İzmir'de dün Barış Meclisi'nin düzenlediği 'Barış için Diyalog Konferansı'na katıldık.  Toplantıya Coşkun Üsterci tarafından davet edilmiştik; Nilgün Toker'in yönettiği 'Çözüme Ne Kadar Yakınız?' konulu oturumun konuları DTP Meclis Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ve öğretim üyesi Suavi Aydın'dı.

'Kürt açılımı'nın seyri ve 1 Eylül Barış Günü etkinliklerinin ardından tartışmanın geldiği aşama tüm açıklığıyla tartışıldı. Sorular daha çok, DTP'nin sorunun çözümünde öne çıkmak ve siyasal sorumluluğu üstlenmek yerine "Muhatap Öcalan'dır" diyerek sürekli İmralı'ya ve PKK'ya gönderme yapması üzerinde yoğunlaştı.
Eğer PKK silah bırakacak ve siyasallaşacaksa demokratikleşen bir anayasa ve yasalar çerçevesinde adres DTP olmayacak mı? İspanya'da BASK, İrlanda'da IRA örneğinde 'siyasi kanat' ayrılıkçı hareketlerin şiddete son vererek barışçı, meşru zeminlere çekilmesinde rol oynamıştır.
Türkiye, Kürt sorununun siyasi çözümü konusunda tarihsel bir eşiğe geldi.
Ancak toplumda çözümün olacağı, silahların susacağı, ayrılıkçı tezlerin yerini birlikte yaşama iradesinin alacağı, bu amaçla kimlik, dil, eğitim gibi siyasi ve kültürel hakların hayata geçeceği, şiddetin son bulacağı duygusu geliştikçe süreci yolundan saptırma çabaları da artmaya başladı.
MHP ve CHP'nin tepkileri üzerine, ordu sürece müdahil oldu.
Çerçeve daraldı.
Hükümet adına çalışmaları sürdüren İçişleri Bakanı Atalay, "Anayasa değişikliği, af, Kürtçe eğitim gündemde yok" demek zorunda kaldı. Bu makas değişikliği Kürtleri de etkiledi.
Birkaç ay öncesine dek, "Kürt sorunu demokrasiyle çözülür" diyen çevrelerde tereddüt başladı.
Silahların bırakılacağı sözü unutuldu. Ayrılıkçı tezler yeniden seslendirilir oldu. DTP ise "Muhatap Öcalan'dır. Sorunu çözmek istiyorsanız İmralı ve PKK ile görüşün" demeye başladı.
İzmir'deki Barış Konferansı'nda Selahattin Demirtaş'a bu değişikliğin nedenlerini sorduk.
PKK'nın silah bırakmayacağı bir 'çözüm' nasıl olacak?
Demirtaş'a göre, "DTP de olacak, PKK da!" Şunları söyledi:
"Düşünülenin aksine, biz PKK'nın siyasi kanadı değiliz. PKK da sadece silahlı gücü olan bir örgüt değil. DTP niye hep Öcalan'ı, PKK'yı muhatap gösteriyor, diye eleştiriliyor. Sanki devlet bizi muhatap alacakmış gibi. Şu ana kadar 'resmi' olarak bize muhataplık teklif edilmiş mi? Amaçlanan şudur, DTP'yi muhatap alırız ama Öcalan'ı ve PKK'yı reddedeceksiniz! Bize bunu yaptırmaya çalışıyorlar ama olmaz. PKK'sız bu işi çözemezsiniz. Bizleri Meclis'e göndermiş halkın iradesini, hassasiyetini yok sayamayız."
Bu söylem kafaları karıştırıyor.
Umutları gölgeliyor.
Silah bırakmadan siyaset nasıl olacak?
Öcalan'ın da DTP sözcülerini eleştirmeye başlaması boşuna değil.
"Çözüm için Kandil'e giderim" diyen Ahmet Türk değil miydi?
Topu niye taca atıyorsunuz?!

 

Kaynak: Milliyet