Bedrettin Dalan'ın vakfına ait Poyrazköy'de yapılan kazılarda bulunan cephanelik de kesmedi muhteremleri.

Lav silahı, el bombası, sis bombası, infilaklı fitil, C4 patlayıcısı, bubi tuzağı, fişek gırla…

"O silahlarla darbe mi olurmuş…" yollu lakırdılarla burun kıvırıyorlar hâlâ.

Hey kurban olduğum Allah, nasıl bir kesin inançlılıktır bu?

Hayır yani, ne bekliyorlar anlamadım!

İnanmaları veya uyanmaları için toprağın altından tank mı çıkması lazım?

Lafa bak: O silahlarla darbe mi olurmuş!

Halbuki darbeye ortam hazırlamak için…

Danıştay cinayetinde olduğu gibi (Glock marka) bir tabanca bile yeter.

Tanka topa gerek yok yani.

Hadi, tamam, diyelim ki haklısınız; darbe yapmaya yetmez o silahlar?

Peki, sizi tatmin edecek cephane envanteri nedir?

27 Mayıs 1960 veya 12 Eylül 1980 darbesini referans alıyorsanız, yanarım aklınıza ki, kıyamete kadar!

Yahu her şeyden evvel mahut darbeler emir-komuta içinde yapıldı. Dolayısıyla, TSK'nin bütün silahları mevzuya dahil…

Lafın burasında "İşte budur; üç-beş silahla olmaz…" diyecekseniz; TSK'nin ne kadar tankı, topu, uçaksavarı, F 16'sı falan varsa toprağın altından çıkmasını bekliyorsunuz demektir.

İyi de, bütün silahlar toprağın altına gömülürse, üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili bu güzide vatanımızın üstünde silah kalmaz.

Ayrıca, bir cunta başarılı olmuş, darbesini yapmışsa silahını niçin gömsün ki?!

Gelgelelim 27 Mayıs da 12 Eylül de Amerika'dan icazetli darbelerdir.

Aslında bütün darbeler icazetlidir.

Amerika'dan icazetsiz darbe olmaz zaten.

İcazetli olduğu için de "resmi" darbelerdir.

Resmi olduğu için de, bu "resmi" darbeciler anayasanın teminatı altındadır; yargılanamazlar.

Neyse, lafı daha fazla dolaştırmanın alemi yok.

İmdi, onca delile rağmen Ergenekon'u inkar edenlere küçük bir kıyak yapmak isterim!

Muhteremler…

"O kadarcık silahla darbe mi olur?!.." diye saçmalayacağınıza "Darbe için silah şart değil…" deyin.

Göreceksiniz daha etkili ve inandırıcı olacaktır bu.

Böylece darbeye delil olarak gösterilen veya gösterilecek olan bütün silahları ofsayda düşürmüş olursunuz.

Örnek isteyen bedbahtlara, şappadak 28 Şubat postmodern darbesini gösteriniz.

Mezkur darbede silah yerine kullanılan mebzul miktarda brifingi, kapalı spor salonundaki tahta kılıçlı gösteriyi, bir adet Fadime Şahin'i, yeterli miktarda Reha Muhtar- Ali Kırca haberlerini, "Topyekûn savaş" manşetini, "Alçakları tanıyalım" makalesini hatırlatın ve "Şeytan bunun neresinde" vurgusuyla, "Silah bunun neresinde?" diye sorun.

Baktınız olmadı; üzerinize gelmeye devam ediyorlar; o zaman da, rezil olduğunuz kadar oldunuz nasılsa; açın ağzınızı, yumun gözünüzü; delikanlı gibi "dik" konuşun.

Deyin ki:

Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaların seri numaraları, Özden'in, Balbay'ın "günlükleri", Eruygur'un lahikası, JİTEM'in asit kuyuları, Yargıtay'ın Danıştay cinayetini Ergenekon'la birleştirme kararı inancımızı sarmadı da, toprağın altından çıkardığınız üç-beş kıçıkırık silah mı sarsacak?!

Bizi susturamazsınız, deyin!

Şayet size inanmamızı istiyorsanız; bize tank lazım, deyin, şöyle toprağın altından çıkma bir düzine tank.

Kaynak: Yeni Şafak