öyle yapacak olanlar şimdiden, (…)sun gidsun! (Hocam, beni lûtfen yanlış anlamayın, demek istiyor – Vakfıkebirli Süleyman)
Tek kelime etmediğim mevzu hakkında, beni kaynak göstermek de ne demek oliyi?
Madem benim konişuklarımı (…)zun keyfine göre 'duyacaksınız', beni dinlemenize hiç lüzum yok. Buralara kadar gelip de ne zahmet edeyisunuz?
Bunlari şunun için anlatiyirum:
“Uzay Geometri”den tutin da, uzayda her şeyin külliyen bir hesap içinde yer aldığuna kadar uzaydan, gökyüzünden bahsettiğim Of'taki konferansımdan iki gün sonra, Uzun Sokak'ta yürürken bir adam beni çevirip dedi ki: “Hocam, çok büyük fenalık yaptın bana.”
Dedim, “Hayırdır uşağım! Tanumam etmem seni, ne fenalığı?..”
Meğer, yıllar süren bir tarla davasi varmiş. 'Sınır' meselesini tatlıya bağladığı kapi komşisi bu sefer de, “Tarlamın göğüne bile bakmayacaksunuz!..” diye tutturmiş.
Bakmakla gökyüzüne bi şey mi olur, diye itiraz edince; yeryüzünün hakkı nasıl oturmaksa, göğün de bakmaktur, cevabını almış.
“Bari gökyüzünü parsellemeyin, ayıptur…” diyen, köyün hatırı sayılır büyüklerine, “Siz, Tonyalı Profesör'den daha iyi mi biliysiniz? Uzay Geometri diye bişey var, bre cahiller…” demiş da, başka bi şey dememiş. (Bilim adamlarına saygıda kusur etmemeli ve doğru anlamalıyız – Vakfıkebirli Süleyman)
“Hocam” dedi, “Çoluk çocuğa, evimizin yanındaki tarlanın göğüne bakıp da, başimi belaya sokmayin mi deyeceğum?!”
Bu işin soninun kan davasına varmasindan endişe ettuğuni belirttikten sonra da yalvarmağa başladi:
“Eline düştüm!” dedi; “Bilim adamlığına herkes gibi benim de saygum vardır; lakin, gel şu 'Uzay Geometri' midir ne zıkkımdır, ondan vazgeç, kurban olayim!..”
Bilduğum bilimlerin bana yeteceğuni, bir tanesinden vazgeçersem, şanımdan bir şeyin eksilmeyeceğuni rüşvet-i kelam ederek, elime öyle bir sarıldi ki; yürek dayanmaz!
Göriyisunuz; bir yerde gökyüzünden bahsettiğim konişuk, başka yerde, bir tarlanın gökyüzü parseline nasil da dönüştiriliyi. (Hocam hem yanlış anlaşılmaktan, hem de bu yanlışın seyahat ettirilmesinden yakınıyor –Vakfıkebirli Süleyman)
Şimdi ben, 'Uzay Geometri'yi, 'Uzay Tapu Kadastro Müdürlüğü' zannederek tarlasının hava sahasına bakturmayi yasaklayan zihniyete mi yanayim; 'işin' aslını öğrenmek yerine, 'işi' hepten iptal etmemi isteyen zihniyete mi?
Ula uşağım, senin aksi komşin bahane arayi, sen 'Uzay Geometri'de suç arayisun!
Ha bu (…) (…)mun bilimi seçmece mal değil ki, isteduğuni alıp, istemeduğunden vazgeçesun!
Mesela, toplama, çarpma ve bölmeyi seçip aliyirum ama çıkarmayı istemeyirum, de bakâyim, matematik senin beynini (…) bi kenara atmâyi mi?
Dedim ona ki: komşina, sen de benim tarlamın göğüne bakmiyacağsun, deseydun ya. Nasil olsa Allah'ın gökyüzü geniş; en sonunda bir yerlerde anlaşirsunuz...
Kaynak: Yeni Şafak