Emekçiler, cuma günü iki saatlik iş bırakma kararı aldılar. Hedef: Yeni Sosyal Güvenlik Reformu...
2 yıldır tartışılan, Çankaya'dan, Anayasa Mahkemesi'nden dönen yasa yeniden Meclis'e geliyor.
Beraberinde hırçın tartışmalar ve kaygılar getiriyor.
Önceki gece NTV'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Emek Platformu'nu oluşturan sendikaların genel başkanlarını buluşturduk.
Stüdyodaki 6 başkan, yaklaşık 4 milyon emekçiyi, yani aileleriyle en az 20-25 milyon insanı temsil ediyordu.
* * *
Önce bir gözlem:
Programda bugüne dek sınır ötesi harekâttan türban gerilimine, Kürt sorununa kadar her güncel meseleyi tartıştık. İnternet mesajlarından izleyicinin yoğunluğunu ölçebiliyoruz.
Şimdiye kadarki 70'e yakın program içinde en çok mesaj aldığımız program, ne türban, ne harekât, ne PKK ile ilgiliydi.
En çok "sosyal güvenlik" izlendi.
Sonra "sağlık"...
Bu gözlem bile, halkın gündeminin, medyanın gündeminden ne kadar farklı olduğunu anlatıyor bize...
* * *
3 saat süren ve zaman zaman gerginleşen "Bakan-sendikacılar buluşması"nın sonuçlarını şöyle özetleyebilirim:
1. Sosyal güvenliğin acil çözüm isteyen kanayan bir yara olduğu konusunda görüş birliği vardı.
2. Yeni yasanın beklenen çözümü getirmediği konusunda da sendikacılar müttefikti.
3. Bunun kararlı bir ittifak olmadığının altını çizmek gerek. Türk-İş ve Hak-İş'in, DİSK ve KESK'e göre hükümete daha yakın durdukları ve bazı maddeler yumuşatılırsa direnişten cayabilecekleri hissediliyor.
4. Emek Platformu bileşenleri arasındaki bu görüş farklılığı, Başbakan'ın hepsine "Yalancılar" demesiyle azalmış gibi... Erdoğan'ın hırçın dili, muhaliflerini kenetlemeye yaradı.
5. Artık hemen herkesin kabul ettiği gerçek şu ki, "reform paketi", IMF ve Dünya Bankası'nın imzasını taşıyan, iş âlemince desteklenen, sosyal devletin tasfiyesini öngören bir küresel dönüşüm programının Türkiye ayağı... 30-40 yıl sonrasını, yani çocuklarımızın, torunlarımızın çalışma koşullarını düzenliyor. Özü şu: Gelecek kuşaklar daha uzun çalışıp daha fazla prim yatırıp daha az emekli aylığı alacaklar. Ve bu sistem, emekçinin yükü yıldan yıla artırılarak kademeli olarak yürürlüğe sokulacak.
6. DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, 1999'da hükümetin çıkardığı "İşsizlik Sigortası Yasası" için Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi'ne verdiği iptal başvurusunu okudu. Bugün sendikalar neye karşı çıkıyorlarsa, aralarında bugünün Cumhurbaşkanı'nın ve Çalışma Bakanı'nın da bulunduğu Faziletliler aynı gerekçelerle bunlara itiraz ediyorlar. Ama elbette iktidar koltuğu, meselelere bakış açısını da değiştiriyor.
7. Benzer paketler daha önce Fransa'yı birbirine katmış, Yunanistan'da genel greve yol açmış, Almanya'da direnişle karşılaşmıştı. Şimdi Türkiye'ye geliyor. Cuma günü cuma namazıyla çakıştırılan- iş bırakma eylemi, can yakıcı olabilir mi? Sanmıyorum. Enerji iş kolundan gelen Türk-İş Başkanı'na "Elektrik şalterleri de inecek mi?" diye sordum; "Hayır" dedi. Bu, bir uyarı eylemi olacak. Ama Başbakan germeye devam ederse, eylemler büyüyüp yaygınlaşabilir.
8. Erdoğan, "Yasanın kazanılmış hakları geri alacağını söyleyen yalancıdır" dedi ama her sendikacı, yaşanacak hak kayıplarından örnekler verdi.
9. Yerel seçim arifesinde, kendisine oy veren kitlelerin talepleri ile kendisine kredi veren çevrelerin dayatmaları arasında sıkışan hükümet, ciddi siyasi risk alıyor.
* * *
Bundan sonra ne olur?
Çalışanların tepkisi kararlılıkla sürerse Bakan'ın da vaat ettiği gibi- Meclis'te yasada bazı "ıslahatlar" yapılabilir. Bu, emekçiler koalisyonunu çatlatabilir. Hükümete yakın duranlar ortak eylemden vazgeçerek yasanın önünü açabilirler.
Ama yara kanadıkça, bu dosya kapanmaz

Kaynak: Milliyet