Sömürgeci Hollandalılardan kalma tarihi sarayda Endonezyalı gençler pop tadında İslami parçalar söylüyor. Kız ve erkek karışık grup geleneksel müzik aleti angklung ile ritmi artırıyor. Sahnedeki başörtülü solist hareketleri minimize edilmiş bir pop şarkıcı gibi… Salon İslam dünyasındaki sivil toplum örgütlerinden temsilcilerle dolu. Ilımlı ve liberallerden selefi ve sufilere kadar farklı meşreplerden insanlar. Kimi “Bak Müslüman kızlarımız da müzik söyleyebiliyor” deyip seslerin dünyasına dalıyor. Kadın sesini haram sayanlarınsa başları eğik. Endonezya’nın tarihi ve turistik kenti Bandung’dayız, Cava’nın Paris’inde. İslam Dünyası STK’ları Birliği’nin (İDSB) 7-8 Mayıs’ta Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’nın desteği ve Endonezya Aile Bakanlığı’nın ev sahipliğinde düzenlediği uluslararası aile konferansı vesilesiyle buradayız. İran, Fas, Lübnan, Filistin, Keşmir, Bosna-Herkes ve Makedonya gibi 15 ülkeden temsilciler bir arada. 43 milyonluk Batı Cava Eyaleti’nin sanki resmi konuklarıyız. Eskortsuz bir yere adım atmıyoruz. Karizmatik Vali Ahmad Heryavan heyet için seferber. Türkiye’nin Cakarta Büyükelçiliği tenezzül edip temsilci göndermese de Endonezya yönetimi konferansa verdiği önemi göstermek için açılışını Gedung Merdeka’da yaptı. 1895’te Concordia Topluluğu için inşa edilmiş bu binada vakti zamanında tarih yazılmıştı. 1955’te ne ABD ne de Sovyetlerin dümen suyuna girmek istemen ülkeler Bağlantısızlar Deklarasyonu’nu bu binada imzalamıştı.

Müslüman kesimde aile üzerine böylesi bir uluslararası konferans ilk. Meşrepler farklı olsa da katılımcıların hepsi Sünni. İran ve Lübnan’dan katılanlar da öyle. İDSB’nin hâlihazırdaki bileşenleri de tamamen Sünni. İDSB Genel Koordinatörü Cihangir İşbilir, Sünni olsalar da bir araya gelmesi zor grupları masada buluşturduklarını, bunun bile başlı başına başarı sayılması gerektiğini düşünüyor. Sünniler arasında ortak iş yapma kültürünün temeli atıldıktan sonra belki Şiilerle kardeşliğe de sıra gelecek. Ama kimse henüz bu noktada değil, İran’dan gelen Sünni temsilciler bile.

Kadının adı hala yok

Öteden beri Müslümanlar geleneksel aile yapısını toplumu koruyan bir kale olarak görür. Gel gör ki sunulan tebliğler Müslüman toplumda da ailedeki çözülmenin çok hızlı yaşandığını gösteriyor. Aslında sorunlar tüm toplumlar için aynı: Boşanma oranları, sokak çocuklarının sayısı, yeni doğan bebeklerin terk edilmesi vakıaları, kürtaj ve uyuşturucu kullanımı artıyor. Tebliğciler ‘İslami aile yapısının bu çözülmenin önündeki en büyük şans olduğu’ mesajı verdi. Ancak herkes ailenin ana unsuru kadının İslam dünyasındaki durumunu tartışmaktan çok uzak. Sohbet sırasında Başbakanlık Aile sosyal Araştırmalar Genel Müdürü Doç. Dr. Ayşen Gürcan umre için Suudi Arabistan’a gittiğinde yanında mahrem bir erkek olmadığı için lokantaya alınmadığını ve Afganistan’da nüfus kütüğünde kaydı olmayan kadınlarla karşılaştığını anlattı. Asırlar önce mescitte peygamberin karşısına geçip eşini şikâyet edecek kadar medeni cesareti olan ve bu yüzden yüceltilen kadının yerinde bugün harem selamlıkla tecrit edilmiş, eve hapsedilmiş ve değersizleştirilmiş bir kadın profili var. Bu profille gurur duyanlar Endonezyalı kadın solistin sesiyle belki irkildiler, şarkıları yutkunarak dinlediler. Ama dindarlıkta en önde giden Endonezyalılar gibi Müslümanlığın öteki formlarıyla karşılaşmanın zihinsel bir kırılmaya yol açması da muhtemel.

Gazze için ailenin anlamı

Konferansta Çeçenya, Keşmir, Bosna ve Filistin’le ilgili tebliğlerde savaşların yol açtığı ağır sonuçlara karşı direncin kaynağında sağlam aile yapılarının yattığı vurgusu öne çıktı. Gazze’den gelen Vakıflar ve Din İşleri Bakan Yardımcısı Abdullah Abugrboah’ın aile portresinde direniş vardı: “Kuşatma altında köstebek gibi yaşıyoruz. Sizin gibi nefes almıyoruz. Gençlerimiz daha iyi yaşam için Gazze’den çıkıp gitmedi. Orada kalıp Refah’ın altına 400 tünel kazdı. Tüm dünya kupa maçına odaklandığı sırada 100 yeni araç geçirdik o tünellerden. Çocuklarımıza hayvanat bahçesi kurduk, dışardan satın aldığımız aslanları uyutarak geçirdik. İsrail teknelerimizin açılmasına izin vermediği için balık çiftlikleri kurduk. Şimdi fazla balıkları tünelden Mısır’a ihraç ediyoruz. Bizi bu şekilde ayakta tutan en önemli etken aile yapısıydı.”

Velhasıl Müslüman dünya İSDB Başkanı Necmi Sadıkoğlu ve ekibinin girişimiyle birlikte aileyi tartışmaya başladı, kadına sıra gelmesi için de ha cesaret...

Kaynak: Radikal