Fransa Mali'deki askeri operasyon sürecini yavaş yavaş genişletmeye başlıyor. Ülkenin kuzeyini kontrollerine geçiren ve neredeyse Mali'den ayırmayı başaran radikal İslamcıların bu hamlelerine bir de Mali'de darbelerle başlayıp birçok Afrika ülkesinin girişimlerine rağmen devam eden büyük siyasi krizler eşlik etti. Mali ordusunun ülkenin kuzeyindeki isyancılar karşısında hezimete uğraması ise, ülke birliğini tehdit eder konuma getirdi. Çünkü İslamcılar, rejim güçlerine karşı kazandıkları zaferler ile kuzeyin kontrolünden sonra nüfuzlarını Mali'nin güneyine doğru genişletmeye başlamışlardı.
Fransa, bu isyancı nüfuzun yayılmasını önlemek ve isyancıların ortadan kaldırılması konusunda harekete geçilmesi için eylem çağrısı yapan ilk ülkeydi. Bu çağrıya Cezayir başta olmak üzere birçok Arap ülkesi kulak verdi. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler'de de, askeri müdahale kararını çıkarmak için hareketlenmeler başladı. Paris, İslamcılarla çatışmak için Afrikalı güçlerle yarışıp hava operasyonlarını hemen başlattı. Karadan da daha fazla asker göndererek İslamcıların direnişini arttırdı ancak bu şekilde de savaşın yayılmasına neden oldu.
Fransa'nın bu müdahalesinin görünürdeki gerekçesi, Mali hükümetinin kendisinden talep ettiği yardım isteğine cevap vermek ve ülkenin kuzeyini ele geçiren radikal İslamcıları yok edip, bölgeyi güvenli bir alana dönüştürmek. Ancak gerçekte, operasyonun altında Fransa'nın Afrika'nın bir parçası olan bu ülke üzerindeki yüksek çıkarları yatıyor. Haritaya dikkatli bakıldığında ise Fransa'nın çıkarlarının sadece Mali'de sınırlı olmadığı, nüfuzun komşu ülkeler üzerinde de yürütülmeye çalışıldığı hedefi ortaya çıkıyor. Fransa için bu ülkelerin en önemlisi Mali'nin kuzeyindeki Nijer. Çünkü Fransa çarpıcı gücü ve modern sanayisi için Nijer'in uranyum kaynaklarına başvuruyor. Bir süre önce, uranyum madenlerinde çalışan Fransızların İslamcılar tarafından kaçırılması ve hala ellerinde rehin kalmaları bunun dikkat çekici kanıtı.
Diğer taraftan, İslamcıların Mali'nin kuzeyindeki hâkimiyetleri, güneyindeki Cezayir'i ve doğusundaki Moritanyayı da tehdit ediyor. Bilindiği üzere Cezayir ve Moritanya, bu teröristlere karşı savaşmış, isyancılar da yakalanmaktan ve yargılanmaktan kaçmak için Mali'nin kuzeyinde toplanmışlardı. Yani, askeri müdahale aynı zamanda Fransa'nın Cezayir ve Moritanya üzerindeki çıkarlarını korumaya yönelik olarak da önem arz ediyor. Bunun yanı sıra, Fransa'nın Mali'nin komşuları üzerinde de fazlaca bir etkisi var. Bunların başında da Senegal ve Fildişi sahilleri geliyor.
Bu anlamda, Mali'ye müdahale Paris için hayati bir karaktere sahip. Çünkü İslamcıların ülkenin kontrollerini ele geçirmeleri demek, Fransa'nın Afrika'da ve sahra arkasındaki stratejik çıkarlarına büyük darbe vuracak olması demek. Bu tehdide paralel olarak, Avrupa ülkeleri, Mali sınırlarına yakın herhangi bir bölgenin teröristler için sığınağa dönüşmesinden korkuyor. Özellikle, geçmişte eski kıtanın toprakları üzerinde süren terörist faaliyetlere karşı önlem almak Avrupa'nın daimi hedefleri arasındaydı ki bu önlem projeleri hala sürüyor. İşte bu yüzden Avrupa Mali'nin kuzeyindeki bu sığınaklara karşı proaktif hedefler yürütme üzerinde önemle duruyor.
Dolayısıyla, Avrupa ülkelerinin hiç birisi, özellikle de İngiltere, İtalya ve Almanya'nın Fransa'ya lojistik destek sağlamasının arkasında askeri hedeflerin olması ihtimal dışı değil. Bunun yanında yasal engeller ve Fransa'nın Afrika'da, özellikle de Mali'nin komşuları üzerindeki etrafındaki askeri eksikliği, Avrupa'nın çabasını artırıyor.
Böylelikle, Fransa hükümeti, bu savaşın lideri olmak ve jeostratejik çıkarlarını korumak için askeri güçlerini artırmada büyük çaba sarf ediyor. Ancak, bu tip savaşlarda, belirli hedefler için başlatılan askeri operasyonlar, sonrasında geniş bir askeri müdahaleye dönüşebilir. Peki, o zaman Fransa bu büyük yükümlülüğün altından kalkabilir mi?
Kaynak: Al Hayat
Dünya Bülteni için tercüme eden: Tuba Yıldız